05.12.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Büyük
alışveriş merkezlerini (AVM) destekleyen bir Ticaret Odası Başkanı’ndan
eleştiren bir başkana terfi etti Ankara. Başkentin hakkı, onlarca yıl gecikmiş
bir terfi. Üretimi ve esnafı baltalayan bir ticaret anlayışından, ikisini de
destekleyen bir ticaret siyasetine doğru alıyoruz virajı. Hatta atalete
boğulmuş kalbimizin kaldırmayacağı hızlı gelişmeler oluyor.
Bir
hafta önce konuyu, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran gündeme
getirmişti. “.. Alışveriş merkezleri
kent ekonomisi için soruna dönüştü.. Şehir içinde olmaları doğru değil.. Sürekli
devretmeler başladı.. Yakında
AVM’ler boşalacak, göreceksiniz.. Zarar ediyorlar, abarttık bu işi.. Bu işin
doğru bir zemine oturması, bu işin de bir anayasası olması lazım..” demişti
özetle. Dilimizde tüy, kalemimizde mürekkep bitiren konulardandır, bu yatırımlarla
çok kaybetti Ankara ticareti.
Eskiyi yutuyor
Mayıs
2010 yılıydı ilki, ‘Kapanan Dükkanlar, Boş Çarşılar’dı başlığımız. Şubat 2011’de büyük şairimiz Ahmet Muhip
Dıranas’ın (1908-1980), Gavur Mahallesi’nden Atpazarı’na yürürken görüp
duyduklarını yazdığı ‘Eski Ankara’ makalesi ilham vermişti başlığımıza;
‘Buhran Buhran’. 1949 yılında
makalesine konu ettiği ekonomik buhran, belki 200 metre içinde çekiç darbeleri
gibi dökülüyordu esnafın ağzından.
Dıranas
“Be arkadaş, buhran atı, ineği, öküzü de
mi yuttu?” deyince esnaf, “Dünyayı yutuyor beyim, dünyayı. Sen ne söylüyorsun?
Hakikatte ise yeni dünya eski dünyayı yutuyor..” demişti. Durumu, “..İnsanlar
zehirli gazdan, 42’lik mermiden ve koleradan daha çok buhrandan korkuyorlar.
Yeryüzünde, Allahı ‘buhran’ olan yeni bir din kuruldu. Ne İsa’nın ne
Muhammed’in Allahı, bununla baş edemiyor” diye yorumlaşmıştı büyük
şair.
O kadar ileri gittik ki Kızılay'ın göbeğine bile AVM oturttuk |
Biliyorduk
zaten
Yine
yenisinin eskisini yuttuğu bir dönemden geçiyor dünya. Üretmeyenlerin
yutulacağı bir yeni dünya bu. “Ankara
ekonomisi, tüketim ekonomisi” demiştik, 1 satıp 3 alıyordu. Birçok yerli
markanın, parasıyla dükkan bulamadığı AVMlerin cenneti yapılmıştı başkent.
Şehrin göbeğinde 40’tan fazla AVM ki 47 olacak deniyordu, doludizgin işgal
ediyordu merkezi. Şehir merkezine yapılan her AVM, bin 600’den fazla küçük
esnaf ve zanaatkarın işletmesini kapatması anlamına geliyordu.
Gelişmiş
ülkelerde AVM’lerin özellikle şehir dışına yapıldığını, bunlar inşa edilmeden
önce de biliyorduk. Bir şehir merkezi için çok ama çok oldukları da biliniyor,
söyleniyordu. Belli markalar dışında yer verilmeyince yerli üretimi
baltalayacaklarını da biliyorduk. Kendi ömürlerini kısalttı, günü geldi,
kendini vuruyorlar artık. Zamanında bu ticaret anlayışını destekleyen
yöneticilerle modern harabelerimize deva arasınlar bakalım. Bir hata, bir
ülkenin başkentinde, bile bile 47 kez tekrarlanır mı be kardeşim?
Birer birer yok olan ustalar da metroda açılan bir hafta 10 günlük sergilerde kendini göstermeye çalışıyor |
Belki bir çare
“Sınırı aştık.. bu işin de bir anayasası olması lazım” diyor ya
Gürsel Baran, “Olan oldu, bitmiş davanın
yasasından kendilerine bile hayır gelmez” diyoruz. Ancak bir ipucu olarak
da işini, zanaatını terk etmek durumuna gelmiş, hatta buralarda
markalaşabilecek nitelikte küçük esnaf ve zanaatkarı da bir düşünmelerini
öneriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder