13 Haziran 2013 Perşembe

10 GÜN ÖNCE 10 GÜN SONRA


11.06.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



10 gün önce neler konuşuyor, neler tartışıyorduk, 10 gün sonra nereye döndük. Ankara’nın sanayileşme hamlesindeki gelişmeleri, bunda organize sanayi bölgelerinin önemini,  meslek okullarının derhal güncellenmesini, üniversitelerin duvarları dışına çıkıp, toplum ve iş yaşamı içine karışmasını konuşuyorduk. Türkiye’nin en iyi teknokentlerinin Ankara’da olduğunu, olanların nasıl geliştirileceğini, Bilişim Vadisi’nin, başkente kurulmasının şart olduğunu konuşuyorduk. Turizmi, Kale’yi, artık Ankara’nın kendini keşfetmesi gerektiğini konuşuyorduk. Metroyu, kendi metro trenlerini hatta hızlı trenlerini yapmaya aday sanayisini, tüm alanlarda kendi buluşlarımızla dünyada söz sahibi olmamız gerektiğini, yerli üretimi konuşuyorduk. İşsizlere iş, çocuklarımıza bir gelecek, Ankara’ya ve ülkeye, bir ufuk çizmeye çalışıyorduk. 1 günde konu değişti, 10 gündür başka bir şey konuşmuyoruz.



Havayı dengelemek lazım

10 gün sonra Taksim Gezi Parkı’ndan büyüyerek ülkeye yayılan eylemleri konuşuyoruz. İsteseniz de istemeseniz de başka bir şey konuşulamaz artık. Konuşulsa da yavan gelir. Kitlelerin dikkati oraya yöneldi, kimsenin başını çeviremezsiniz artık bu yana. Bugünü halletmeden kimsenin gözü ileriye bakmaz artık. Lastik hava kaçırıyormuş, fark edip, tamir etmemiz lazım. Patlak lastikle zaten fazla ileriye gidemezmişiz. İnik lastiği tamir etmeli, havasını, diğer lastiklerle dengeye getirmeliyiz. Yoksa araba, bir yana çekecek hep, çizdiğimiz ufka düzgün ilerleyemeyeceğiz.



Gerilim zaten vardı

Çok işi var Ankara’nın. 60-70 yıldır gecikmiş yatırımları, büyük gelir kapısı olacak bakir alanları, yıllar sonra bir yay gibi gerilmiş, atılmayı bekleyen sanayisi var. Uzun zamandır Ankara’yla bağları zayıflamış ama kendini aşmak için çırpınan  ilçeleri var. Büyük göç var; geçen yıl 160 bin kişi göçtü Ankara’ya. Eskiden bir Polatlı kadar göç alıyordu, şimdi 1 buçuk olmuş, böyle devam ederse yılda 2 Polatlı göçecek Ankara’ya. Hiçbir eylem, olay olmasa bile bu göçlerin yarattığı gerilim yeter zaten bir kent için. Gelenlerin burada ekmek bulması, kente uyum sağlaması, uzun süreli bir gerilim konusudur. Bu gerilime yenilerini ekleyip, kaşımamak, bugüne kadar yapılanı da yıkmamak lazım. Biz her askeri darbeden sonra 20 yıl kaybettiysek bugünkü gibi her sert çekişmeden sonra da 10 yıl kaybettik. Unutmayalım…



2013’de kalmayalım

50 kişiyle başladı, doğru sanılan müdahalelerle ne hale geldi. Sıkılan gazların yarattığı gibi puslu ortamları çok gördü bu ülke. Pus dağılınca dumanlı havadan yararlanıp, atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini de çok gördü. Üsküdar’ı geçenler dışında kimseye bir faydası olmadı. O yüzden elinde benzin bidonuyla sanki söndürecekmiş gibi yangına koşanlara çok dikkat etmek lazım. 2023 hayallerine gidiyoruz derken 10 yıl sonra, patlak lastikle 2013’den çıkamadığımızı fark etmek çok acı olur.


10 gün önce konuşurken 10 yıl sonrasını planlıyorduk. 10 gün sonra konuştuklarımız, kaç 10 yıl geri götürecek bizi, onu düşünüyoruz şimdi kara kara.

Hiç yorum yok: