07.10.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Sakarya
Meydan Savaşı’nın dönüm noktası, Osmanlı’nın 250 yıllık gerileyişinin
durdurulduğu tepe. Zirvesine muzaffer komutanlarının heykelleriyle 79 yıl sonra
2000 yılında bir anıt dikilmişti. Sakarya Savaşı’nın Adapazarı’nda yapıldığını
sanan bir nesil yetişirken sevinmiştik, çok ihmal edilmiş tarihimize yeniden
sahip çıkmaya başlanıyor diye. Polatlı Şehitlik Anıtı biliniyor, ilçeye 5-6
kilometre ötedeki diğer tarihi tepeler bilinmiyordu.
Polatlı
Haymana arası yaklaşık 100 kilometrelik bir cephede verilmişti savaş. Aslında
Haymana’daki çetin direniş olmasa Polatlı ovasına inmeyecekti Yunan Ordusu.
İnmek zorunda bırakıldı. Yeni bir devletin kuruluş adımlarıydı bundan
sonrakiler.
Polatlı-Duatepe |
Milli park oluşuna
sevinmiştik
İşte
bu cephe, 94 yıl sonra, 8 Şubat 2015’de milli park ilan edildi. Duatepe
Anıtı’ndan Ankara-Eskişehir yolunun öbür yanına bakınca yolun hemen kenarında
Kartaltepe görünür; 87 yıl sonra 2008’de, ‘Dur
Yolcu Mehmetçik Anıtı’ dikilmişti oraya da. Milli park kararına kadar o
anıtın çevresi bir türlü bitirilemedi. Dert oluyor insanın içine tabii; kendi
tarihinin ve şehitlerinin kıymetini bilmeyen bir toplum, nasıl millet olsun.
Kaldı ki orada atılan temelin üzerinde yükselen bir devletin nimetlerinden
yararlanırken.
‘Sakarya Meydan Savaşı Milli Parkı’na
çok sevindik, ödeneklerin hızla çıkarılmasına çok sevindik, kayıp şehit
mezarları ve mevzilerin teknolojik yöntemlerle bir an önce tespitine,
çalışmaların tahminlerimizden hızlı başlamasına, yol alınmasına, belediyelerin
de gayretiyle bölgede ziyaretçi sayısının artışına hep çok sevindik. Sevindik
de...
Tribünden anıt görünmüyor
Ankara’nın
altını üstüne getirerek dolaşan, gördüklerini, bildiklerini herkesle paylaşan
Ahmet Soyak’la karşılaştık. “Çalışmalar
başlamadan önce, Sakarya Savaşı’nın yapıldığı bölgeyi fotoğraflıyoruz”
dedi. Duatepe’nin fotoğraflarını görmeyeydik, beynimizden vurulmuşa döndük. Aslında
anıt dikilirken bile biraz fazla düzenlenmiş, yaklaşık 15 metre tıraşlanmış
tepeye, beton yapılar, tabiri caizse anıtı gölgede bırakan tribünler inşa
ediliyordu. Ağızdan söz çıkamıyor, çıksa da tarif edecek söz bulmak zor, bakakaldık.
Tribünler, anıtın görkemini neredeyse yok etmiş |
Zaten
o bölge çok dar, kalabalık törenler için uygun değildi, bir de tribün, beton
beton bir şeyler derken hiçbir özgünlüğü bırakılmıyor. Tören az aşağıda
yapılsa, anıt sonra ziyaret edilse, protokol hazretleri de biraz oturmayıverse
ayakta dursa, bu tarihi dokuya daha yakışmaz mıydı?
Anıt
tribünlerden görünmez olmuş, beton bir şey yapmak için tepe kazılmış. Aşağıda
yer çok, ola ki bir daha savaşırsak alınamasın diye tepeyi mi düzlemeye
çalışıyorlar acaba?
Özgünlüğü bozulacaksa..
Seviniyorduk
da gerisi böyle gelirse sevincimiz kursağımıza dizilir. O topraklar, en az
yapılaşmayla özgün halini korurken daha iyi anlaşılabilir, hipodrom tören alanı
ya da rahat etme yeri değil ki oralar. Bir de plastik sandalyeli reklam
şemsiyeli büfe koyarsak tam olacak. Dedelerinin patlamış botlarıyla tırmandığı
yerleri, ayağına çamur değmeden, otura otura gezecek nazik torunları.
Milli
Park alanı içindeki diğer çalışmalar, aman sakın ha böyle değildir inşallah.
Kaldı ki Duatepe’de bu projeyi kim yapmışsa bir daha elini değmesin başka yere.
Dedelerimizin ninelerimizin yaşadığı zorluğu anlamaya, vefa borcumuzu
paylaşmaya gidiyoruz oralara biz, turistik geziye değil.
Çok üzücü bir manzara... Duatepe’nin betontepeyle çeliktepeye dönüşmesi, çok üzücü!
Fotoğraflar: Ahmet Soyak
Çok üzücü bir manzara... Duatepe’nin betontepeyle çeliktepeye dönüşmesi, çok üzücü!
Fotoğraflar: Ahmet Soyak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder