28 Eylül 2011 Çarşamba

ÇIRAKSIZ SANAYİ VE BİZDEN BİR KİTAP


27.09.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Meslek okullarına duyulan ihtiyacı, bu okulların önemini, her fırsatta gündeme getirmeye çalışıyoruz. İster lise ister yüksekokul düzeyinde olsun bu okulların müfredatları acilen  güncellenmeli, okul sayısı artırılmalı. Bu seferki şikayetçimiz, Ankara Ayakkabı ve Çantacılar Odası Başkanı Hüseyin Uzun. Böyle giderse çırak bulamayacaklarından korkuyor.



Beklemeyin, ilgilenin

Ülkedeki meslek liselerinin durumu belli; ayakkabıcılık ve çantacılık üzerine bir çalışma yapılmıyor. Ankara’da, bu konuda eğitim veren bir okulumuz var ancak burada da yeterli teknik donanım olmadığı için beklenen başarı sağlanamıyor” demiş. Önce yargısız infaz yapayım: Sayın Uzun, derneğinizin üyeleri, mesleklerinin geleceğiyle ilgilenmeli biraz. O  eğitim ve donanımlar sağlanmıyorsa eğer, siz bir yolunu bulacaksınız. Bakın, memleketin çok ciddi bir ‘usta kaynakçı’ sorunu var ama Ankaralı kaynakçılar, sırf bu açıklarını kapatmak için dernekleştiler. Şimdi kendi eğitimlerini vermeye çalışıyorlar.



Ortaya bırakmayın

Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması, çıraklık sistemini bitirdi” demişsiniz. Sözünüzü iyi anlamda yorumluyor, şöyle anlıyorum; meslek okullarına önem vermezseniz çocuklar için özendirici olmuyor. 2011 yılında, temel eğitimini bile tamamlamamış çırakları kastedmiş olamazsınız herhalde. Temel eğitimden yoksun çırakların, usta olsa yaratıcılıkları ne kadar zengin olabilir, değil mi? Güncel eğitimle beraber staj olanakları olan, okulu bitince işini gereği gibi yapabilen meslektaşlar talep ediyorsunuz. Haklısınız. O zaman sorunu ortaya bırakma huyuna yakalanan Ankaralı gibi değil, adını andığınız İzmir, İstanbul ve Konyalı sanayiciler gibi birlik olacak, geleceğinize sahip çıkacaksınız.



Meslek okulları önemli

Meslek okulları çok önemli. Çocuklarımız, ne eğitimsiz kalmalı ne de eğitimi, işsizlikle cezalandırılmalı. Bir kez daha meslek okullarımızın altını çizme, önemini vurgulama  fırsatı bulduk. Bundan sonra da her zaman vurgulamaya ve altını  çizmeye devam edeceğiz.



Bir kitap

Gelelim kendi söküğümüze: Araştırmacı-Foto Muhabiri Uğur Kavas, Türkiye’de Basın Fotoğrafçılığının Görsel Tarihi kitabının ikinci cildini çıkardı. Birincisi, Osmanlı’dan 1960’a kadardı, ikincisi, 1960’dan günümüze kadar olan dönemi kapsıyor. Sabırla taranmış ciddi bir derleme.



Sadece fotoğraflar değil, o dönemin ve fotoğrafların öyküsü de var yanında. 1 Mayıs 1977’de, Taksim Meydanı’ndaki ‘Kanlı Bayram’da, ilk silahı bir gazete satıcısı patlatmış. Ünlüleri, fotoğraflayabilmek için bir birinden müthiş teknikler, hem genç gazetecileri hem bizi hoplatacak. Savaş alanlarından ürperten, günümüzden ilginç perde arkası anılar var. Ee sökük nerede?



Bir sökük

Kitabın yarısına Türkiye Foto Muhabirleri Derneği destek oluyor. Ama diğer yarısına destek olacak firma, bitmiş işten desteğini çekiyor. O yarıyı Uğur Kavas, cebinden ödüyor. Üstelik basın tarihi açısından her geçen yıl daha değerlenecek bu derleme, bin tane basılabiliyor.



Alamayacağımız kitabı, niye ballandıra ballandıra anlatıyorsun o zaman arkadaşım?” diyorsunuz. Kendi pantolon ağındaki söküğe bakmayıp, başkalarının söküğünden çıkmayan bir  mesleğe sahip olduğumuza dikkat çekmek için!


Ayrıca Ankaralı bir Ankara aşığı olan Uğur Kavas’ın, Ankara’yla ilgili belgesel nitelikli kitapları önümüzdeki aylarda çıkacak. Meslektaşımı, sabrı ve emeği için kutluyorum.

Hiç yorum yok: