08.12.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Türkiye,
bir sermaye olgunluğuna ulaştı. Ulaştı ancak kolaycılık anlayışından
uzaklaşamadı; içeride üretilebilecek pek çok ürünü dışarıdan almaya, hatta
içeride üretilebileni, kendi piyasamızı kırmak pahasına, dışarıdan getirmeye
devam ediyoruz. Dışarıya satacak adamın da binbir türlü engelle burnundan
getiriyor, “Sen misin ihracata kalkışan”,
işinden gücünden soğutuyoruz.
Üretene ‘enayi’ muamelesi
Üretmek,
araştırma, icat, emek, azim istiyor. Çalışmak lazım yani. Oradan al, buraya
sat. Hazırı varken ne gerek var değil mi kendini yormaya? Alışmışız nasılsa bir
kere. 20-30 yıl önce sermayesizlikten şikayet ediyorduk, bugün sermaye birikmiş
hala hazır alma alışkanlığımızdan vazgeçemiyoruz. Üretmeye çalışan da ‘enayi’
muamelesi görüyor maalesef.
3
Aralık’ta bir sergi salonu açıldı, oradan depreşti bu asabi duygular. 91 üye firma ve 23 paydaş
kuruluştan oluşan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, yerli tıbbi cihaz üreticilerinin ürünlerini ortak
sergileyebileceği bir sergi salonu açtı. Tam teşkilli ambulans ünitesinden,
kuvöze, implantdan yanık tedavi ünitelerine kadar, daha pek çok yerli üretim
tıbbi cihaz sergileniyor. Yakında yetmez o salon, şimdiden yer baksınlar bizce.
“Buzdağının görünen kısmı”
Asabiliğimizi, salonun açılışında yapılan konuşmalar
depreştirdi:
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı İlhan
Şahin, “İhaleye çıkmak yetmiyor. İhaleye çıkan kurumun
alma garantisi yok. Firmalar da bu yüzden üretemiyor. Teknik şartlarınızı tabii
ki koyun. Dünya standartlarından daha kaliteli olsun. Biz buna hazırız ama
almayacağınız ürünü üretemiyoruz” demiş..
OSTİM
Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, “Kendi
ürünlerimizi kullanmalıyız. Sağlık Bakanlığımız çok güzel bir uygulama yaptı.
Yerli sanayi katkı uygulamasını ilk defa sağlıkta gerçekleştirdi. Bakanlığımız’a
teşekkür ediyoruz” demiş..
Türkiye
Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir, “Birbirimize sattığımızdan değil de
yurtdışından 1 dolar daha fazla nasıl getiririz hesabı yapıyoruz. Burası da
onun eseri” demiş..
Offset’le
(yerli katkı) ilgili, henüz tıbbi cihazda net bir başlangıç yapılmadı. Aşıyla
ilgili bir başlangıç yapıldı” demiş..
Ankara
Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Tıbbi cihaz sektörü, ülkemiz ve coğrafyamız açısından stratejik. Sağlık
Bakanlığımız’dan ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’ndan (TİKA) rica
ediyorum; bir sürü ülkeye yardım ediyoruz, destek veriyoruz. Sağlık ocağı
açıyoruz, hastane açıyoruz. Açılmış olan hastanelerin eksiklerini tamamlıyoruz.
Çok güzel bir şey. Ama lütfen yerli mallarını verelim. Ülkemizde çok güzel
şeyler yapılıyor. Burada gördükleriniz, buzdağının görünen kısmı” demiş.
Teşekkürler yer değiştirmeli
Bu
konuşmalarda, bir eksikler bir de yerli üretileni aldığı için kamu kurumuna
teşekkür var. Evet, Sağlık Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı, yerli
üretimi teşvik konusunda öncü ve kararlı iki kamu kurumu oldu. Tıkanmış yerli
üretime, can suyu oldular. Ancak teşekkürü önce, iki lüks bina dikip, 10 yılda
kazanacağı parayı 2 yılda kazanmaya kalkmayanlar hak ediyor.
Kamu kurumları anlamamış
Stratejik
ürünleri üretmek üzere taşın altına elini koyduğu için devlet onlara teşekkür
edeceğine, ürettiğinin bir kısmını aldığı için onlar teşekkür ediyor devlete. Devletin
ve hükümetin yerli üretim politikası, özellikle kamu kurumları tarafından henüz
kavranamamış anlaşılan. Sanayici de bulduğu iki muhatabına, teşekkür etme
ihtiyacı duyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder