30 Kasım 2016 Çarşamba

95 YIL SONRA BULUNAN ŞEHİT



29.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi


Gösterilmeyen ilgiye şaşırmadık. Milli duygularla övünen gazete köşelerinde bile küçük bir haberle geçiştirildi. Bir televizyonda haber olduysa eğer, biz izleyemedik. Haymana’nın ‘Seyit Onbaşı’sıydı, 95 yıl sonra bulduk 42. Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’ın mezarını. Haymana’nın Katrancı köyünde köylüler, arazi düzlerken buldu.
Hüseyin Avni Alparslan

Unutturulan destan
Koca alay komutanı nerede yatıyor diye merak eden olmamış demek 95 yıldır. Belki onu defneden köyün kadınları, okuma yazma bilmediği için mezar taşına adını yazamamıştı. Kadınlar defnetmiş çünkü köyün tüm erkekleri cephede, Sakarya Meydan Savaşı’nı veriyor. 28 Ağustos 1921’de bir şarapnel parçasıyla kolu kopacak derecede yaralanan Hüseyin Avni Alparslan, 30 Ağustos 1921 Salı günü, Büyük Taarruz’dan neredeyse tam 1 yıl önce, şehit olmuştu.

Kurtuluş Savaşı’nın önsözü Çanakkale Savaşı’ysa ‘Kurtuluş’un girizgahı, Sakarya Meydan Savaşı’dır. Haymana ve Polatlı’da durdurulan Yunan Ordusu, Osmanlı’nın 250 yıllık gerileyişini de durdurmuş, bu topraklara düşen şehitler, yeni devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcını karmıştır. Haymana Mangal Dağı’nda verilen, savaşın seyrini değiştiren bu destansı direniş, maalesef kendi çocukları ve torunları tarafından unutulmuştur.

Toprak saklar bağrında
Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan, o direnişin komutanıdır. Birliği ‘alay’dır ama çoğu gönüllülerden oluşur. 1914-1915 ve 1916 yıllarında Ruslarla savaşan Hüseyin Avni, 1917’de memleketi Giresun’un Tirebolu ilçesinde Harşıt Çayı Savunması’na katılmıştır. 1876’da doğduğu Tirebolu’da, Ruslar’a karşı ‘Karadeniz’in Çanakkalesi’ olarak tarif edilen mücadeleyi verirler. Mart 1917’de Mareşal Fevzi Çakmak’ın elinden Kırmızı Kurdeleli Savaş Madalyası’nı takınır. 1918’de, Trabzon’u kurtaran askerlerin arasındadır. Şehitlik şerbetini içmek, Haymana’nın Katrancı köyünde nasip olur.

Mangal Dağı’nda ağır yaralanan Hüseyin Avni, Katrancı köyüne sığınır, kadınlar bakmaya ve saklamaya çalışır ama takip eden Yunan askerleri, onu bulur ve şehit eder. Savaş devam ettiği için belki, belki cepheden çok azı geri döndüğü ve yaşam savaşına devam ettiği için, belki onların da içinde okuma yazma bilen olmadığı için, isimsiz eğri büğrü mezar taşını, bugüne kadar şehidi kucaklayan toprak saklar bağrında.
Hüseyin Avni'nin tesadüfen bulunan mezarı (Fotoğraf: Haymana Gazetesi)
Kahramanı cezalandırmak
Köylü arasında anlatır, dilden dile aktarılır ancak mezarın yerini bilen çıkmaz. Yeni devlet kurulma telaşında yaşam savaşı verilirken belki de ahirete göçtü defneden kadınlar. Ama arkadaş, bir devlet, o devletin milleti, bir alay komutanını, savaş madalyalı, kahramanlığı tarih sayfalarına nakşedilmiş binbaşısının yerini merak etmez mi? 95 yıl sonra arazi düzleyen köylülere mi kalacak tarihi direnişin kahraman komutanını bulmak? İlgisizlikten öte, kahramanı cezalandırmak gibi!..

Çanakkale Savaşı’yla Kurtuluş Savaşı’nı bile hala torunlarına anlatamayan milleten, 95 yıl sonra tesadüfen şehit komutanını bulması, onu da bir küçük haber içinde geçiştirmesi beklenir zaten.

Boynumuz eğik
Eee, Haymana direnişini bilmeyen, komutanını bilir mi? Sakarya Meydan Savaşı’nı Adapazarı’nda yapıldı sanan bir nesil yetiştiriyoruz, Polatlı’nın Duatepe’sini mi bilecekler? 2015’in 8 Şubatı’nda ilan edilen Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı’nda mezarları keşfedilen şehitlerimizin olduğu gibi, tarihine acımasız, şehitlerine vefasız bir nesil için, Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’ın da önünde boynumuz eğik. Bu kahramanlara mezarı başında, bir dua borcumuz da mı yok a ahali!

25 Kasım 2016 Cuma

İÇİNDEN OTOYOLLAR GEÇEN BAŞKENT



25.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi


İstanbul yolunu, Eskişehir yolunu, Sincan’la Etimesgut arasından geçen Ayaş yolunu, Samsun yolunu, hatta Çetin Emeç Bulvarı ya da yeni genişletilen Oran’a giden Turan Güneş Bulvarı’nı düşünün. Hatta Çankaya’dan Esenboğa Havaalanı’na doğru... Karşıdan karşıya geçebiliyor musunuz?

Yeri geliyor geçebileceğiniz yerler arasında yüzlerce, kimi yerde kilometrelerce mesafe oluyor. Şehrin içi buralar... Yani şehrin ortasında, karşıya geçemeyeceğimiz biçimde büyütülmüş ve ortadan bölünmüş yollar ağı var. Adı bulvar, cadde ama şehirlerarası ya da çevre yolu olarak kullanılan otoyol ölçülerinde yollar. Kimi yollarımız, Ankara-İstanbul Otoyolu’ndan geniş ve 1071 Malazgirt Bulvarı, Ankara Bulvarı gibi yenileri yapılıyor gün be gün.

Bir ulaşım raporu
Dünyada, şehirleşme açısından en iyisi İngiltere’nin başkenti Londra’ymış, “Var mı onun da içinden geçen böyle yollar?” diye sorduk, yokmuş. Aksine şehir merkezine araç girişini zorlaştıracak önlemler alıyorlarmış. Ankara nüfusu 5 buçuk milyona yaklaşıyor, Londra’nınki 8 milyon 700 bin civarında.

Ankara Şehir Plancıları Odası’nın Ocak 2007 yılında hazırladığı ‘Ankara 2010 Ulaşım Öngörüsü Raporu’nu gördük. Bir sürü ölçümler, rakamlar ve karşılaştırmalar sonunda özetle; ‘bilimsel verilere dayalı olarak yapılan kestirimler, Ankara kentinin 2010 yılından itibaren artık geri dönüşü olmayan bir yola gireceğini..’ söylüyor, vakit kaybedilmeden planlı bir kentsel gelişme ve ulaşım politikası uygulanmaya başlanması uyarısında bulunuyordu.
Birçok yolu gibi Turan Güneş Bulvarı'nda da geç geçebilirsen karşıya
Araç artışı tam gaz
‘..2010 yılı sonunda Ankara’daki toplam kayıtlı araç sayısı 1 milyon 400 bini aşacak’ demişler, Kasım ortasında bizzat Belediye Başkanımız Melih Gökçek, bu rakamın 1 milyon 800 bine ulaştığını, üstelik bunun 5’te biri kadar da Ankara harici plakalar olduğunu söyledi.

Şehrin dışına doğru ve içinde gerçekleşen plansız yayılma nedeniyle 2010 yılında, 9 milyar dolar yani yaklaşık 27 milyar (katrilyon) liralık fazladan akaryakıt tüketeceğimizi hesaplamışlar, son 5-6 yılda dört bir yanına kontrolsüzce büyüyen başkentin tüketimi, bugün ne olmuştur Allah bilir. Sincan-Çayyolu metro hatları açıldı ancak görüldüğü gibi hiç yavaşlamadan araç sayısı da artmış.

Ve maalesef toplu taşıma, hala cazip değil başkentliler için. Kurum servisleri de dahil yolcuların yüzde 60 civarı toplu taşıma kullanıyor ancak nüfusuna göre çok çok azı raylı sistemi kullanıyor. Minibüsler, EGO otobüsleriyle başa baş yolcu taşıyor. Yolların yüzde 80’i, özel araçların hakimiyetinde.

Öngörü ve öneriler
29 Ekim’de otoban kılıklı yeni Keçiören Bulvarı açıldı, yakında 5 gidiş-5 geliş 10 şeritli Bağlıca Bulvarı açılacak. Daha büyük yollar, daha büyüklerini yapıyoruz ancak geniş yolların gelip, daralan kavşaklarda düğümlenmesine çare bulamıyoruz. 2007 yılında Şehir Plancıları Odası’nın hazırladığı rapordaki cümleler:

2010 yılı ve sonrasında çözümü çok daha zor ve ağır sorunlar yaşanmaya başlanacaktır.. trafiğin yüzlerce yol ve caddeyi kapsayan hiper-trafik sıkışıklıkları yaşanmaya başlayacak.. katlı kavşak sayısı sürekli artacak.. yol genişletme ve şerit arttırma gibi yöntemlerle yaratılan ek kapasiteler, kısa sürede dolacak.. otopark gibi en temel sorunlara çözüm bulunmakta zorlanılacak, Ankara, bugünkünden çok daha büyük ve çözümü daha fazla kaynak gerektiren ulaşım sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır..

Önermişler:
- Bir üst ölçekli nazım planı yapılmalı
- Bu plan doğrultusunda toplu taşıma ve yaya ulaşımına önem veren bir de ulaşım ana planı...

Yaya bereketi
Trafik, yaya önceliklidir, araç değil. İçinden bir hançer izi gibi şehri, mahalleleri ve çarşıyı bölen otobanların geçtiği ‘araçsever’ başkentte, artık biraz da karşıdan karşıya geçemeyen yayaları düşünmek gerekmiyor mu? Onların dolduramadığı caddenin, bulvarın, bereketi mi olur?

23 Kasım 2016 Çarşamba

ANKAPARK ERKEN HAVLU ATTI



22.11.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi


Yapılmadan “Yapılmamalı” demişti başkentin şehircilik uzmanları, mimarları, biz... Atatürk Orman Çiftliği’ne hiç yapılmamalıydı. Mahkeme kararına rağmen devam etti. Haziran 2013’de başlamıştı, 8 Kasım 2016’da gazetelere, “Bu (Ankapark)Belediye’nin sırtına yük olur” dedi Belediye Başkanımız Melih Gökçek.

İtirazlar, bataklık zemin üzerine yapılmasından yaratacağı trafik sıkışıklığına, Çiftlik arazisine yapılmasından yüksek maliyetine kadar çok çeşitli açılardan geliyordu. Bizim itirazımız, altyapısı, ulaşım ağı, sosyal yaşamı bu kadar zayıf bir kente ki başkenttir kendisi, hem de yeşil alan nitelikli Çiftlik arazisine, betonlaştıran bu kadar maliyetli bir yatırımın yapılmasınaydı. Öncelik sırası şaşmıştı.

10 milyon turist
Başkanımız Melih Gökçek iddiayla işe girişmiş, 6 Aralık 2013’de Milliyet Ankara Gazetesi’nin manşeti olmuştu ‘10 Milyon Turist’ biçiminde. Dünyanın en büyük tema parkı Ankapark olacak, her yıl 10 milyon turist çekecekti. Bizi de ‘her yağışta cadde ve sokakları dereleşen, toplu ulaşım ağı zayıf, hiçbir turizm siyaseti geliştirilmemiş kentimize 10 milyon turist gelse bu halimizle 10 milyonun da gelmemesine sebep olur herhalde’ tasası almıştı. Ne şehir altyapısı ne turizm altyapısı hazırlanmadan kentin ortasına boncuk kondurmuştuk!

Belediye en kötü işletmecidir. Belediyenin elinde kalırsa bugün ben varım, yarın başkası var, öbür gün bir başkası. Bu(Ankapark) belediyenin sırtına yük olur.. Burayı böyle uluslararası kuruluşlara vermek lazım ki bu kuruluşlar işletsin..” diyor, devam ediyordu sözlerine Başkan Gökçek, “Bir kanun var, onu bekliyoruz. Tam çıkacaktı, paketten çıkarıldı. Kanunda, ‘Burada(AOÇ arazisi) konut, ticaret, sanayi yapılamaz’ diye bir madde var. Sayıştay bunu bir noktada ticaret sayıyor. Bunun değişmesi lazım.
Ankapark'ın, İstanbul yolu ile Anadolu Bulvarı'nın kesiştiği kavşakta trafik yoğunluğu yaratması bekleniyor
Yasanın içine karışmış
Nasıl olduysa kısaca ‘Varlık Fonu Kanunu’ dediğimiz kanun tasarısının içine karışmıştı Çiftlik’le ilgili o madde, çıkartıldı sonra. Ankapark içinde, yani Çiftlik arazisindeki yapılaşma yoğunluğunu arttırmayı hedefleyen bu madde, alakasız bir yasa tasarısının içine sokulmuş, olmayınca da “Belediye’nin sırtına yük olur” aşamasına gelmiştik.

Yaklaşık 2 milyara (katrilyon) malolması beklenen bir yatırım için tüm bu saydıklarımız içimize bir ‘plansızlık’ kuşkusu düşürüyor, üstüne Belediye Meclisi’nin CHP ve MHP Grup Başkanvekilleri, kuşkumuzu körükler açıklamalar yapıyordu.

“1 milyar 100 milyon harcandı”
Hürriyet Ankara Gazetesi’nden Murat Yılmaz’a açıklama yapan başkanvekilleri, bu yatırımın bütününü görememekten, harcamaların ucunun açık olmasından yakınıyordu. Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Doğan Yılmazkaya, “1 buçuk milyara bitiririz dediler. Biz projenin en az 2 milyara mal olacağını söylüyoruz. Projenin bütününü göremiyoruz, geleceğe yönelik ne yapılacağını bilmiyoruz. Meclis’ten ucu açık proje olarak çıkardılar. Bu rakam 2014-2015 bütçesinin neredeyse yarısı” derken MHP Grup Başkan Vekili Ramazan Şimşek, “Yarın orada ulaşım ve alt yapı sıkıntısı yaşanacak. Bugüne kadar 1 milyar 100 milyon para harcandı. 2017 bütçesine 277 milyonluk bir bütçe konuldu. Biz yetkililere söyledik, bu kâr etmeyecek ucu açık bir proje. Ne kadar para harcanacağını bilmiyoruz. Sorunun cevabını da alamadık, ne kadar para gideceği bilinmiyor” diyor.

Amerikalılar, Fransızlar yüzüne bakmadı, işletme için Katarlılar ve Çinliler’le görüşüyormuş şimdi Büyükşehir yetkilileri. Nasıl işletileceği de belli değilmiş demek işe başlarken.

10 milyon dert!
6 yıldır Kale altyapı ve düzenlemesi bitirilemedi, mesaiyle çalışan, tatille açılıp kapanan tuvaletleri var, daha Belediye’nin Kale içindeki Turizm Danışma Bürosu’nda dil bilen eleman yok ayrıca kent genelinde turizme yönelik eleman yetiştirilmiyor, kentin tarihi ve turistik markaları ham, işlenmemiş, turizmcileri birlik oluşturamıyor, planları yok.

Biz, metro, tramvay, otobüs derken kentin dört bir yanına kolay ve ucuz ulaşım, her yağışta su basmayan, yürüyen merdivenleri yürüyen, aydınlatılmış cadde ve sokaklar bekliyoruz. Bu halimizle bu kente 10 milyon turist gelse ne olur; 10 milyon dert!..

Son gelişmelerin ardından ancak “Korktuğumuzun başımıza gelmemesi, plansız yatırımın bedelini ödemek zorunda kalmamak ümidiyle..” diyebiliyoruz.