18 Haziran 2011 Cumartesi

MESLEK OKULLARININ BU YÜZÜ


17.06.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Üniversiteli amele’ yetiştirmeyelim diye üniversite ve meslek okullarıyla işbirliğine dikkat çekmeye çalışıyoruz bir süredir. Çocuklarımıza, ekmek yiyemeyecekleri ya da istemedikleri meslekler uğruna sınav makinelerinde kıymayalım istiyoruz. Hayatta yapmayacakları meslekler için, 4 yıl da üniversitede çürütmeyelim gençliklerini. Meslek liseleri ve yüksekokullarında iş hayatına kazandırılabilecek geçlerimiz var; hedefsiz ve plansız eğitim sistemimizde oyalayacağımıza, bir an önce üretim ordusuna katabileceğimiz yüzbinlerce gencimiz. Yüzbinlerce nitelikli işgücü açığına derman olacak. Katarken çağa uygun meslek eğitimiyle tabii.



Bayat eğitim çöpe

Hep organize sanayi bölgelerinin, işadamlarının, firmaların, üniversiteler ve meslek okullarıyla işbirliğinde gecikmesine, isteksizliğine değindik bugüne kadar. Halının ucunu kaldırınca birikmiş başka bir sorunla meslek okullarının, başka bir yüzüyle karşılaştık: Meslek yüksekokulları yine bir nebze daha iyiymiş ama meslek liselerinin durumuna ayrıca büyüteç tutmak gerekiyormuş meğer. Nuh Nebi’den kalma bilgi ve teknolojilerle yetişen gençler, güncel bilgi ve yeni teknolojilerden habersiz mezun oluyormuş. Çırak olarak ilk adımı attıkları iş yaşamlarına, aslında bir ‘sıfır’ olarak başlıyorlar. Liseden sonra 3-4 yıl, yüksekokuldan sonra  5-6 yıl daha kaybetmiş oluyorlar. Yıllarca aldıkları bayat eğitimi girişte, çöpe atıp, her şeye yeniden başlıyorlar. Ne israf, ne israf!..



İşbirliğine engel

Organize sanayi bölgeleri, firmalar, katkıda bulunma, eksiklerini giderme isteklerine karşın meslek liseleri ve yüksekokullarıyla işbirliği çabalarından sonuç alamıyor. Müfredat değişikliğine gidilmiyor, tezgahlar yenilenmiyor. Peki neden? Bin yıl düşünseniz aklınıza gelmez nedeni. Bürokrasi hazretleri sahnelerde!.. Kıpırdayana kadar teknoloji değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor, üretim sistemleri değişiyor. Çocuklarımız, daha lisedeyken küfleniyor. İş yaşamıyla yetişmiş işgücünü buluşturamıyoruz. Son çare üreticiler, kendi okullarını kurmak zorunda kalıyor. O da sınırlı sayı ve çapta oluyor maalesef. Eğitim, aynı zamanda ciddi bir uzmanlık alanı çünkü.



Bu yaz bir adım atalım

Ankara, yatırımlar dönemine girmeye hazırlanıyor; hem sanayi hem de turizm yatırımlarıyla. Turizm, daha başlamadan ilk meslek okulunu, Gölbaşı’nda açtı bile. Darısı sanayicilerin başına. Önümüz yaz. Tatili haram edip, varolan meslek okullarımızda iyileştirme ve güncelleştirme çalışmalarını hızlandırır, firmalarımızın işbirliğiyle buluşturursak kentin, yatırımların kaderini değiştirecek bir adım atmış oluruz. Yoksa nitelikli işgücünün ve yatırımların, Ankara’dan kaçışını, melül melül izlemeye devam ederiz, sokaklarda sürtmek zorunda bıraktığımız işsiz gençlerimizle beraber.


Çok ama çok ihtiyaç varken hemen güncelleştirip, çağa uydurmalıyız meslek okullarımızı. Kapatmak, aklımızdan bile geçmesin. Ankara’nın, önündeki yatırımların altından kalkabilmesinin bir koşulu da bu okullarımızdır. Yetişmemiş işgücünü, üretim sektörü işe alamıyor ama şu anda Ankara, 1 satarken dışarıdan 4 alıyor!

Hiç yorum yok: