26 Ekim 2010 Salı

ANKARA’YA ‘DUYARLILIK’ ZAMANI

26.10.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

Geç duymuştum ‘Ankara Duyarlılık Girişimi’ni. 4 Mart 2004 yılında yapılan, insanın ciğerine işleyen basın açıklamalarını, geç te olsa okumuştum. Özetle; “Hep beraber terk mi edelim Ankara’yı, yoksa ruhuna yakışır bir başkente dönüştürmek için çabalayalım mı?” deyip, önlemleri sıralıyorlardı. ATO, ANGİAD, ANKESOB, Gazeteciler Cemiyeti, ÇGD, Ankaralılar Vakfı, Vekam, Mülkiyeliler Birliği, AST gibi etkili 40 sivil toplum örgütünün imzalarıyla birlikte… O dönem İstanbul’daydım.

Geçtiğimiz haftalarda yapılan I.Ankara Turizm ve Tanıtma Konseyi Toplantısı’nın ardından, bu girişimi anımsadım yeniden. ‘Ankara Duyarlılık Girişimi’nin pek çok üyesi de bu toplantıya katılmıştı. Ancak 2004’teki duyurudan sonra, ne bu toplantıya kadar ne de sonrasında, girişimle ilgili bir duyuru, haber ya da etkinlikle ilgili bilgiye ulaşamadım. Belki de “Ankara’ya duyarlı olunacaksa biz, onu da oluruz, siz, işinize bakın” diye yüreklere su serpen birileri çıkmıştır, kim bilir? Sorunlar baki nitekim!

Geçici Bir Heves Miydi?
Öyle bir saman alevi gibi parlamış, geçici bir Ankaralı hevesi miydi acaba girişim? Tarihe bakarsanız 2001 Ekonomik Krizi’nin sonrasında, krizin, kentte daha iyi hissedilmeye başlandığı bir döneme denk geldiğini anlıyorsunuz. 2001 Krizi, ilk zamanlar, İstanbul kadar hissedilmemişti Ankara’da. Birikmiş sorunlar, genellikle böyle zamanlarda masaya yatırılır. O arada hava açarsa herkes bahçeye koşar, şen şakrak, güneşin keyfini çıkarır, bir sonraki bulutlar gelinceye kadar. Bulutlarla yağmurlar, karlar gelip, çatı akınca, çatlaklardan soğuk girince bıraktığınız yerde olduğunuz gerçeğiyle yeniden yüzleşirsiniz.

Bu ‘duyarlılığa’, o yüzden gereksinim olduğunu düşünüyorum. Geçici değil, devamlı olmalı. Altına atılan 40’a yakın imza ve gerekçeleri, önemli olduğu için olmalı. Ankara, öncelikle bu 40 imzayı ve çabalarını gösterip, el verecek yeni imzaların katılımını sağlayabilecektir. Yeter ki geçici heves olmasın.

Yeni Umut Vali
Israrımın bir nedeni de zamanlamayla ilgili: Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’in göreve başlamasıyla dikkat çekici çalışmalar yapması ümidimizi canlandırdı. Ertelenen sorunların seslendirilmesine ön ayak oluyor. Ankara için ciddi işler yapmak isteyen biri izlenimi veriyor bize. Eh ‘Ankara Duyarlılık Girişimi’ gibi çabaları canlandırmak için, bundan ala zamanlama olur mu?

‘Ankara Duyarlılık Girişimi’ canlanmalı, kurumsallaşmalı ve katılan imza sayısını artırmalı.  Yeni bir ekonomik kriz kapıyı çalmadan, hava güneşliyken rehberlik etmeli, uygun yatırımların inatçı takipçisi olmalıdır.

Ankara’da sözü geçenler, doğru sözü ortaya koyacak, biz de destekleyeceğiz. Güneşte, bahçenin keyfini sürüp, sadece hava kapalıyken desteğimize başvurulursa kararsız kalmamıza kızmasınlar.

Karar Zamanı
Bir karar ve dönüm noktasında görüyorum Ankara’yı. Bayrağına göz dikenler var. Önümüzdeki 5 yılda atılacak adımlar, kentin başkentliliğini etkileyecektir. Dün başlamış olmalıydık. ‘Ankara Duyarlılık Girişimi’nin 2004’deki çıkışından bu yana 6 yıl geçmiş. Nedense gerisi getirilmemiş. ‘Ankara Duyarlılık Girişimi’ yapmayacaksa o göreve aday yeni oluşumları gözleyeceğiz o zaman. Yoksa cimcik cimcik koparılan parçalarıyla başkentin, kendini koruyamayacağı korkusunun ecele faydası olmayacak!

Hiç yorum yok: