12 Ekim 2017 Perşembe

FETÖ TAKOZU YERLİ YERİNDE



10.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Buyrun bakalım; hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ediyorlarmış. Kendi ülkene karşı bu nasıl bir gözü karalık, nasıl bir adanmışlık, nasıl bir pişkinliktir, pes! Resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, firmalar, yani bulundukları her yerde aynen çalışmaya devam ettiklerini okuyor, dinliyoruz. Siyasette yerini koruyanların yanında bakanlıklar seviyesinde bırakın altı, üst düzey bürokratların yerini koruduğunu öğreniyoruz. Sinsi direnişleriyle sürüklemeye devam ediyoruz bu prangayı.

ODTÜ Ormanı’nda yıkılan ağaçları gibi birbiri ardına çiğnenen yasalardan bahsedecektik, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir’in Anadolu Ajansı’na verdiği demeç düştü gündeme. “Maalesef FETÖ'cüler, hala aktif bir şekilde çalışıyor" diyordu Özdebir.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir

Beklentiler diri
5 Ekim’de yapmayı planladıkları oda seçimleri, tüm odalarda olduğu gibi Nisan’a ertelenmişti. Ancak su uyuyor, FETÖcüler mesaiden zerre geri kalmıyordu. “Alan hakimiyeti sağlamak için bütün odalarda bu anlamda bir baskı var. Eski sivri kişiler çıkmasalar bile ya kripto kişileri ya da birlikte olmakta menfaat gördüklerini öne sürüyorlar. Bu konuda ilgili yerlere bir liste sunduk. Daha sonra o listeyi herkes duydu. O listede ismi olanlar beni tehdit ettiler" diyordu Özdebir.

Oda seçimlerinde kendileri değilse de yakın hissettikleri birilerini öne sürebiliyorlarmış. FETÖcü değilse öne sürülmeyi göze alanların cesaretine ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. İşbirliği yapmakta beis görülmediğine göre mekanizma işliyor ve gelecek beklentisi diri olarak hala korunuyor demekki. Devletin işleyişinde tereddütler mi var ki 15 aydır bu beklentiler diriliğini koruyup, destek bile bulabiliyor?

“Devleti durdurun”
Öncesi var ama 6 yıldır bizim köşemizin baş konularındandır dönüşüm talebi ile yerli üretim. Bu süreçte uygunken tanımlayamadığımız durmalar, engeller, gecikmeler oluyor, karşılık bulamıyorduk yanıt olarak.

15 Temmuz Darbe Girişimi’yle gözümüze ve aklımıza indirilen o perdenin kalktığını düşünmeye başladık. Girişimden yaklaşık bir ay sonra ‘FETÖ Gelişmenin Takozu Muydu?’ başlıklı köşemizde, sanayi, ticaret ve eğitimin frenine basan ayağı işaret ediyorduk. Yaklaşık 5 ay sonra 13 Aralık 2016’da başlığımız, ‘Gelişmenin FETÖsü’ydü.

Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada 124 mülki idare amirinin ismine ulaşılıyor, ‘Emrullah’ ve ‘Özgür’ rumuzlu itirafçılar, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinden hemen sonra görevdeki tüm FETÖcü mülki idare amirleriyle üst düzey bürokratlara verilen talimatları anlatıyordu:
- ..Vatandaşın resmi kurumlardaki işlemleri mümkün olduğunca aksatılacak..
- ..Hastane, köprü, okul vb. büyük yatırımların ve kamu
hizmetlerinin durdurulması için her türlü bürokratik engelleri çıkartın..” deniyor “Bize, bu süreçte, ‘Devletin gelişmesini ve çalışmasını istemiyoruz. Bu süreçte bekleyin’ dendi” ifadesini kullanıyorlardı.

Bu prangayla mı yarışacağız?
Türkiye sanayisinin yüksek teknolojiyle en yüksek katma değer üreten, savunma, havacılık, raylı ulaşım sistemlerinde öne çıkan, tıbbi araçlar, haberleşme, nükleer enerji, yenilenebilir enerji, kauçuk, iş ve inşaat makineleri alanlarında kümelenmelerini tamamlayan, yani gelişmenin işaret fişeğini ateşleyecek şehrinin sanayi odasında, hala bu tür tehlikeler mi barınabiliyordu acaba? Hem de tehdit edebilecek güçte...

45 yıldır her yana sinmişler, temizlenmesi kolay değil ama cesaretlerini koruyacak hatta hamle yapacak gücü kendilerinde bulmaları, birilerinin çekinmeden onlarla işbirliğine girmeyi göze alması, devletten korkmadıkları, beklentileri aynen koruduklarını gösteriyor. Prangayı çözememişiz demek. Çok hızlı koşmak zorundayken bu prangayla mı gelişmiş ülkeler kulvarında yarışacağız?

Hiç yorum yok: