14.06.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Sabah metroda
gelirken bir abla bir kardeş, iki küçük hanım oturdu yanıma. Büyüğü belki 12-13
yaşlarında küçüğü de 9-10 yaşlarında. Kızılay’a kadar, aynı koltuğa dönüşümlü
oturdular. Küçük olanın elinde böcekleri anlatan bir kitap, otururken de
ayaktayken de bırakmadı elinden. Oturduğu zaman göz ucuyla ben de okudum merakımdan.
Aşırı hijyenik ortamda büyüyen ya da toprak görmeyen çocukların, böceklerle
arasını yapan bir kitaptı. Böceklerin özelliklerini, hepsinden korkulmayacağını
eğlenceli bir dille kısa kısa anlatıyordu. Büyüklerin, her gördüğü boşluğa
beton, kalanına asfalt döktüğü bir dünyada, kitaplar çare olabilirdi belki.
İnsan, doğanın içine doğmuştur ama çocuklarımızın, doğayla bağı kopuyordu.
Yararlı böcekler
Arı da vardı
kitapta. Hemen birgün önceki “Bu arılar,
zararlı böcekleri yok ediyor” haberi geldi aklıma. Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi’nde, ‘yaprak kurdu’, ‘domates güvesi’ ve ‘yeşil kurt’ gibi zararlı
böcekleri ilaçlamaya ihtiyaç duymadan, doğal ortamında yok eden bir arı türü yetiştirilmişti.
Toprağı zehirlemeden, ürün kaybını önleyen doğal bir yöntem. Arıyı geliştiren Ziraat
Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Cem Özkan, zirai ilaçların azaltılması bu arının tanıtımına destek istemiş, işte destek bizden! Aynı
haberin içinde 'chelonus oculator' denen bir böcekten daha söz ediliyordu.
Zararlının yumurtası içine kendi yumurtasını bırakarak zararlıyı yok eden bir
böcekmiş ve sadece bizim ülkemizde varmış. Toprağı kirletmeyen, bitkilerin
özünü bozmayan doğal yöntemlere ihtiyacımız var. Bir yanda Gezi Parkı diğer
yanda Atatürk Orman Çiftliği’ndeki gelişmeler arasında daralmışken içimizi açan,
ihtiyacımız olan haber. En öte yanda da doğayı düşünenler de vardı.
Gerçek dünyada yaşayamaz
Onca ziraat
fakültesi, ziraat mühendisi, mimarı, şehir plancısı olan bir ülkede, böyle
şeyler görmek istiyor insan. Olanı korumak, yeni planların da toprakla barışık
yapılmasını istiyor. Kendi devletinin, korumakla yükümlü olduğu yeşiliyle
cebelleşmesini istemiyor. Hele ki beton bahçelerde, yapay çocuklar büyütmek hiç
istemiyor. Hiç istememek de lazım; yapay çocuk, gerçek dünyada yaşayamazki!
Beton yiyen böcek!
Ziraat Fakültesi’nin
çalışmasını okuyunca aklımda cin fikirler dolaşmaya başladı: “Acaba” dedim “bu
böceklerin beton yiyen, asfalt yiyenleri yetiştirilebilir mi? Sal Atatürk Orman
Çiftliği’nin ortasına, doğal olmayan ne varsa yesin, temizlesin maşallah! Yine
ağaçlara, kuşlara, böceklere kalsın meydan. Bizim de arası sıra pikniğe, misafirliğe
gidecek kapımız olmuş olur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder