Atakule’den İtfaiye Meydanı’nda Bitpazarına yürümüş, ‘Kapanan Dükkanlar Boş Çarşılar’ diye yazmıştım. Büyük şairimiz Ahmet Muhip Dıranas’ın (1908-1980), Gavur Mahallesi’nden Atpazarı’na yürüdüğü ‘Eski Ankara’ makalesini okumamıştım henüz. Okumuş olsam aynı yazıyı yazmak için en az 6 ay çabalardım. Sonunda gözlem ve söz ustasının tırnağı kadar etki yaratabilecek bir şey çıksa abartılı sevinçle çocukları ürkütürdüm!
Buhran dini
Dıranas, Gavur Mahallesi’nden gözleyerek yürümüş, Atpazarına gelmiş. Hararetli at, inek, öküz alışverişi yapılan pazarda hareket yok. Esnafa sormuş, “Para buhranı var beyim” diye yanıt almış. Kendi satırları:
“Buhran. Her zaman her yerde bunu duyuyoruz. İnsanlar zehirli gazdan, 42’lik mermiden ve koleradan daha çok buhrandan korkuyorlar. Yeryüzünde, Allahı ‘buhran’ olan yeni bir din kuruldu. Ne İsa’nın ne Muhammed’in Allahı bununla baş edemiyor.”
Balyoz indirmiş adeta. 1949’da, Zafer Gazetesi’nde yazmaya başladığı yıl galiba. Belli ki İkinci Dünya Savaşı karanlığı sürerken uğramış Atpazarı’na.
- Buhran. Buhran.
- Be arkadaş, buhran atı, ineği, öküzü de mi yuttu?
- Dünyayı yutuyor beyim, dünyayı. Sen ne söylüyorsun?
Hakikatte ise yeni dünya eski dünyayı yutuyor. Burası eski Ankara’dan son parçaydı. O da kendisini kurtaramıyor. Canı boğazına gelmiştir.
Dünyayı yutan buhran
O zaman Atpazarı’nın, şimdi Çubuk’un, Polatlı’nın canı boğazında. Hayvancılık, tarım buhranda. Ürettiğini satamıyor Ankara, ihracat buhranda. Toplu konut gibi büyük alışveriş merkezleri yan yana, küçük esnaf buhranda. Yeni dünyanın simgesi bankaları taşıyorlar Ankara’dan, maliyeti kestirilemeyen buhran kapıda.
Buhran, buhran. Dünyayı yutmaya devam ediyor. Irak’la başladı, paranın kalbi ABD’yi, İngiltere’yi sarstı. Avrupa Birliği’nin, burnunu sürttü. Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in ardından, Tunus ve Mısır’la devam ediyor. Lübnan, Ürdün, Yemen sırada diyorlar. Aslında şaşırtmalı, sırası belli olmuyor. Avrupa’ya geri dönebilir, Asya’ya sıçrıyor derken yine Ortadoğu’ya sekip, azimle Yemen’i yutabilir. Buhran bu; düzensiz diye suçlanacak hali yok ya!
Buhran reçetesi
Ah buhran!.. Atpazarı’ndan başlar, ülkeye yayılır, alimallah dünyayı altüst eder. Kalite kötüyse dişli bir yana, zemberek bir yana, vidalar ayrı yana, dağılır saat. Çubuk’u, Polatlı’yı, Ayaş’ı, Ankara’yı, o yüzden kollamak gerek. Parçalar dayanıklı olsun. Buhranlar bozsa bile tamiri kolay olur.
Buhranlı dünyanın sarstığı Ankara, iki ödev üstlendi kendine: Turizm Atılımı ve Bilişim Vadisi projeleri. Taşınan bankaları, taşındığına pişman edecek projelerdir. Ancak yeniliklere ve gelişmelere her zaman açık Ankara’nın, ipine asılıp, bu projeleri mutlaka üstlenmesi gerek. Buhran reçetesidir bu projeler. Ankara’nın taşıyamayacağı buhran, ülkeyi altına alır. Tarımı ve hayvancılığı unutmadan yeni dünyayı selamlamalı, İsa’nın Muhammed’in Allahına kafa tutan buhrana, çelme takmalıyız. Bir kez de biz atlatmalıyız.
Buhran, buhran. Dünyaları yutan, karnı büyük buhran. Haksızlığın, ahlaksızlığın dostu buhran. Seni icat edenin, başına gelesin buhran!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder