31 Mayıs 2010 Pazartesi

GAR OTOGAR BİZDEN BU KADAR!

29.05.2010 Milliyet-Ankara Eki

Bazı mahallelerden, Ankara dışına çıkmak zormuş nitekim. Kentin 40 kilometre dışındaki havaalanından çıkış kolay. Kent merkezindeki Gar ve Otogar’dansa çıkış daha zor. Dönüşteyse eve varış zor. Toplu taşıma araçlarıyla 2-3 araca binerek ya da paranızı denkleştirirseniz taksiyle gidebiliyorsunuz. Havaalanı kadar uzak semtlerde oturmasaydınız!

Taksiye binemeyenler, ağır bavulları ve çantalarıyla toplu taşıma araçlarında dehşet saçıyorlar:
- Beyefendi, çantanızı ayağımın üstünden almanızı rica ediyorum.
- Ahh pardon!..
- Abicim, o çantalar sığmaz bu minibüse.
- Sığan minibüs arkadan mı geliyor?

Taksiye binecek olursanız gideceğiniz kentin bilet parasından fazla taksi parası vermek zorunda kalabiliyorsunuz. İstanbul 35, Eskişehir 20, AŞTİ 50 Lira!.. Gidiş-geliş otobüs bileti almış gibi oluyorsunuz. Yola çıkarken hesabınızı gözden geçirin; çift gidiş-geliş alacakmış gibi toplayın liraları.

Ümitköy’de oturan bir ahbabım, Eskişehir’e, Polatlı üzerinden gidiyormuş. “Böyle daha hesaplı” diyor. Yanlış anlaşılmasın; Polatlı, Eskişehir yolu üzerinde tabii ama ahbabım, Ümitköy civarından Polatlı otobüsüne biniyor, Polatlı otogarında inip, Eskişehir otobüsüne biniyormuş. “Polatlı otobüsünü de kaldırsınlar, görürüm ben seni!” diye işkillendirdim kendisini.


Herkesin evinin yakınından Metro, Ankaray geçmiyor. AŞTİ servisleriyse AŞTİ’den saat başı kalkıyor ama şöyle geniş geniş 4-5 mahalle dolaşarak bir buçuk saatte geliyorsunuz semtinize. AŞTİ’ye varış içinse aynı yolu tersinden gidiyorsunuz doğal olarak. Öyle bir dolanıyor ki ya hangi kente yolculuk yapacağınızı unutuyorsunuz ya da AŞTİ’ye inince gideceğiniz yere varmış kadar seviniyorsunuz!

Gar konusuna girmeye korkuyorum. İstanbul’dan, acelem olmadığı için, “tren keyfi yaparak geleyim” demiştim. Kar değil kış değil, 4 saat gecikme hediyeli geldik Ankara’ya. Saat, sabahın 01:00’i oldu. Alt geçit gece kapatıldığı için, tecrübeli bir Ankaralı’nın yardımıyla karanlık, izbe yollardan Maltepe’ye çıktık. Ankaray ve Metro seferleri bitmiş. Aldın mı tren keyfini? Eve gideceğime Maltepe’de bir otelde kalsam yüzde 50 daha karlı çıkardım!

Ankaralılar alışmış, ben de alışmayı bekliyorum. Talep olursa yukarıda anlattığım örnekleri çoğaltabilirim. Aksaklık nereden kaynaklanıyor tam çözemedim henüz. Para hesapları, saat hesapları, erken biten seferler, kapalı geçitler, bunlar arasındaki azami uygunluk kıstasını anlamaya çalışmak, karmakarışık etti kafamı.

Ankaralılar alışmış. Kafa karışıklığıyla koyvermemişlerse eğer ulaşımla büyük bir uyum içindeler. Ulaşımda tarzı var Ankara’nın, yaşamayan anlayamaz. Yaşarken biraz ağır kalıyorum galiba ben. Halbuki Eskişehir’e, kendi otogarı dururken Polatlı otogarından gitmenin nesini anlayamıyorum acaba? Kentin göbeğinin göbeğindeki Gar’a Ankaray ve Metro’nun, ikisinin birden teğet geçmesini!.. Anlayacağım birgün hepsini.

Ama hani şöyle bir eda da yok değil: “Kardeşim garsa gar, otogarsa otogar… O kadarını da gidiverin canım!”

Hiç yorum yok: