11.04.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
7
Nisan 2014. Saat sabahın 3’ü. Sopalı adamlara yakışan bir karanlık var. Karanlığın
içinden 30-40 kişilik sopalı adamlar çıkageliyor birden.
Devlet
Tiyatroları’nın GİMAT’taki İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'ni basıyor, güvenlik
görevlilerini etkisiz hale getiriyorlar. Saha müşahidi olarak da yanlarında
polis getirmişler.
Sopalı kararlılar
Geçen
sefer tedbirsiz gelmişler herhalde, bir ay önce yine aynı saatlerde gelip eksik
bıraktıkları işi tamamlamaya kararlılar.
Asayişi
sağladıktan sonra haydi yallah dozerleri salıyorlar araziye.
Ne
güçlü ne marifetli dozerlermiş; nizamiye duvarı, yemekhane, depo, mutfak,
kameriye, masa, sandalye demeden yürümüşler de tık dememişler maaşallah.
Tavuklar kuşlar kayıp
Kümesteki
tavuklar, tavus kuşu, güvercinler, sülünlere aman vermemişler. Hepsi kayıp.
Bir
ay önce 144 ağacı, sarmaşıkları, çalıları, çiçekleri telef etmişlerdi, bin 42 ağacın, 47 gülün, 470
sarmaşığın
kalanını hallettiler çok şükür.
Polise kepçe müdahalesi
Devlet
Tiyatroları, Ostim Şehit Kadir Özcan Polis Merkezi Amirliği’ne suç duyurusunda
bulunmuş ama olay yerine gelen polislerin üzerine kepçe sürülerek yıkıma devam
edilmiş.
Gün
doğduğunda mesai tamamlamıştır.. arazi dümdüz.
Özellikle
son 1 yıldır Ankara’da yaşadıklarımızdan, doğaya zarar verenlerin, karanlıkta
çalışmayı sevdikleri sonucunu çıkarıyoruz. Böyle bir mesai anlayışları var
nedense. Vicdanları elvermiyorsa kestikleri ağaçları gündüz gözüyle görmeye
dayanamıyorlar zaar.
17
Mayıs 2007’de, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yaptığı imar değişikliği, Devlet
Tiyatroları’nın 60 yıldır kullandığı ve bir cennet köşesine çevirdiği 45
dönümlük araziyi bu hale getiriyor, dümdüz ediyor. 12’inci İdare Mahkemesi’nin
yürütmeyi durdurma kararına, Yenimahalle Kaymakamlığı’nın 13 Mart tarihli “durun” anlamında ‘meni müdahale’ yazısına rağmen. Kimse tutamıyor dozerleri. Polisin
üzerine kepçe sürme pahasına...
Ankara’nın simgesi sopa
olsun!
Ankara’nın
göbeğinde, devletin, mahkemelerin, polisin gözleri önünde, sopalı adam korosuyla
böyle bir şey oluyor. Zaten bir sopalı adamlar efsanesidir gidiyor, yakında
Ankara’nın simgesi sopa olsa yeridir yani. Her şeye rağmen olmaya devam edince Reha
Muhtar gibi, “Nerede bu devlet?”
diye ünletiyor insanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder