10.10.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Buyrun
bakalım; hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ediyorlarmış. Kendi ülkene
karşı bu nasıl bir gözü karalık, nasıl bir adanmışlık, nasıl bir pişkinliktir,
pes! Resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, firmalar, yani bulundukları her
yerde aynen çalışmaya devam ettiklerini okuyor, dinliyoruz. Siyasette yerini
koruyanların yanında bakanlıklar seviyesinde bırakın altı, üst düzey
bürokratların yerini koruduğunu öğreniyoruz. Sinsi direnişleriyle sürüklemeye
devam ediyoruz bu prangayı.
ODTÜ
Ormanı’nda yıkılan ağaçları gibi birbiri ardına çiğnenen yasalardan
bahsedecektik, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir’in Anadolu
Ajansı’na verdiği demeç düştü gündeme. “Maalesef
FETÖ'cüler, hala aktif bir şekilde çalışıyor" diyordu Özdebir.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir |
Beklentiler diri
5
Ekim’de yapmayı planladıkları oda seçimleri, tüm odalarda olduğu gibi Nisan’a
ertelenmişti. Ancak su uyuyor, FETÖcüler mesaiden zerre geri kalmıyordu. “Alan hakimiyeti sağlamak için bütün
odalarda bu anlamda bir baskı var. Eski sivri kişiler çıkmasalar bile ya kripto
kişileri ya da birlikte olmakta menfaat gördüklerini öne sürüyorlar. Bu konuda
ilgili yerlere bir liste sunduk. Daha sonra o listeyi herkes duydu. O listede
ismi olanlar beni tehdit ettiler" diyordu Özdebir.
Oda
seçimlerinde kendileri değilse de yakın hissettikleri birilerini öne
sürebiliyorlarmış. FETÖcü değilse öne sürülmeyi göze alanların cesaretine ayrıca
dikkat çekmek gerekiyor. İşbirliği yapmakta beis görülmediğine göre mekanizma
işliyor ve gelecek beklentisi diri olarak hala korunuyor demekki. Devletin
işleyişinde tereddütler mi var ki 15 aydır bu beklentiler diriliğini koruyup,
destek bile bulabiliyor?
“Devleti durdurun”
Öncesi
var ama 6 yıldır bizim köşemizin baş konularındandır dönüşüm talebi ile yerli
üretim. Bu süreçte uygunken tanımlayamadığımız durmalar, engeller, gecikmeler
oluyor, karşılık bulamıyorduk yanıt olarak.
15
Temmuz Darbe Girişimi’yle gözümüze ve aklımıza indirilen o perdenin kalktığını
düşünmeye başladık. Girişimden yaklaşık bir ay sonra ‘FETÖ Gelişmenin Takozu Muydu?’ başlıklı köşemizde, sanayi, ticaret
ve eğitimin frenine basan ayağı işaret ediyorduk. Yaklaşık 5 ay sonra 13 Aralık
2016’da başlığımız, ‘Gelişmenin FETÖsü’ydü.
Tokat
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada 124 mülki idare amirinin
ismine ulaşılıyor, ‘Emrullah’ ve ‘Özgür’ rumuzlu itirafçılar, 17-25 Aralık ve
15 Temmuz darbe girişimlerinden hemen sonra görevdeki tüm FETÖcü mülki idare
amirleriyle üst düzey bürokratlara verilen talimatları anlatıyordu:
-
..Vatandaşın resmi kurumlardaki işlemleri
mümkün olduğunca aksatılacak..
-
..Hastane, köprü, okul vb. büyük
yatırımların ve kamu
hizmetlerinin durdurulması
için her türlü bürokratik engelleri çıkartın..” deniyor “Bize, bu süreçte, ‘Devletin gelişmesini ve
çalışmasını istemiyoruz. Bu süreçte bekleyin’ dendi” ifadesini kullanıyorlardı.
Bu prangayla mı yarışacağız?
Türkiye
sanayisinin yüksek teknolojiyle en yüksek katma değer üreten, savunma,
havacılık, raylı ulaşım sistemlerinde öne çıkan, tıbbi araçlar, haberleşme,
nükleer enerji, yenilenebilir enerji, kauçuk, iş ve inşaat makineleri
alanlarında kümelenmelerini tamamlayan, yani gelişmenin işaret fişeğini
ateşleyecek şehrinin sanayi odasında, hala bu tür tehlikeler mi barınabiliyordu
acaba? Hem de tehdit edebilecek güçte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder