14 Aralık 2015 Pazartesi

HASTANE OTOPARKI DA MI SORUN?



11.12.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Başkentte, günlük yaşam akamıyor. Bir kentin temelden tasarlanması, planlanması gereken ihtiyaçları sorunlar yumağı halinde ayağa dolanıyor, hatta bu yumakla yaşamak, günlük yaşamın kendisi olmuş. Şikayeti karşılık bulmayan Ankaralılar yılmış, şikayet etmeye kalkışmıyor bile artık. Her yıl neredeyse bir Polatlı’nın eklendiği nüfusu artıyor, duymazdan gelinen sorunları, her geçen gün pıhtı gibi günlük yaşamın akışını engelliyor. İş hayatı da sosyal yaşamı da bu yüzden sıçramıyor kentin.



Kabaca temel sorunlar

Altyapısı kaldırmıyor; her yağışta caddeleri dere, çukurları gölet oluyor başkentin.

Elektriği almak dert, aldığını kullanmak dert; koca koca siteler elektrik bağlantısı bekliyor, arızası olan, kendi hallediyor. Ankara’nın en turistik yeri Kale sokakları dahil birçok sokak, elektrik idaresinin lütfunu bekliyor.

Allahtan birkaç yıldır yağış var, suyu olan başka şehirlerdeki akrabaların yanına taşınmak zorunda kalmıyoruz.

Toplu taşıma en baş dertlerden; yetersiz olduğu gibi birbiriyle bağlantılı, bütünleşmiş değil ve dahi pahalı, aynı zamanda mesaisi 17 saat, gece hiç yok.

Tepeden kaba bakışla böyle bir başkentte yaşıyoruz.



Tavizsiz acımasız

Bu kaba bakışa dahil edebiliriz; Türkiye’nin kişi başına en çok araç düşen kentiyiz ama bu başkentin, yoğun bölgelerini rahatlatacak otoparkları da yok. Kaldırım kenarları, bazı yerlerde ikinci üçüncü sıranın yapıldığı otoparklarımız, oralar da bir cana mal olana kadar otopark tacirlerinin keyfiliğine bırakılmıştık. Haftasonu Kale’ye gidin de tur otobüs şoförlerinin sinir harbini görün. Ne rehberler ne şoförler, Ankara içine, hele Kale’ye hiç girmek istemiyor.



Yılgınlığın meyvesi, kanıksamak oluyor herhalde. Defalarca kendi başımıza geldiği halde şikayet aklımızdan geçmemiş; bazı hastane otoparkları, tavizsiz birer ticari işletme adeta. Hatta adeta acımasız. Can derdine düşmüş insanın zaafını fırsat bilmekten, kalan canından da bezdirmekten hiç çekinmiyorlar. Oraya insan evladı değil de karkas et yığını geliyor sanki. Bir de başka şehirden gelmişse vay haline; günlerce aracın içinde yatıp kalkan, hastasını beklemek zorunda olanlar, otel ücreti ödüyor otoparka.



Bakış açısı bu mudur?

Geçen ay sonuna doğru 6 aydır kapalı tutulan Hacettepe Hastanesi otoparkı, Belediye’nin şirketi Beltaş’a devredilip yeniden açıldı. Zaten yetersizken bir de 6 ay kapalı kaldı. Birkaç gün önceki haber; Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin otoparkı, Bilkent Şehir Hastanesi’nin inşaat alanına dahil edilmiş, vatandaş uzağa bırakıp, hastaneye yürüyor.



Kent sakini ve kente bakış açısının, iki somut örneği daha. Bir kere hastane otoparkı ücretli olur mu, oluyorsa eğer vatandaşa bakış bu mudur? 5 milyonluk kentin içindeki hastanelerde, can değil mal mı önceliklidir? Demek hastane otoparkları da bu kentin bir sorunu. İnsana verilen değerin de en çıplak göstergelerindenmiş.


İşte böyle, lafı edilmeyecek şeylerle uğraşmaktan başını kaldıramıyor başkent. Pıhtılar tıkamış, günlük yaşam o yüzden akamıyor.

Hiç yorum yok: