17 Haziran 2013 Pazartesi

BETON BAHÇELER


14.06.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Sabah metroda gelirken bir abla bir kardeş, iki küçük hanım oturdu yanıma. Büyüğü belki 12-13 yaşlarında küçüğü de 9-10 yaşlarında. Kızılay’a kadar, aynı koltuğa dönüşümlü oturdular. Küçük olanın elinde böcekleri anlatan bir kitap, otururken de ayaktayken de bırakmadı elinden. Oturduğu zaman göz ucuyla ben de okudum merakımdan. Aşırı hijyenik ortamda büyüyen ya da toprak görmeyen çocukların, böceklerle arasını yapan bir kitaptı. Böceklerin özelliklerini, hepsinden korkulmayacağını eğlenceli bir dille kısa kısa anlatıyordu. Büyüklerin, her gördüğü boşluğa beton, kalanına asfalt döktüğü bir dünyada, kitaplar çare olabilirdi belki. İnsan, doğanın içine doğmuştur ama çocuklarımızın, doğayla bağı kopuyordu.



Yararlı böcekler

Arı da vardı kitapta. Hemen birgün önceki “Bu arılar, zararlı böcekleri yok ediyor” haberi geldi aklıma. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde, ‘yaprak kurdu’, ‘domates güvesi’ ve ‘yeşil kurt’ gibi zararlı böcekleri ilaçlamaya ihtiyaç duymadan, doğal ortamında yok eden bir arı türü yetiştirilmişti. Toprağı zehirlemeden, ürün kaybını önleyen doğal bir yöntem. Arıyı geliştiren Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Cem Özkan, zirai ilaçların azaltılması bu arının tanıtımına destek istemiş, işte destek bizden!  Aynı haberin içinde 'chelonus oculator' denen bir böcekten daha söz ediliyordu. Zararlının yumurtası içine kendi yumurtasını bırakarak zararlıyı yok eden bir böcekmiş ve sadece bizim ülkemizde varmış. Toprağı kirletmeyen, bitkilerin özünü bozmayan doğal yöntemlere ihtiyacımız var. Bir yanda Gezi Parkı diğer yanda Atatürk Orman Çiftliği’ndeki gelişmeler arasında daralmışken içimizi açan, ihtiyacımız olan haber. En öte yanda da doğayı düşünenler de vardı.



Gerçek dünyada yaşayamaz

Onca ziraat fakültesi, ziraat mühendisi, mimarı, şehir plancısı olan bir ülkede, böyle şeyler görmek istiyor insan. Olanı korumak, yeni planların da toprakla barışık yapılmasını istiyor. Kendi devletinin, korumakla yükümlü olduğu yeşiliyle cebelleşmesini istemiyor. Hele ki beton bahçelerde, yapay çocuklar büyütmek hiç istemiyor. Hiç istememek de lazım; yapay çocuk, gerçek dünyada yaşayamazki!



Beton yiyen böcek!

Ziraat Fakültesi’nin çalışmasını okuyunca aklımda cin fikirler dolaşmaya başladı: “Acaba” dedim “bu böceklerin beton yiyen, asfalt yiyenleri yetiştirilebilir mi? Sal Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına, doğal olmayan ne varsa yesin, temizlesin maşallah! Yine ağaçlara, kuşlara, böceklere kalsın meydan. Bizim de arası sıra pikniğe, misafirliğe gidecek kapımız olmuş olur!

Hiç yorum yok: