05.02.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Patlama sırasında
gazetenin kapısındaydım. Karşımızdaki binanın camları dalgalandı. Paris
Caddesi’nin üst kısmından geldi ses. Gazetenin,
sokağı gören köşesine gidip, baktım. Önce bir şey göremedim. Patlamanın dumanı,
belki 1 dakika belki daha uzun bir süre sonra çıktı. Yeri, o zaman belli oldu.
Amerikan Büyükelçiliği’nin, 2 numaralı kapısı tütüyordu. Aramız, çatlasa 40 metre. Elçilik olunca
ilk akla gelen ihtimal bomba oluyor. Hızla İstanbul’da, İngiliz Konsolosluğu’na
yapılan bombalı saldırı geçti aklımdan. Aralıklı 2 bomba patlatılmış, asıl zararı
ikinci patlama vermişti. “Ne oluyor” diye olay yerine gidenler, ikinci
patlamaya yakalanmıştı. Milliyet Gazetesi’nin muhabirleri, fotoğrafçıları, daha
dumanı çıkmadan olay yerindeydi.
Paris Caddesi'nde iki beden
İki polis, sessiz ve
kararsız, elçiliğin güvenlik görevlisi, üstü başı toz, içeri girip, çıkıyor.
Bağırma, çağırma, panik yok, çok fazla sessiz olay yeri. Çevredeki binalarda
hasar görünmüyor, bazı camlar çatlamış sadece. 2 numaralı kapıdan sokağa, az
biraz duvar parçaları savrulmuş. O yüzden ne olduğu, kapının önüne kadar
anlaşılamadı. Ta ki o vücut parçasını görene, güvenlik görevlisi, bomba
olduğunu söyleyene kadar. Patlayan kulübeye odaklanmış, çevremize dikkat
etmemiştik. İki beden, Paris Caddesi’ne yayılmıştı.
Bombanın susturduğu sesler
Kulübenin sokağa
bakan değil ama elçiliğin içine bakan kapısında, hasar daha büyüktü. Duman, 5
dakika sonra, daha yeni artmaya, yükselmeye başladı. En az 20 dakika sürdü
şaşkınlık ve sessizlik. Sessizliği, ilk gelen ambulans bozdu. Sedyeyle içeriden, hareketsiz birini
çıkardılar. “Kadınmış” uğultusu yayıldı. Çok geçmeden arkadaşlarımıza gelen
bilgiyle bir kez daha sarsıldık; o kadın, gazeteci arkadaşımız Didem Tuncay
çıktı. Sonra polisler, gazeteciler, kameralar ve canlı yayın arabalarıyla doldu
sokak.
Toplumu olmayan medeniyet
Masum insanların
arasında patlayan bombalar, günlük yaşamdan sayılır oldu. Dünyanın medeniyet
seviyesi, gele gele terör denen kalleşçe bir mücadele seviyesine geldi. İnsan,
bütün bir beden olarak kuracağına, iyice zerrelerine ayırıp, yok etmeye
çalışıyor insanlığı. Bedeni bir araya gelemeyen insanın, toplumu nasıl bir
araya gelecekse öfke ve şiddetle devam ediyor yok ediş. Toplum ve insanlığı olmayan
insanlarla nasıl bir medeniyet kurabilir acaba dünya? Masum insanlar arasında
patlayan bombaların günlük yaşamın parçası olması, insanlığın idaresinde, büyük
bir beceriksizlik çağında yaşadığımızın göstergesi olabilir ancak. İnsan, insan
olmaktan çıkarılıyor kendi eliyle.
Hayvan mı olmalı?
Paris Caddesi’nde
insanlık, biraz daha eksildi. Terör Çağı’nda, yollara, ağaçlara, evlerin,
arabaların camlarına lime lime saçılmış, paramparçaydı. Dünyanın her yanında
patlayan bombalar, her patlayışında insanlıktan bir parça daha koparıyor, insan
eksiliyor. Bu medeniyette, hayvan olmak mı daha makbul acaba? Bomba icat eden,
bir de onunla kendini yok eden hayvan tanımıyorum çünkü ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder