06.06.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Ankara’da
150 bin yıl önce yaşandığına ait kanıtlar Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde. 2
bin 700 yıldır düzenli şehirleşmeye geçişi. Yıkılmış, yapılmış, yeniden
yıkılmış, yeniden yapılmış, felaketler yaşamış, ağlamış, inlemiş, güzellikler
yaşamış, gülmüş.
Zaman
şeridi, tarihi, doğal sarsıntılar ve hoşluk izleriyle dopdolu. Hareketin
merkezi olmuş şehirleşeliberi. Hiçbir şey ve dahi hiç kimse, bozkırın daimi
kraliçeliğini elinden alamamış. Kimi zaman çok süslü kimi zaman sadeliğiyle
bilge kraliçeyi, ilginin odağından indirememiş kimse. Çünkü tahtını,
Anadolu’nun kilidi üzerine kurmuş; tam doğunun batıya, batının doğuya açıldığı
yere.
Öyle olmadı maalesef
Frigler
süslemiş taçlandırmış, kıymetli eserlerle Romalılar bezemiş tahtını, Türkler
mütevazılığı öğretmiş herhal nazar değmesin diye. Yaklaşık 90 yıl önce Cumhuriyet
çağdaş dünyanın ilk planlı şehirleşme kıyafetini getirmiş, onu da yakıştırmış
kendine.
Cumhuriyet'in Kızılay'ı |
Her
ne kadar iç güzelliğine vurgun olsak da pasaklı olmayı da yakıştırmamak lazım
bir kraliçeye. Bilgeliğini, sadeliğin güzelliğiyle tamamlayabilirdik, abartılı
süs püs peşinde de değiliz. Gelin görün ki öyle olamadı, oldurmadılar.
Bugünkü hali |
Delimsek abla
Yani
‘kokoşluk’ diyeceğiz ama onu da aştı; bulduğunu üstüne giyen, eline geçeni takıp
takıştıran mahallenin delimsek ablasına çevirdik kraliçemizi. Kişiliğini ifade
etmeyen, ona yakışmayan bir şehir giymeye zorluyoruz 70 yıldır, değerli
süslerini, antikalarını hoyratça hırpalıyoruz son 30 yıldır.
Hüzünden
düşmüş kaşlar altında pınarları kurumuş gözleriyle imdat dileyerek bakıyor, hiç
olmadığı kadar çaresiz katlanıyor düşürüldüğü duruma: “Ne yaptım her gün kötünün daha kötüsüyle işkenceye dönüşen bu tavrı hak
edecek?”
Atatürk Orman Çiftliği'ni betonlaştıran ANKAPARK |
Şikayet
etmişti..
Ağlamış,
inlemişti..
Yalvarmıştı..
Yine
ağlamış, yine inlemiş, yine ağlamıştı..
Akacak
göz yaşı bitti, akmıyor artık..
Medeni vahşi tecavüzü
İçinin
güzelliği direnirken kişiliğine yakışmayan kıyafetiyle utanıyordu
kraliçeliğinden. Rantın demir pençesi yırta yırta tırnaklarıyla ruhu da dahil
her şeyini söküyor, üzerine giydiği şehri parçalıyordu hem içinden hem
dışından. Pasaklı, delimsek kraliçeye düşürmek için yarışıyordu el ele verenler,
göz pınarında birikecek bir şey kalmamış, teknoloji çağında vahşi saldırıları aralıksız
sürüyordu.
Başkentin normali oldu |
Ağlamıyor, inlemiyor, yalvarmıyordu artık. Bozkırın kraliçesi Ankara’nın, medeni vahşilerin tecavüzüyle gözleri de dünyası da kararıyor, hissizleşiyordu sokakları.
1 yorum:
Teşekkürler Sayın Ali İnandım....
🌹
NEDEN SEL BASTI ...?
Günlerdir YAĞMUR , DOLU ,SEL ile konuşuyor , boğuşuyor , yorumlar yapıyoruz .
Çarpık kentleşmeyi , rant uğruna yapılan köprüler , kanallar , geçitler , YÜKSEK ( ! ) binalar , yenilenmiyen , yenilense bile KISA SÜREDE eskiyen / yetersiz kalan ALT YAPILAR.Kısaca Betonlaşma.
SONUNDA GÜN GELİP HESAP SORUYOR İŞTE BÖYLE DOĞA.😳
Yorum Gönder