31 Ekim 2017 Salı

ANKARA 2019’A YETİŞİR Mİ?



31.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi


Aday da olsa emanetçi de, şimdi de seçimden sonra da hangi partiden olsa fark etmez, gelecek başkanın Allah yardımcısı olsun. Başkenti 2019 yerel seçimlerine yetiştirmekse mevcut koşullar içinde imkansız gibi bir şey. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ilişki ve işlem tarzını anlamaya bile yetmeyecek bir tarih 2019. Şahsına münhasır bir belediye, dönemler lazım normale çevirmek için.

Hiç ihtimal yok mu? Var...

Ne bekliyor başkanı?
Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturacak başkan ya da başkanları, öncelikle kemikleşmiş ilişkiler ağı bekliyor. Fosilleşmiş kadrolar dışında kamu kurumlarının içinde olmaması gereken ilişkiler, yüksek bir duvar gibi daha giriş kapısında dikilecek yeni başkanın karşısına.

2 yıl önce yaklaşık 6 milyar yani 6 katrilyon borcu telaffuz ediliyordu belediyenin. Tam rakamı, hiçbir zaman hiç kimse bilemiyor. Birçok Belediye Meclisi Üyesi, birçok projenin maliyetinden habersiz. Yeni başkanı, açınca içinden yaylı kukla fırlayan sürpriz bir kasa bekliyor olabilir. Yutkunarak, sürprize hazırlıklı aralamalı kapısını.
Yaklaşık 2 katrilyona mal olan Ankapark için 8 Kasım 2016’da, “Bu (Ankapark)Belediye’nin sırtına yük olur” dedi Melih Gökçek
Zor kararlar
Başlamış, israf sayılabilecek ya da tartışmalı projeler, ateşten alınmış kestane olarak doğrudan eline bırakılmış olacak yeni başkanın. O kadar para harcanmış, devam mı etsin, durdursun mu mesela Ankapark’ı? Ya da ODTÜ Ormanı’nın ağaçlarını geri mi diksin, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki yol ve yapıları kaldırsın mı yanlışlık varsa?

Toplu taşımaya çare 1994 Ulaşım Ana Planı’nda yer alan ama çivi çakılmayan Kızılay-Dikmen, Dikmen-Sokullu, Söğütözü-100.Yıl, Dikimevi-Önder, Dikimevi-Doğukent, Etlik-Tandoğan metrolarını mı yapsın, borç mu ödesin? Esenboğa hattını da ekleyelim... Yoksa Ulaştırma Bakanlığı mı yardımcı olur?

Her yağışta sel olan cadde ve sokaklar için altyapı çalışmasına girse, 2019’a ne kadarı yetişir? Şehrin altı, 40 yıl öncenin hatırası bir yandan.
7 yılda Akyurt Kongre ve Fuar Merkezi için yapılan bu kadar
Bekleyen bitemeyenler
Hemen başlasa Akyurt Kongre ve Fuar Merkezi’nin meyvesini toplamak en az 10 yıl alır. “Yapılacak” diye diye, 7 yılı harcadık bu arada. Ankara Kalesi’nin altyapı ve çevre düzenlemesi de 7 yıldır bitmedi. Yani hiç olmayan turizmi için hiçbir şey yapılmayan bir şehir devralacak yeni başkan, “Başladım” dese en az iki dönem başkanlığa ihtiyacı var sonuçlarını görmek için.

Geri getirilemeyecek pek çok tarihi Cumhuriyet yapısı yanında özgün yapısı tamamen bozulan Hacıbayram ya da İsmetpaşa Mahallesi’ne ne yapabilir, Saraçoğlu Mahallesi’ne ne? Kentsel dönüşüm kontrolden çıktı, toplumu dönüştürüyor olumsuz uygulamalarıyla.
Genelsemte dönen sanayide olağanlaşan ticaret

Genelev yıkıldı, sokağa indi fuhuş, ‘genelsemt’ oldu bazı bölgeler. Cümleten izliyoruz yetkililerle. Merkezi İş Alanları (MİA) yapılacak diye yıkılıp 14 yıldır mezbeleye dönüşen İskitler’deki Demir Sanayi ve Ata Sanayi bölgeleri de maalesef bu genelsemtlerimizden biri oldu.

Çaresi var
Dosyalar açıldıkça açmazlarla boğuşacak yeni başkan. Çeyrek yüzyıldır uzmanlarla çalışmayan bir şehirleşmeyi çözmeye çalışacak. Daha pek çok birikmiş arapsaçı misali girift sorunla Süpermen olsa 2019’a yetiştiremez Ankara’yı. Ama çare var...

Çare; ya bir defaya mahsus devlet el atacak ve ilgili tüm kurumlarıyla devletin başkentini sağlığına kavuşturacak çalışmalara hızla başlayacak ya da belki başkent gelecekte de korumaya alınacak biçimde özel bir yasaya tabi tutulacak. Bu iyi niyet gösterilirse her şeyin 2019’a kadar yetişmesinin önemi kalmaz. Niyetten emin olursa Ankaralı, alışık, sabretmesini de bilir.

28 Ekim 2017 Cumartesi

CANINA OKUNAN KENTLER – VECİHİ HÜRKUŞ ŞEHİTLİĞE



28.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Daha yeni şehrin ortasında kalan ODTÜ Ormanı’ndan 45 hektarı kesilmiş, 90 hektarı orman olmaktan çıkarılmışken Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’den manşetlik sözler: “Bilinçsizlikle şehirlerimizin canına okumuşuz.” Kulağa çok güzel gelecek şeyler devamında; “Yönetici günü kurtaracak planlar yapıyorsa, o şehir de yok oluyor.”

Her ne kadar konuşmanın özü kentsel dönüşüme, onun da yanlış yapılmamasına odaklansa da kentleşmenin tarih kitabı diyebileceğimiz ülkemizle ilgili cümleleri Bakan Özhaseki’nin konuşmasından ayıklayıp, hatırlatmak lazım:

Arabesk medeniyeti
- “Anadolu, şehirciliğin başladığı bölge.. Kurulan her büyük medeniyetten hepsinden bir iz taşıyoruz.. Açık hava müzesi gibi adeta..
- “..Selçuklu ve Osmanlı gibi iki büyük medeniyet kurmuşuz. Selçuklu’da da, Osmanlı’da da şehircilik belli bir düzen ve plan doğrultusunda yapılıyordu. Bugüne geldiğimizde kurduğumuz şehirlere baktığımızda bu şehirler için hangi medeniyet ismini veririz bilmiyorum. Arabesk medeniyeti desek doğrudur. En büyük şehirlerde 100 katlı gökdelen yanında bir baraka, yanında sanayi. Bilinçsizlikle şehirlerimizin canına okumuşuz..”

- “..300 yıllık tarihi olan bir Amerika’da 300 yıllık şehir planları var. Bizim binlerce yıllık kadim bir tarihimiz var ama şehir planlarımız yok..”
- “.. Şehirlere baktığımızda iki şey ön plana çıkıyor; bir, sağlıksız şehirlere sahip olduk. Cehalet, bilgisizlik ve fakirliğin getirdiği sağlıksız şehirlere sahip olduk. Sonra kimliksiz şehirlerle sahip olduk. Bizim şehirlerimizde hiçbir şey anlaşılacak gibi değil, biraz sağlıksız biraz kimliksiz şehirlere sahip olduk..” (‘Biraz’ nezaketine hiç gerek yok ama..)

- “.. Yönetici günü kurtaracak planlar yapıyorsa, o şehir de yok oluyor. Şehrin yöneticisi ufuklu ve uyumluysa.. Burada uyum sağlarsa şehir büyür gider.. Yok birinin yaptığına diğeri takoz koyuyorsa Allah o şehrin yardımcısı olsun..”

Komşuluğu bitirmeyen şehircilik
Kentsel dönüşümle oluşturulan yapılaşma ve şehirleşme tarzı için de şöyle diyor Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı da yapmış Mehmet Özhaseki:

- “..Bunlar da kimliksiz çıkacaksa biz bu işi niye yapıyoruz ki? Bizim ortaya çıkacak mahalle konseptinde komşuluk ilişkilerinin yürüyebileceği, birbirimize merhaba diyebileceğimiz, akıllı şehirler diye durmadan tarif ettiğimiz, hatta enerjisini kendisi üreten, sıfır atık projesiyle en modern yaşam modeliyle yaşayabildiğimiz bir şehir modeli ortaya çıksın istiyoruz..”

Başkent Ankara, tüm ülkedeki kentsel dönüşüm sürecinde başı çeken kötüler arasında. Tarihi ve doğasında geri dönüşü olmayan dönüşümlerden geçti. Hacıbayram’ı, Hacı Bayram’ın kendisi bile tanıyamaz getirseniz. Atatürk Orman Çiftliğini de Mustafa Kemal... Kızılay, kişiliksizlik anıtı. Bu serzeniş ve uyarılar için çok geç kalmadık mı sayın Özhaseki? O yöneticiler niye kendi haline bırakıldı da şehirler bu hale geldi?

Hürkuş’a vefasızlık
Bir ömre sığmayacak işleri 73 yıllık yaşamına sığdıran Vecihi Hürkuş’u yazalı çok geçmedi, 16 Temmuz 48’inci ölüm yıldönümüydü, 18’indeHep Yalnız Bırakılan Adam: Vecihi Hürkuşdemiştik. Havacılık camiamızın resmi kuruluşlarından hiçbir temsilci, yine katılmamıştı mezarı başındaki anmaya.

Hürkuş çalışma masasında
Cebeci Belediye Mezarlığı’ndaki kabri Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği de olmasa bakımsızlıktan kaybolacak. “Mezar taşına koyduğumuz bröveler, panolar alınıyor, kayboluyor. Türk havacılığının çalışmak için çırpınan bir hizmetkârının kabrinde, Türk bayrağı dalgalanmıyor” diyor Dernek.

İmza kampanyası başlatıldı
Vecihi Hürkuş'un kabri, Askeri Şehitliğe nakledilsin” diye bir imza kampanyası başlattılar.Adı gibi, bir kuş gibi hür düşünmüş hür davranmış, bu hürlüğün bedelini, çok ağır cezalandırmış devletiyle milleti” demiştik yazımızda. Fikirlerine, ürettiği uçaklarına sahip çıkılmamış, borçlandırılmış, maaşına haciz konmuş, hayatını yazamadan, küskünlüğünü bile yaşayamadan 16 Temmuz 1969’da, tam da insanoğlunun aya ayak basmak için uçtuğu gün, göremeden sonsuzluğa uçmuştu Hürkuş.

Vefasızlığın burasından dönsek, kemikleri daha fazla sızlamadan Hürkuş’u hak ettiği yerde uyutsak, gelecek nesillere bu örnek kişiliği bir simge olarak aktarsak. Hak edileni sahibine, teslim etsek yani.

24 Ekim 2017 Salı

ODTÜ ORMANI DEVAM



24.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

ODTÜ Ormanı’ndan geçen yolla ilgili yazılarımıza Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) açıklamaları eşlik etmeye devam ediyor. 21 Ekim tarihli ‘ODTÜ Ormanı Daha Çok Su Kaldırır 1’ başlıklı yazımıza gönderilen açıklama ve yeni sorularımızı paylaşıyoruz:

“6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında Hususi Ormanlar ve Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlar Yönetmeliği gereğince ‘.. Bakanlıkça verilecek izinlerde Genel Müdürlükçe belirlenen yükümlülüklerden orman sahibi ile izin sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarından dolayı orman sahibi (ODTÜ) ve izin sahibi (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı)  arasında düzenlenen protokol ve taahhütname senedinin taraflarca Ankara Orman İşletme Müdürlüğümüze ulaştırmaları sonucu izin sahası 08.09.2017 tarihinde orman sahibi (ODTÜ) ve izin sahibi (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı)‘ ne saha teslimi yapılmıştır..’

Cümlesinde Olur 22 Ağustos 2017 tarihinde verilmiş olup 8 Eylül 2017 tarihinde ise saha teslimi yapılmıştır. 8 Eylül 2017 tarihi protokolün hazırlandığı tarih olmayıp, tarafların hazırladıkları protokol ve taahhütnamenin ilgili birimimize ulaştırmaları sonucu sahanın teslim tarihidir.”
Seçenek olduğu halde girilen ODTÜ Ormanı
Kaç protokol var?
- Öncelikle ODTÜ Rektörlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) arasında imzalanan protokol 08 Eylül 2017 tarihli ancak bu açıklamada “..8 Eylül 2017 tarihi protokolün hazırlandığı tarih olmayıpdenerek ilk soruya meydan veriyor: Bizim elimizdeki protokol 8 Eylül tarihli, yani birkaç protokol mü var o zaman? ODTÜ, ABB ve bizi yanıtlayan OGM, bunu niye açıklamadı?

- Ankara Büyükşehir Belediyesi, yol yapmak üzere başvuruyu yalnızca OGM’ye mi yoksa ormanın asıl sahibi ODTÜ Rektörlüğü’ne mi yapmıştır? OGM’ye başvurması gereken ODTÜ Rektörlüğü ama böyle bir ifade görülmüyor protokolde de OGM’nin açıklamalarında da. Var ise eğer o zaman başvuru tarihi nedir, izin istenen saha ne kadardır ve krokisi var mıdır? Ayrıca protokole dayanak olarak OGM’nin ‘olur’ u gösterilmeliydi lakin bize yolladığınız açıklama sayesinde öğrendik daha önce ‘olur’ verildiğini.

Hangi zarurete dayanarak?
- 6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre verilecek izinlerde ‘kamu yararı’ ya da ‘zorunluluk’ olması gerektiği yer alıyor. ODTÜ Rektörlüğü Büyükşehir Belediyesi’ne, İhsan Doğramacı Bulvarı’nın genişletilmesini önermişti. Böylelikle daha az orman alanı zarar görecek ve yol yapılabilecekti. “OGM yetkilileri, ormanın ortasında yol geçirilmesine ilişkin nasıl bir ‘zaruret’ görmüştür?” bir başka sorumuz.

- Protokolün 08 Eylül 2017 tarihinde imzalandığı, aynı gün Orman İşletme Müdürlüğü’ne ulaştırıldığı ve saha teslimi yapıldığı belirtiliyor. Türk bürokrasisinde görmeye alışık olmadığımız bir nevi ışık hızıyla yapılan işlem, vatandaş olarak tabii ki göğsümüzü kabartmıştır!

22 Ekim 2017 Pazar

ODTÜ ORMANI DAHA ÇOK SU KALDIRIR (2)

22.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

ODTÜ Ormanı’ndan geçirilen yolda çiğnenen yasaları sıralamış, dün de yazımızla ilgili Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) açıklamasını yayınlamıştık köşemizde. Açıklamanın ilk paragrafından öğrendik ki Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ve ODTÜ Rektörlüğü arasında 8 Eylül’de yapılan protokolden önce OGM, 22 Ağustos’ta, yani protokolden 16 gün önce olmayan protokolün ‘olur’unu vermiş bile. Dün sormuştuk o konuyla ilgili sorularımızı.

Çiğnenen yasalarla ilgili suç duyurusunda bulunan Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’ni aradık, OGM’nin uzmanlık isteyen açıklamasıyla ilgili görüşlerini sorduk. İşte Dernek Başkanı Salih Usta ve Ahmet Demirtaş’ın verdiği karşılık:

Bir günde birçok işlem
- İlk olarak tarihe dikkat çekerek “Saha teslimine dayanak gösterilen tarih 08.09.2017 ama sahaya 22.08.2017 tarihinde zaten izin verilmiş.. Eğer 22.08.2017 tarihinde –gerçekten- izin verilmiş ise 08.09.2017 tarihinde imzalanan ‘protokol’ nedir?” diyor, devam ediyorlar:
- .. ‘Orman sayılan’ alanlardan ormancılık dışı amaçlar için izin ve tahsis işlemleri, oldukça kapsamlı ve zaman gerektiren işlemlerdir. Bu işlemlerin bırakın 1 günü, birkaç ayda tamamlanması bile oldukça zordur. OGM, 8 Eylül’de ODTÜ yönetimi ile ABB’ye izin vermeye karar veriyor ve 9 Eylül’de ABB, ODTÜ ormanına girebiliyor. Ve aynı gün bütün izin işlemleri hazırlanıp, onaylanabiliyor..
- .. Yol güzergahının araziye aplikasyonu yapılır, üzerindeki ağaç, ağaççık kesilir ondan sonra izin sahibine saha teslimi yapılır. O yüzden yapılan işlemle ormanın sahibi ODTÜ, zarara uğratılmıştır..
- ..OGM yetkilileri, teslim ettikleri orman alanının genişliği ve uzunluğunu belirtmemiştir..

Zamanlama da hatalı
- .. OGM açıklamasında, “..297 adet ağaç, ağaççık ve fidanların nakil edilmesinin uygun olduğuna; ekonomik değeri olmayan (…) 3.400 adet ağaç, ağaççık, fidanların ve muhtelif çalı grubuna ait fertlerin ise sahadan kaldırılmasına karar verilmiştir..” deyip devamında da “87 adet ferdin gelişimi düzgün, formu iyi, çap, boy ve kök sistemi uygun ve nitelikli türlerden olmalarından dolayı orman sahibi ve izin sahibi tarafından tekniğine uygun olarak söküm işlemleri yapılıp tekrardan kullanılmak üzere nakil edilmiştir..” diyor. Gecenin bir vaktinde, yapay ışıklandırmalarla ‘tekniğine uygun söküm’ nasıl yapılmıştır? Dozer operatörlerinin yanına uzmanlar mı yerleştirilmiştir? Israrla soruyoruz; ‘tekrar kullanılmak üzere’ nereye nakil edilmişlerdir? Nakil için hangi belgeler düzenlenmiştir? Bunlar hangi türlerdir, yaşı, çapı ve boyu nedir? “..87 ferdin nakil edildiği belirtilmiştir. Peki 210 fert ne olmuştur..?
- ..Ormancılıkta çok temel bir bilgidir: Ağaçlar/fidanlar  vejetasyon döneminde (tomurcuk patlamasından yaprak dökümüne kadar geçen sürede) dikilmez ve taşınmaz. Bu işlem için ağaçların uyuduğu dönem, Türkiye için Kasım başı-Mart sonudur. Eylül ayının ilk yarısında ağaçların nakline izin vermek, kesinlikle bilim dışıdır. Ağustos-eylül ayında sökülüp başka yere dikilen bir ağaç, yaşamaz ve ölür..

11 yıl önceki verilerle
- .. Olağanüstü Hasılat Etası Raporları’nda temel olarak iki bölüm vardır: ‘Amenajman Plan Verileri’ ve ‘Olağanüstü Olayın Meydana Geldiği’ aktüel veriler.. ODTÜ Ormanı’nın amenajman planı en son 2007 yılında yenilenmiştir. Ağaçların çağ ve çaplarının ölçümü 2006 yılında yapılmış demektir; yani 11 yıl önce ‘a’ çağında (göğüs yüksekliği çapı 0-7,99 cm) olan ağaçların çoğu, bugün 10-15 cm çapına (‘b’ çağına) ulaşmıştır. Bu gerçeklik, şu anda tıraşlanan alanın hemen sınırındaki ağaçlarda ölçüm yapılarak tarafımızdan tespit edilmiştir. Ayrıca çapı 60 cm’ye varan doğal alıç ağaçları da tarafımızca tespit edilmiştir ki alıç ağacı için 60 cm çap, olağanüstü bir ölçüdür. OGM yetkilileri, orman amenajman planlarında da yer alan ‘yıllık artım’ bilgilerini dikkate almadan ve sahada gerçek bir ölçüm yapmadan, 11 yıl öncesinin verileriyle kendilerini aklamaya çalışmaktadır..
- ..Bilgilendirme yazısında nakil edilecek olanlar ve hiçbir değer vermediği ağaç, ağaççık ve fidanlar için ‘muhtelif türler’ biçiminde bir geçiştirme yapılmıştır. Amenajman planlarında ve raporlarda, ağacın türünün belirtilmesi gerekir..

“Ormanda imar planı yapılmaz”
- .. Protokolde, açılacak yolun genişliğinin 40 metre olduğu belirtilmiştir. Yetkililer bu protokole göre yer teslimi yaptıklarını açıklamıştır. Oysa açılan yol 90-100 metre genişliğindedir. ABB tarafından ormana tecavüz edilmiştir ve OGM buna karşı işlem yapmamıştır..
- .. Protokol içeriğinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı dayanak olarak gösterilmiş, OGM buna göre izin verdiğini açıklamıştır. OGM yetkilileri, ormanda imar planı yapılamayacağını bilmez mi?..

Salih ve Ahmet beyin açıklamalarını, başladıkları sözlerle bitirelim: Orman Genel Müdürlüğü’nün yasalarla tanımlanmış görevi, ‘ormanların korunması, genişletilmesi ve geliştirilmesi’dir. OGM, orman kıyımlarının tasdik makamı değildir.