25 Haziran 2017 Pazar

BAYRAM OLUR BİRLİK OLUR



24.06.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Karabasan yılıydı. Patlamalar, suikastler, hendekler, gelmesine dayanamadığımız yaralı ve şehit haberleri, üzerine keskinleşen, ayrıştıran bol siyaset sosu... 2016, uyanamadığımız kabus, üzerimizden kalkmayan karabasan, hafızamızdan hemen silmek istediğimiz bir yıl olmuştu. Ramazan geçmiş, bayramı gelmişti.

Bunlar olmamış gibi tatil hazırlıları yapılması, 5 Haziran’da “..Değer verdiğimiz, bayramlarımızı paylaştığımız kadar güçlü olabiliriz.. İster dini ister milli.. Bayram, beraber olabilmek için tatil olur, tatile gitmek için değil..” demek zorunda bırakmıştı bizi. Bitmemiş meğer, 10 gün sonra 15 Temmuz Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi patladı.

Silahtan çok güvendikleri
Daimi umursamazlık ve gevşekliğimize güvendikleri anlaşılıyordu yandaşlarının darbe öncesi yorumlarından. Silahlı güçten çok bu zafiyete dayanıyordu cesaretleri. O gece paça boylarını aldı, boylarının ölçüsünü gösterdi memleket. Kısa kaldılar!..

Sadece o bayram değil ki dini, milli, her yıl bayramın özünü anımsatma ihtiyacı duyuyorduk uzun zamandır. Özünden kopmuş, bir sözcüğe indirgenmişti ‘bayram’ kavramı. Bayramın bir araya getiremediği bir milleti, başka nasıl birleştirir, neyin etrafından toplayabilirsiniz ki? Savaşın mı?

Bireysellik virüsü
Ayrıntısıyla çocukluğumuzun bayramlarını anlatmıştık, büyüklerimizin o coşkunun önünü açışını, yaşatışını hatırlatmıştık, yasak savmadığı tören ve etkinliklerle devletin o ruhhaline sahip çıkışını vurgulamıştık. İçten hissettiğimiz bayramlardı. Tabii ki o zaman bayram olsun, kalabalığın coşkusuna katılsın isterdi insan, güç alsın o enerjiden.

1990’larla beraber toplumsal dokuya yoğun olarak zerkedilen ‘bireysellik’ virüsü, 2000’lerde felç etti toplumu. ‘Bencillik’, bireysellik diye yutturulup, toplum içinde yalnızlaştırılmanın yolu açıldı. Yalnız, dayanışmasız insanın güvensizliğiydi umursamazlığın, gevşekliğin nedeni. Toplumlar en hızlı, küçük parçalarına ayrılarak çözülür. Tarih boyunca böyle olmuştur, siyaset tarihi de bu fitnenin binlerce örneğiyle doludur.

Önce devlet toparlansın
Bir millet tarihten, çok yakın 70 yıllık keskin ayrışmalarından ders almaz mı? Alır, almıştır da ancak mesele, devletin milletinden önce çözülme huyları göstermesidir. Geleneğine, göreneğine, kültürüne, bayramına, seyranına sahip çıkmazsa devlet, imam-cemaat atasözüne döner yaşam; birarada değil, herkesin tuttuğu yerinden yaşadığı bir yaşama.

Milli bayramında coşkuyu yaşatamaz, dini bayramı toplumun bir kesimine ithaf ederseniz, bazılarını kutlar bazılarında isteksiz olursanız herkesin olmaz o bayramlar. Herkesin olmayan bayramın, birliğe katkısı olmaz.

Cümleten kendimize gelsek
15 Temmuz darbe girişimi sonrası belki de 80-90 yıl sonra ilk kez bu kadar yanaşmıştık birbirimize. Çok sürmedi, bulduk ayrışmanın yeni yollarını, derinlik ölçüsü de giderek artıyor kopuşun. Cümleten bir kendimize gelsek, kendine gelse siyaset.

Bayramlar, bu kopuşların yapıştırıldığı günler oysa ki bayram gibi kutlanırsa. Kırılanın onarıldığı, sağlamın parlatıldığı günler. Töreni, tavırları, eylemleri, ince düşünülmüştür. Devletiyle milletiyle birliğin tutkalı o bayramlarını, geri getirmeli bu ülke. Birliğin olmadığı bayram gelmiş.. e gelmiş de neyime!..

Solmayan bayram coşkusu dilekleriyle büyüklerin Ramazan, küçüklerin Şeker Bayramı’nı, içtenlikle kutluyoruz.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne de Güzel yazmışsınız Sayın Ali İnandım.. Bize Bayramların BİRLİK ve BERABERLİK olduğunu öğretmişlerdi. Bu BİRLİK VE BERABERLİĞİ Sağlayacak ta Başta Aile Büyükleri olmak üzere ETKİLİLER VE YETKİLİLER OLMALI.. Yeniden Bu ruhu kazanıp yaşamamız dileklerimle İYİ VAYRAMLAR DİLİYORUM ⚘