14 Ocak 2017 Cumartesi

‘ULUS BENİM EVİM’



13.01.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi


Turizminde yaprak kımıldamayan şehir Ankara. Binlerce yıllık geçmişi, eserleri olup da onu değerlendiremeyen şehir. Yeni devletinin kurulduğu merkezi Ulus’a sahip çıkamayıp, onu alelade bir semt salaşlığına terk ettiği şehir. Değerlerini kaybedişini sessiz sedasız seyreden turizmcilerin başkenti. Seçimler, parti kurultayları, devlette işi olanla yetinen 2 bin yıllık Kalesi’nin yüzüne bakmayan bir turizm anlayışının merkezi. Otel yapmak dışında ne bir girişim ne bir eğitim planı ne itiraz ne de öneri...

Öncesinde de pek çok kez işlemiştik ama birini, 9 Ekim 2012’de yazdığımız ‘Turizmcileri Turizme İkna Etmek’ başlıklı bir yazımızı odasına astığını, gelene de gösterdiğini söylemişti o zamanki Valimiz Alaaddin Yüksel. Antalya’dan ciddi bir turizm tecrübesiyle gelen Yüksel, 4 yıllık görev süresini “Turizm!..” diye diye bitirdi, turizmcilerden tık gelmedi. O yüzden değere binmişti galiba o yazı, gerçek adresi işaret ediyordu. Yoksa Ankara turizmi, daha pek çok yazımızın konusuydu sonrasında da.

Niyet ettik projeye!
2017’ye geldik hala ses yok, asayiş berkemal. Aman pardon; geçen ay Aralık 2016’da, Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) Ulus Bölgesi Komite Başkanı Semih Zazaoğlu, Ulus’un mevcut imajından duydukları rahatsızlığı dile getirip, bu imajın düzeltilmesi için hazırladıkları ‘Ulus Benim Evim Projesi’nin önemini vurguluyordu.

Heyecanlandık, içinde ne vardı acaba projenin? Niyet beyanıymış... Bizim bile yanında somut kalan önerilerimizden daha yuvarlak sözler bütünüydü henüz. Haberin başlığıyla başlayan ve bitişiyle biten geçici bir heyecan dalgası oldu, geçti.

Altyapısız nasıl olacak?
Gerçekten anlaması zor; niye bir araya gelme, çalıştaylar yapma, okullar ve eğitim programları talep etme, bizim mutlaka ama mutlaka olması gerektiğine inandığımız bir çatı örgütü kurma girişimi çabaları yok bu turizmcilerin anlayamıyoruz. Akyurt’a yapılacak fuar ve kongre merkezine dikmişler gözlerini, melül melül gözlerle onu bekliyorlar. Tarih ve kültür turizmi anlayışları, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’yle sınırlı.

Hadi diyelim üşeniyorsunuz, sık sık yurt içinde ve yurt dışında gezen insanlarsınız, hiç mi ilham alacak bir şey görmüyorsunuz gittiğiniz yerde? Kıpırdanma, bir şey yapma gereği duymuyorsunuz ama varolan pastanın her geçen gün küçülen dilimlerini biz bile görürken ne kadar dayanabileceğinizi sanıyorsunuz? Varsalım ki sağlık, fuar ve kongre turizmi geldi, geleceği planlamadan, turizm altyapısı olmayan kentte kiminle nasıl, hangi koşullarda ağırlayacaksınız misafirlerinizi?

Mumla arıyoruz
Ulus, önce tarihin sonra yeni devletin evidir. Hepimizin evidir yani. Bu hallere düşerken devleti, sakini, esnafı sessiz kaldı da altın yumurtlayan tavuğu kesilirken turizmcisi nasıl sessiz kaldı, mümkün değil anlayamıyoruz. Projenin adı güzel, laflar güzel velakin 2017 olmuş, şuncağız dar bir alanda hala niyet etmekle meşgulüz. Plan, çaba, hareket yok. 2017 olmuş, bir tarih ve kültür kentinde, mumla turizm arıyoruz.

Hiç yorum yok: