1 Ekim 2011 Cumartesi

DURUM DEĞERLENDİRMESİ


30.09.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Tiftik keçisi, tavşanı, kedisi, armudu, üzümü, vişnesi, domatesi, yuva kavunu, domatesi, balı, turşusu, çiğdemi, taşı derken  sahneyi en sessiz, hiç beklenmeyen kaptı. Zenginlikleri sayarken hep atladık onu. Hasat zamanı, taban fiyatları açıklanırken adı geçer. O da yılda bir. Sonra, hektarlarca araziye yayılmasına karşın, diğerlerinin gölgesinde kalmaktan kurtulamaz. Adı buğday!



Durumun buğdayı

Polatlı durum buğdayının kalitesi, bu yıl da tescillendi. Fiyatı ve niteliğiyle bir kez daha sanayicilerin gözdesi oldu. Kalitesi gibi üreticisini de sevindirmiş, hakkını almış olsa bari. Ankara’nın bir markası ama Polatlı’daki borsaya kısılıp, kalmış ünüyle yetiniyor. Oysa buğday oluşunun yanında, ne kadar başkente yakışır nitelikleri var.



Marifetli hem de sessiz bir kere. Fiyatı da düşse talibi de azalsa kalitesini bozmuyor. Piyasasına örnek, önder oluyor. Bünyesine müdahale edilmek istenirse uygunu ayırıyor, kendini bütünüyle bozmuyor. Gelişmenin öncüsü ve destekçisi olması gereken başkentin sınırlarına, özgün bir değer kazandırıyor. Kazandırırken özünü kaybetmiyor, geleceğe olan inancı güçlendiriyor.



Polatlı’nın ‘durum buğdayı’ndan, bir ‘durum değerlendirmesi’ çıkarabilir Ankara; kalite için her niteliğe sahipken niye  durum buğdayı gibi marka olamadığını sorabilir kendine.



Nasreddin Hoca çekingenliği

Büyükşehir Belediyesi’yle Organize Sanayi Bölgeleri’nin yöneticileri, bir anlaşma tutanağı imzaladılar. Buna göre Büyükşehir Belediyesi, alt yapılarını geliştirebilmesi için 2 yıl boyunca, her ay 3 milyon (trilyon) lira aktaracak organize sanayi bölgelerine. Karşılığında, organize sanayi bölgeleri de 25 bin kişiye iş yaratmakla yükümlü olacak.



Ne kadar güzel, Ankara’da, görmeyi arzuladığımız bir işbirliği. Üstelik Ankara için ‘ağabeylik’ beklediğimiz Meclis Başkanımız Cemil Çiçek’te başlarında, yine güzel bir uyarı konuşmasıyla. Ancak güzel anlaşmada, güzel konuşmaların ortak noktası tereddüt. Aksak Timur’a, şikayete diye kalkışıp, sonra yapayalnız ortada bırakılan Nasreddin Hoca çekingenliği konuşmalarda.

- Bak, dediğini yapacaksın.

- Tamam ama sen de aksatmayacaksın.

- Eğer beceremezseniz daha da unutun beni, destek mestek beklemeyin benden.



Dayanışma olsun içimiz dolsun

İşte bu güvensizlik hali, Ankara’nın da ruhhalidir. Ortada bırakılmış Nasreddin Hoca tecrübesi olan çoktur. Bu yüzden dayanışması zayıftır başkentin. Dayanışması zayıfladıkça güveni azalır, güveni azaldıkça dayanışma zayıflar. Ankara’yı görmeden, iki çivi çakmadan, Ankara hayrına bir işin ucundan tutmadan, gelip, geçen siyasetçiler, yöneticiler, bu zayıflığı kullanır. İş hayatı, kendi yoluna bakar.


Çok şükür, son 2 yıl içinde bu döngüyü kırma eğilimi artıyor. Daha iyi olmak, çağa yakışmak istiyor Ankara. Ufku gören yöneticiler de sağolsunlar, gereğini yapıyor. 

Polatlı’nın ‘durum’u, durumumuza örnek olsun. Yarattığı güzellikle buğday tanesi, rehberimiz olsun. Kendi toprağının özüyle yenilikleri uyarlayabilen buğday tanesi gibi içimiz dolu, tadımız lezzetli olsun.

Hiç yorum yok: