26 Şubat 2011 Cumartesi

BAKAN GÜNAY’IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


25.02.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “Büyük önder Atatürk’ten sonra Ankara’nın kadrini bilen ve yeni bir başkent yapıldığının farkına varan bir yönetici, Ankara sınırlarından geçmedi” demesi acımızı tazeledi. Neymiş bu Ankara’nın günahı da gördüğü eziyetin benzeri ne bir kente ne de başkente nasip olmuş? Yedi düveli dize getiren devlete ev sahipliği yapması mı, arsızların efendiliği yenik düşürmesi mi yoksa yedi düveli dize getirenleri bağrında yatırıyor olması mı? Ağır bir günahı olmalı mutlaka çünkü böyle kayıtsızca hırpalanan kenti zor bulursunuz yeryüzünde.

Atatürk’le Jansen
Alman mimar ve şehir plancısı Hermann Jansen’le Mustafa Kemal, Ankara Planı önlerinde açık, konuşuyorlar. Jansen anlatıyor; “Yepyeni bir şehir kuracaksınız. Size, şehircilik sanatının son sözlerini getiriyorum. Dünya’ya bir örnek vereceksiniz” diyor. Atatürk, heyecanlanıyor. Kendini kaptırıp, Jansen’e, masraftan kısılabilecek öneriler bile getiriyor. Jansen, tecrübesiyle soruyor: “Bir şehir planı tatbik edebilecek kadar kuvvetli bir idareniz var mıdır?” Atatürk kızıyor; yedi düveli dize getiren, şaşırtıcı devrimleriyle tarih yazan yeni devletin önderi olarak. Bütün bunları başaran, bir şehir planını uygulamakta mı zorlanacakmış?

Ne yazık ki Jansen haklı çıkıyor. Öngörüsüz idarecilerle kıt akıllı vurguncular, planı oraya buraya çekiştirip, aslından koparıyorlar. Dünya’ya örnek olması beklenen şehir, Atatürk’ün zoruyla bir aşamaya kadar geliyor ancak ölümüyle vurguncular ve yetersizlerin elinde oyuncak oluyor. Daha sonra uygulanmak istenen planlar, aynı kaderi paylaşıp, Ankara’ya yararlı olamıyor. 8-10 yılda Ankara, kazandığıyla kalıyor. O haliyle bile dünyayı şaşırtan gelişmesi, diplomatların, gezginlerin anılarına, ibretlik satırlar olarak yansıyor. Ama bitmiyor da bitmiyor didiklenmesi.

Çirkinlik ve ölçüsüz çıkar hırsı
Görkemli bir kayalık kaide üzerinde yükselen gösterişli Kalesi ve eteklerine yayılan masallardan çıkma şehri, yanlış planlama ve çirkin yapılaşmanın kurbanı oluyor. Çirkinlik ve ölçüsüz çıkar hırsı, Eski Ankara’yı hatta Cumhuriyet yapılarını, eziyor, yokediyor adeta. Sanki kendi yapmış gibi ‘gri’ olmakla kişiliksizlikle suçlanıyor Ankara. Yamayla da kapanmıyor ayıp. Topyekün bir seferberlik ilan edilmeden toparlanması, eski güzelliğine kavuşması zor görünüyor.

Sıçramanın eşiğinde
Her şeye karşın sizin de dediğiniz gibi, kentin yeniden ortaya çıkma çabası var sayın Ertuğrul Günay. Kent için hazırlanan yeni ve hayırlı olduğu söylenen bir stratejik planın dedikoduları geliyor kulağımıza. Hamamönü’nden başlayan düzenlemeler, inşallah Kale ve Ulus’a, oradan tüm kentin tarihi dokusuna yayılacak. Yeni Ankara’nın aksamaları, modern bir başkente yakışır biçimde düzeltilecek, Eski Ankara, yenisine boğdurulmayacak. Bir de sayın Günay, o güzelim Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, 2 metre dibindeki sergi salonunu, mimari dokuya tamamen aykırı biçimde ve granitten yaptırabilen yetkililere, umarız bundan sonra, görev verilmeyecek.

Bu resme sizden daha eleştirel bakmakla beraber yeni gelişmeleri değerlendirince, sizin kadar ümitvar olduğumu belirtmek isterim. Sıçrayacak ta ne kadar bakalım. Yarım yüzyılı aşkın bıkkınlıkla sinir uçları uyuşmuş Ankaralılar’ı uyarmayı başarabilirsek hangi çılgın bu sıçramanın önünde duracakmış, şaşarım!

Hiç yorum yok: