Bu
başlığı attık, 2 buçuk aydır bekliyor. Seçimlerden önce desen tarafgirlik
olacak, sonra desen “Herşey olduktan
sonra demesi kolay” diyecekler. Tarafgir görünmekten yeğdir sonra demesi, üstelik
sonuçlar da netleşmişken.
31
Mart 2014 Yerel Seçimleri öncesiydi, bir sünnet düğününde Ak Parti yetkilisiyle
yan yana oturmuştuk. “3’üncü yıla
gireceğiz seçim havasında, seçimlere çok odaklısınız, aşağıya bakmıyorsunuz”
dedik. Bir süre sessiz kalıp, nedenini sordular; vatandaştan esnafa, esnaftan
sanayiciye hem de kendilerine oy verdiğini saklamayan taraftarlarının
şikayetlerini ilettik.
Daha
o düğünden çıkışta unutulmuştu büyük ihtimal konuştuklarımız. Sonrasında hiçbir
gelişme ya da fikir alışverişi olmadı çünkü.
Mesajın gereği yapılmazsa
Melih
Gökçek’in kazandığı, sayım süreci ve sonuçları çok tartışılan o Yerel Seçim’in
ardından 7 Haziran 2015 Genel Seçimi gelmiş, vatandaş nazik uyarısını bir kez
daha yinelemiş, seçim sonuçları ince bir dengeye oturtmuştu muhalefetle
iktidarı. Önce Başbakan Ahmet Davutoğlu, sonra yerine gelen Başbakan Binali
Yıldırım, bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Mesajınızı aldık” içeriğinde sözlerle hitap etti vatandaşa.
İnşallah öyleydi...
Kendi
partisinin bile ne örgütleri ne belediyeleri memnun değildi. Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek’le bir kez daha çalışmak zorunda kalacaklardı. Gerilim
bu kez hızla arttı ve istifaya zorlanan Gökçek, 28 Ekim 2017’de görevi bırakmak
zorunda kaldı.
Vatandaşı unutan seçim
Gaz
alınmış, tam tersi kişilikte ve işiyle bilinen Sincan Belediye Başkanı Mustafa
Tuna, Gökçek’in yerine getirildi. Tuna, en kısa sürede başkentin dağlar gibi
birikmiş sorunlarına el atarak muhaliflerinin de olumlu tepkisine mazhar oldu.
O kadar bıkmıştı çünkü Ankara, ‘Kim yapacaksa yapsın ama bir tane de iyi iş
yapılsın da görseydik be kardeşim’ tepkisinin sonucuydu olanlar.
Ancak
Tuna’nın ayağına, muhalifleri değil partililer dolanıyordu. Tahammülü kalmayan
vatandaş bu tespiti de çok hızlı biçimde yaptı ve 31 Mart 2019 Yerel
Seçimleri’nde oyunu CHP adayı Mansur Yavaş’a vererek Ankara’daki sonucu
belirledi. Bu karar bu seçimde değil, 31 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde
verilmişti zaten. Vatandaşı unutup seçimlere mekanik bir odaklanmanın meyvesi,
daha farklı olamazdı bittabii.
Yanlış oldu
23
buçuk yıl sonra Ankaralılar’ın duygularının özeti; “Kim gelse daha kötü olamaz”dı. Başkent konusundaki bilgi ve
ilgisizliğini buram buram belli eden Mehmet Özhaseki, aynı kabusa tekrar
uyanmak istemeyenler için çok ama çok yanlış bir tercihti.
Kişileri
övmüyor, yeni Türkiye’nin yönetici modelinden bahsediyoruz. İcracı, işinden çok
gürültüsü çıkmayan, seçmenlerle dalaşmayan, kamu yararıyla siyaseti karıştırmayan
model. Ak Parti’de Mustafa Tuna, CHP’de Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi
Yaşar, MHP’de Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya, bu modelin örnekleridir.
Mevtalar kalkmadan zor
Her
partinin kontenjan vekillerini Ankara’dan aday göstermesi, Ankaralı’nın kendi
vekillerini bile seçemeyişi üzerine bir de elinden belediye başkanını almak
buraya kadarmış. Bu tavır, artık genel seçimleri etkileyecek seviyede kızdırmış
durumda Ankaralılar’ı. Bu şehirde 10 yıl yaşamış biri, sahipsizliği kolayca algılayacak
durumdadır.
Cenazeleri
musalla taşına koydunuz ama defnetmeyince yürekler soğumadı. Bekledikçe de pis
kokular yayılmaya devam ediyor. Siyasi, bürokrat, tüccar ve FETÖcü cenazeleri, burunların
direğini kırıyor. 7 Haziran 2015’ten beri, de ki 15 Temmuz 2016’dan beri, mevtaların
kaldırılışını bekliyor millet.
Bu
millet, yeni Türkiye’yi ve olması gerektiği yeri siyaset ve bürokrasiden önce daha
iyi anladı çünkü. Hele ki yeni nesli, bunlarla hiç idare edemezsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder