15.12.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Bilişim
ve nano teknolojilerdeki sersemletici gelişme, aşırı hızı nedeniyle bazen
midesini de kaldırabiliyor insanın. 2015 yılında, 2016’nın kapısındayız. Artık
insanoğlu, 2 bin 15 yıllık bilgi kadar bilgiyi, 17 ayda üretebiliyormuş. Süper
zeka olmayan normal akılların kavramasına fırsat vermeyen bir hıza erişti bilgi
üretimi. Dünya da uyumu zor, baş döndürücü bir değişim geçiriyor. Kaldı ki biz,
ülke olarak, bu gelişmelerin başrol oyuncularından değiliz. Olmak zorundayız
ama...
Hala ağırdan alıyoruz
Son
3 yıl içinde ülkenin başkenti Ankara’nın 25 ilçesini dolaştık, organize sanayi
bölgeleri ve teknokentlerini inceledik, en son 31 hafta süren ve 62 meslek odamızın
sorun ve taleplerini ele aldığımız ‘Söz
Esnafın’ yazı dizimizi gerçekleştirdik. Ülkenin başkentinin, yüksek
teknolojili sanayi yapılanması burada olduğu halde, dünyadaki gelişmelere ayak
uydurmada çok ağırdan aldığını, bu kentte olmayanların, tüm ülkeyi
etkileyebildiğini gördük.
Üstelik
en nitelikli insan gücüne sahip olduğu, dünyadaki yarışa katılmada çok istekli
yatırımcıları, tüccarları olduğu halde.
“İş yaparsan başın ağrır”
Dünyanın
dönüşüm hızını algılayamayan yönetici ve bürokrasisi, bacağımıza bağlanmış,
çekiştirmekten bir türlü koşamadığımız güllelerin ta kendisiydiler. Bu ağırdan
almaya, üniversiteleri de eklemek gerekiyor. Kamu kurumlarının ruhuna sinmiş ‘İş yaparsan başın ağrır, yapmazsan ağrımaz’
anlayışı, yarım yüzyıldan fazladır bir kentin, ülkenin başını ağrıtmayı tercih
etti. Dünya, bilişim ve nano teknolojisiyle bambaşka bir çağa giriyor, biz,
yolumuzu açacakları, yolumuzdan çekmekle uğraşıyoruz.
Sanayicilerle,
teknokentlerle ilçelerde belediyeler, meslek odaları, birlikler, derneklerle
görüştüğümüzde, hala kimi zaman 60 yıl, kimi zaman 150 yıl geride kaldığımız
konularla karşılaştık. Küçük bir kitle lokomotife binmiş, vagonları almayı
unutmuş, tren gidiyor zannediyor. Hükümetlere, ısrar eden başbakanlar,
bakanlara rağmen, ayak direyenleri, iş yapıp başını ağrıtmak istemeyenleri aşamıyoruz.
Oto sanatkarları: "Sigorta şirketlerinin uygulamaları nedeniyle ustalık yokolma tehlikesiyle karşı karşıya" |
2015 yılında neyle
uğraşıyorlar
‘Söz Esnafın’ dizimizde de esnaf ve
sanatkarın ağızlarından dökülenler, sanayiciden, koşmak isteyenlerden farklı
değildi. Bazısı ısrarla ihmal edilmiş, bazısı küçük rötuşlarla çözülebilecek,
bazısı yasal düzenleme yapıldığı halde yıllarca bekletilen sorunlarla baş başa
bırakılmışlar. Bazı meslek alanlarında neredeyse sahipsiz, başsız, varlık
savaşı veriyorlar. Bakın 2 bin 15 yıllık bilgiyi 17 ayda üretebilen dünyada,
esnaf ve sanatkarımız neyle uğraşıyor:
-
Bir kere başta, artık yama tutmayan ‘Esnaf
ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun derhal değiştirilmesi, hatta esnaf
tanımının yenilenmesi gerekiyor. Ticaretin çok gerisinde kalmış bir yasa. Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü, bu konuda çalışma
başlatmış.
“Büyüyemiyoruz”
-
Denetimsizlik kayıtdışını azdırmış, bazı mesleklerde 2 bin kayıtlı esnafa
karşın sıfır vergiyle 8 bin kayıtdışı çalışan var. Ama devlet, o 2 bin kişiyi
kaz bellemiş, onları yolmakla meşgul. Kayıtlı esnaf-sanatkar, “Onların yüzünden sermaye biriktiremiyor,
büyüyemiyoruz” diyor. Bu yana dönerseniz bu sefer de ülke çapında vergi
mükellefi olduğu halde odalarda kaydı olmayan 500 bin kişiyle
karşılaşıyorsunuz. Kamu kurumlarıysa yeterli denetim memuru olmamasını bahane
gösteriyor.
