9 Aralık 2015 Çarşamba

“ALMAYACAĞINIZ ÜRÜNÜ ÜRETEMİYORUZ”



08.12.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Türkiye, bir sermaye olgunluğuna ulaştı. Ulaştı ancak kolaycılık anlayışından uzaklaşamadı; içeride üretilebilecek pek çok ürünü dışarıdan almaya, hatta içeride üretilebileni, kendi piyasamızı kırmak pahasına, dışarıdan getirmeye devam ediyoruz. Dışarıya satacak adamın da binbir türlü engelle burnundan getiriyor, “Sen misin ihracata kalkışan”, işinden gücünden soğutuyoruz.



Üretene ‘enayi’ muamelesi

Üretmek, araştırma, icat, emek, azim istiyor. Çalışmak lazım yani. Oradan al, buraya sat. Hazırı varken ne gerek var değil mi kendini yormaya? Alışmışız nasılsa bir kere. 20-30 yıl önce sermayesizlikten şikayet ediyorduk, bugün sermaye birikmiş hala hazır alma alışkanlığımızdan vazgeçemiyoruz. Üretmeye çalışan da ‘enayi’ muamelesi görüyor maalesef.



3 Aralık’ta bir sergi salonu açıldı, oradan depreşti bu asabi duygular. 91 üye firma ve 23 paydaş kuruluştan oluşan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, yerli tıbbi cihaz üreticilerinin ürünlerini ortak sergileyebileceği bir sergi salonu açtı. Tam teşkilli ambulans ünitesinden, kuvöze, implantdan yanık tedavi ünitelerine kadar, daha pek çok yerli üretim tıbbi cihaz sergileniyor. Yakında yetmez o salon, şimdiden yer baksınlar bizce.



“Buzdağının görünen kısmı

Asabiliğimizi, salonun açılışında yapılan konuşmalar depreştirdi:


OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Şahin, “İhaleye çıkmak yetmiyor. İhaleye çıkan kurumun alma garantisi yok. Firmalar da bu yüzden üretemiyor. Teknik şartlarınızı tabii ki koyun. Dünya standartlarından daha kaliteli olsun. Biz buna hazırız ama almayacağınız ürünü üretemiyoruz” demiş..

OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, “Kendi ürünlerimizi kullanmalıyız. Sağlık Bakanlığımız çok güzel bir uygulama yaptı. Yerli sanayi katkı uygulamasını ilk defa sağlıkta gerçekleştirdi. Bakanlığımız’a teşekkür ediyoruz” demiş..

Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir, “Birbirimize sattığımızdan değil de yurtdışından 1 dolar daha fazla nasıl getiririz hesabı yapıyoruz. Burası da onun eseri” demiş..

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özkan Ünal, “Offset’le (yerli katkı) ilgili, henüz tıbbi cihazda net bir başlangıç yapılmadı. Aşıyla ilgili bir başlangıç yapıldı” demiş..

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Tıbbi cihaz sektörü, ülkemiz ve coğrafyamız açısından stratejik. Sağlık Bakanlığımız’dan ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’ndan (TİKA) rica ediyorum; bir sürü ülkeye yardım ediyoruz, destek veriyoruz. Sağlık ocağı açıyoruz, hastane açıyoruz. Açılmış olan hastanelerin eksiklerini tamamlıyoruz. Çok güzel bir şey. Ama lütfen yerli mallarını verelim. Ülkemizde çok güzel şeyler yapılıyor. Burada gördükleriniz, buzdağının görünen kısmı” demiş.



Teşekkürler yer değiştirmeli

Bu konuşmalarda, bir eksikler bir de yerli üretileni aldığı için kamu kurumuna teşekkür var. Evet, Sağlık Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı, yerli üretimi teşvik konusunda öncü ve kararlı iki kamu kurumu oldu. Tıkanmış yerli üretime, can suyu oldular. Ancak teşekkürü önce, iki lüks bina dikip, 10 yılda kazanacağı parayı 2 yılda kazanmaya kalkmayanlar hak ediyor.



Kamu kurumları anlamamış

Stratejik ürünleri üretmek üzere taşın altına elini koyduğu için devlet onlara teşekkür edeceğine, ürettiğinin bir kısmını aldığı için onlar teşekkür ediyor devlete. Devletin ve hükümetin yerli üretim politikası, özellikle kamu kurumları tarafından henüz kavranamamış anlaşılan. Sanayici de bulduğu iki muhatabına, teşekkür etme ihtiyacı duyuyor.


Yani efendim, alınmayan ürünü üretemiyor, böylece sokakları yüzbinlerce üniversiteli üniversitesiz işsizle doluyken başka ülkelerin işsizine iş sağlıyoruz çok şükür.

Hiç yorum yok: