22.04.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Üzerine
titriyorduk. Toz kondurulmayı, kara çalınmayı hiç mi hiç hak etmiyordu. İçinde
oturuyormuş da mahallemizmiş gibi hakkında çıkarılan dedikodulara karşı çıktık.
“İlgilenin” diye çırpındık. Ancak en
çok korktuğumuz, sonunda başımıza geldi; Ankara
Kalesi, bir tecavüze tanıklık etti.
Üzerinden
neredeyse bir ay geçmiş, yeni haberimiz oldu. Tinerci olduğu söylenen 2 kişi, adres
soran bir Japon turiste tecavüz etmiş, parasını çalmış. Kale içinde bir dükkana
girip, “Ben de iz var mı sende iz var
mı?” diye aralarında konuşurken dükkan sahibi kuşkulanmış. Polis 3 saat
içinde saldırganları yakalamış ama işte bu işler böyle; leke kolay yapışır da çıkarması çok zor olur.
Göz göre göre
Japon
turiste değil, Ankara Kalesi’ne, komşuluk olan bir mahalleye tecavüz
edilmiştir. Bu leke, bile bile, göz göre göre gelip yapışmıştır Kale’nin
alnına.
Biz,
4 yıldır ilgilenilmesi için çırpınırken Ankara Valisi Alaaddin Yüksel de bize
katılmıştı. Valiliği sırasında Antalya Kalesi’nin turizme kazandırılması
tecrübesi vardı, hemen kolları sıvadı.
Ankara’nın
ileri gelen odalarını, derneklerini, bürokratlarını topladı, 2’si geniş kapsamlı,
4 Kale toplantısı yaptı. Bu toplantılar sonrası kağıda dökülmüş, kitapçığı
yayınlanmış bir ‘Kale Eylem Planı’ oluşturuldu. Altyapısından,
aydınlatmasından, güvenlik kameralarına kadar bütün ayrıntılar konuşuldu o
toplantılarda. 4’üncü yılına girdi, bu planın çoğu gerçekleşmedi.
Eylem planı delik deşik
3
mü oldu 4 mü, kazıldı kapatıldı, kazıldı kapatıldı. Esnaf iş yapamıyor, yıldı
artık. “Böyle yapılacaksa yapmayın”
dedirttiler sonunda, dükkan kapatıyorlar.
Hala,
bazen 10 gün içinde iki kez, su boruları patlıyor. Elektrik kablolarının bir
kısmı yer altına alınamadı, aydınlatma hala çok yetersiz.
Kale
kapısının girişine 1 tane kamera kondu, sonradan anladık ki içinde kamerası
yok, kılıfıymış.
Akkale
tarafında tuvalet yoktu, turistik Kale leş gibi kokuyordu. Uzay üssünden bozma
turizm danışma bürosuyla beraber birkaç hafta oldu açılalı. Meydandaki
tuvaletin kapısındaki kilidiyse hala görüyorum zaman zaman.
Yol
yapıldı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi tarafından Bentderesi’ne doğru, hoplaya
zıplaya gidilen bu yol tarzını, bizim gibi herkes ilk kez görmüş.
Çok
ayrıntısı var, Eylem Planı’nda hepsi yer aldı. Turizm yapılacaksa ayrıntılar
önemli, turizm, ayrıntı işi çünkü.
Kızılay’dan daha güvenliydi
Yani
“İlgilenilsin” dedikçe daha kötüye
gitti her şey. Kale içinde aileler oturuyor, çolukları çocukları var. O kadar
izbe yer dururken tinerciler, niye Kale’ye gelmiş acaba? Manzarayı mı
beğenmişler? Kendilerini, birine tecavüz edip, elini kolunu sallayarak
dolaşacak kadar rahat hissettikleri için mi gelmişler yoksa? Kim ailesinin
dibinde böyle bir tehditle yaşamak ister? İlgilenilmeyince olmayan şey oldu işte.
Dedikoduların
aksine Kale’nin asayiş durumunu, Emniyet Müdürlüğü’nün suç oranları da doğruluyordu.
Örneğin önceki Emniyet Müdürümüz Zeki Çatalkaya’nın ağzından duyduğumuzda; 2010
yılında 34 olay kaydedilmişti. Cana ya da mala yönelik ciddi olaylar ya da
suçlar değildi bunlar. “Kale,
Kızılay’dan daha güvenli” demişti.
3 yaz geçti 4 olacak
Peki
nasıl ve niye bu hale geldi kentin rahmi Ankara Kalesi? 3 yazdır tozdan
topraktan turizm yapılamıyor, 4’üncüsüne girdik. Kimlerin ihmali, ilgisizliği
ve beceriksizliği bu hale getirdi Kale’yi? Her yanında katrilyonluk yatırımlar
yapılan Ankara’nın, günahı ne ki Kalesi bu hale getirildi?
Sorumluları,
çok gizli değil, onlarla bir konuşup, nedenini öğrenmek lazım.
Çocuklar Anıtkabir’e
23 Nisan yazısı
olacaktı, tatsız bir konu önüne geçti maalesef. Bu yıl Anıtkabir, akşam saat
8’e kadar ziyaret edilebilecek. Bir de çocukları hediyeler, sürprizler
bekliyor. Bütün çocukların ve benim gibi 23 Nisan heyecanını kaybetmeyenlerin, Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder