23 Aralık 2017 Cumartesi

GÜLE GÜLE GELİN SOKAK 8 NUMARA



23.12.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

İki yıl dayanmadı görüşmemizden sonra. Daha doğrusu yıkmayı bekleyenler dayanamadı. Koca bir sayfa ayırmıştık belki dikkate alınır diye, ne belediyeden ne de bakanlıktan kimse tınmadı bile. Ara ara ziyaretine gidiyorduk, her gidişimizde durumu daha kötüleşiyordu. Sonrasında tekrar belediyeyi uyardık, bir şey değişmedi. Ustasının belki de ömrünü yiyen el işi göz nuru ahşap süslemeleri kuruyup kıvrılmaya devam ediyor, sanat eseri kalem işi süslemeleri, daha da solgunlaşıyor, dökülüyordu. Oysa direniyordu, kurtulabilirdi.
Tavan göbeği, kalem işleri dururken..
Yıkılıyor!..
O civardaysak eğer, yanımızda kim varsa göstermeye götürüyorduk. “Yarına kalmayabilir” demeye dilimiz varmayınca sanki göstererek yaşatmak istiyorduk. Bir kez de o civardayken Ankara’yı adım adım, gece gündüz fotoğraflayan Ahmet Soyak’a göstermek nasip olmuştu. O da fotoğraflayarak çoğaltsın, yaşatsın istedik. Ancak geçen hafta sonu, ona da kötü haber vermek nasip oldu; bir süredir uğrayamadığımız Gelin Sokak 8 Numara, yıkılıyordu!
Önce komşuları yıkıldı.. Sağ arkada bizimki..

Etrafındaki komşuları yıkılmıştı son görüşümüzde. Dönemini yansıtan son iki evden biriydi. Diğeri Hediye Sokak 5 Numara. En az 250 yaşında, döneminin mimari özelliklerini o kadar hırpalanmasına karşın hala koruyan, hayat kısmındaki müthiş süslemeleriyle canlı bir mimari laboratuarından oluyordu başkent. Özgün Ankara evlerinden özellikli birini kaybediyordu sadece Hamamarkası değil, bütün Ankara. Bu iki ev, çok değişmiş komşularına göre özgün haline en yakın olanlardı.
Yan bahçesinden..

Daha da yeni tanışmıştık
Kentsel dönüşüm ya da restorasyon adı altında Ankara evlerinin yıkıldığını ya da yıkılarak özgünlüğüyle ilgisi kalmayan biçimde yeniden yapıldığını görünce bir araştırma yapmaya karar vermiş, ‘Ankara Evleri Anlatıyor’ başlıklı 13 bölümlük yazı dizisi hazırlamıştık. Henüz ayakta duran en eski evlerden başlayarak, günümüze kadar mimaride ve ev kavramındaki değişimi ele almış, bunun günlük yaşamımıza etkisini incelemiştik.

İşte bu çalışma çerçevesinde Şubat 2016’da, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Kültürel Mimari Koruma Programı’ndan Profesör Doktor Neriman Şahin Güçhan hocamız, önce bu iki evle tanıştırmıştı bizi. Bu iki ev üzerinde, yaklaşık 250-300 yılı kapsayan, en eski halinden bu yana 3 mimari dönemi ve değişimi izlemek mümkündü. Gelin Sokak 8 Numara, aklımızı başımızdan almıştı.

Sanat eseri tavan
Öncelikle evin hayat kısmındaki tavanın deli işi ahşap işleme göbeği, onu çevreleyen süslü çerçeveleri, usta çıldırtan ince çıta bezemelerini görünce donduk kaldık. Genelde evin içinde, başodada olur bu tür süslemeler, hayat kısmına yapılmıştı.
Sanat eseri tavan göbeği

Göbeğin çevresi, taşıyıcı ahşap direk ve başlıkları, santim santim ‘kalem işi’ rumi, hatai desenlerle kaplıydı. Çok güzeldi çok, insana değer veren unuttuğumuz bir özen fışkırıyordu terk edilmiş bu hayattan. Komşuların, çaya, sohbete, misafirliğe gelmeye can atacağı cinstendi. Donduk kaldık, ayrılamıyorduk bir türlü. Ve bunca el, akıl, göz nurundan dökülen müzelik sanat eseri süslemeler, iç yakıcı bir umursamazlıkla çürümeye terk edilmişti. Akla zarar bir umursamazlık!..
Göz nuru kalem işleri
Geri gelmeyecek bir değer
Evin iç kısmı, son 20 yılda bir hayli değiştirilerek bozulmuş, karı-koca son iki yaşlı kiracısı da terki diyar edince iyice başıboş kalmıştı. Aşağıda kiler, ‘karhane’ denen sof işleme tezgahının olduğu depoya çevrilmiş atölye kısmında, en son gittiğimizde Suriyeli bir aile oturuyordu. Ne eve ne bahçesine bakmadan, izbenin içinde yaşıyorlardı.
Yıkılmadan önce son hali

Komşuları yıkılırken sonuna kadar dilimizi ısırıp fark edileceğini umuyor, yıkılabileceğini dillendirmeye korkuyorduk. Başlamışlar yıkmaya. Gelin Sokak 8 Numara’yı, adı meçhul ustaların göz nuru sanat eserine de sahip çıkmadan yolcu ediyoruz. Geri gelmeyecek bir değerini daha kaybediyor başkent.

Bir tek Hediye Sokak 5 Numara kaldı geriye. Bakalım ayağımız nasıl varacak, gidip ahretliğinin kaybını haber vermeye.
 (Son hali fotolar: Ahmet Soyak)

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Çocukluk ve Delikanlılık dönemlerinin geçtiği yerler. 15 SENE günde en az 2 KEZ gidip geldiğim GELİN SOKAK 'da yok artık..
Hatıralarımda hep güzel olarak yaşattığın bu yerleri bu haliyle görmek beni çok üzüyor..

dericizade dedi ki...

Ankara nin değerlerine sahip çıkan herkesten allah razı olsun yakan yıkan rant peşinde koşanları kahretsin

Prof. Dr. Mehmet Tunçer dedi ki...

Bu dönem tüm kültürel ve tarihsel değerlerimizin tahrip edildiği bir vandalizm dönemi olarak anılacak. Çok yazık ..