Çırak yok, yabancı usta yolda
-
Çırak yok. Sanayiden ticarete, bildiğiniz tüm mesleklere, hatta bazılarına hiç
çırak ve ara eleman yetişmiyor. 4+4+4 eğitim sistemi, bitirmiş çıraklığı.
Örneğin 10 yıl sonra ev tesisatınızı, bir yabancı ustaya döşetebilirsiniz, hiç
usta yetişmiyor çünkü. Sanayici de esnaf-sanatkar da birbirinden transfer
ediyor, birbirinin işine köstek oluyorlar. Lokomotifte gidenler, arkasından
gelmeyen vagonların farkında değil, yer gök işsiz gençle dolu.
- Sigorta şirketleri, sorun çözeceğine sorun kaynağı olmuş. Tutturabildiğine yüksek primler, bazı mesleklere sigorta yapmamak gibi sorunlar yanında özellikle kazalı araçlarda öne sürülen koşullar, oto tamirciliğini, ustalığı bitirme yolunda azimle ilerliyor.
-
Çok şaşırmıştık ilk duyduğumuzda; emekli esnaftan yapılan Sosyal Güvenlik
Destekleme Primi kesintisi, ustalığı bıraktıran, dükkan kapattıran bir sorunmuş.
O 100-150 liralar, baştan sona tüm esnafın temel dertlerinden biriydi. Başbakan
Ahmet Davutoğlu, Hükümetin 2016 Eylem Planı’nı açıklarken bu kesintinin
kalkacağı müjdesini verdi.
Yetkili etkisiz
-
Esnaf ve sanatkar odaları, dişi kırılmış kaplan gibi; yetkili ama etkisizler.
Odaya üye kaydı yapıyor, esnafı kayıt ve mesleki olarak kontrol altına
alıyorlar ama yasal olarak hiçbir yaptırım güçleri yok. Denetimsizlikle
birleşince kabak onların başına patlıyor, “Siz
ne işe yararsınız?” diye fırçayı yiyorlar. Böyle olunca yasa ya da bir
düzenleme yapılırken bürokrasi de kendilerine danışma, işbirliği yapma gereği
duymuyor, aksak eksik bir sürü yasa ve yönetmelikle cebelleşiyor esnaf-sanatkar
camiası.
Bu
6 başlık, tüm esnaf ve sanatkarın sadece Ankara değil tüm ülke çapında da ortak
sorunlarıymış. Bir de her mesleğin kendi alanına yönelik sorunları ve talepleri
var ki 31 haftaya zor sığdırdık buraya hiç sığmayacağını takdir edersiniz.
Polatlı esnaf-sanatkarı da 'Söz Esnafın' da dertlerini seslendirdi |
4 açılıyor 3 kapanıyor
Son
10 yıllık verilere göre Türkiye’de esnaf ve sanatkar işletmelerinde, 4 işletme
açılıyorsa 3’ü kapanıyor. Bu oran aynen başkent için de geçerli. Ankara’da 40’ı
geçtiler, her büyük alıveriş merkezinin açılması, bin 600’ün üzerinde küçük
esnaf ve sanatkar işletmesinin kapanmasına neden oluyor. 10 yıllık süreçte
Ankara’da, 60 bin işletme kapıya kilidi vurmuş. Aileleriyle beraber yaklaşık
200-250 bin kişinin etkilendiği hesaplanıyor. Boşa giden sermaye ve emek de
cabası.
Oysa
ekonominin omurgasını oluştururlar. Bir ülke ekonomisinin sağlık durumu,
sanayide küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ticarette, küçük esnafın çokluğu
ve memnuniyetiyle ölçülür. Onlar ne kadar güçlüyse ekonomi ve toplumsal yapı da
o kadar güçlü olur. Orta direktir, gemi onlar sayesinde yürür.
Ana fikir
31 hafta boyunca esnaf
ve sanatkardan dinlediklerimizi şu ana fikirde özetleyebiliriz: Dünyadaki
dönüşümle beraber pek çok alanda olduğu gibi esnaf ve sanatkara da artık
gömleği dar geliyor, yeni yasa, düzenlemeler ve uygulamalarla sistemin
yenilenmesi, tazelenmesi gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder