25 Aralık 2010 Cumartesi

ÇARPIK ALGILAMA

24.12.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

EGO otobüslerine, “çukur algılayıcı” takılacakmış. Büyükşehir Belediye Meclisi, bu algılayıcıların, Fen İşleri’ne ait araçlar yerine EGO otobüslerine takılmasının daha az maliyetli olacağına karar vermiş. ‘Çukur algılayıcılar’, özel cihazlarla çukuru, merkeze bildirecekmiş.

Işık görmüş bıldırcını aratmayacak bir sersemlik çöküyor bazı haberleri okuduğumda. “Neredeyim ben?” dedirtiyor, gerçek yaşamdan koparıyor bazıları. ‘Çukur algılayıcısı’ icadı yapılmış, Ankara’ya bile gelmiş. Hangi araca takınca daha ucuz olacağına kalmış iş. Hayatımda ilk kez duyduğum bu teknolojik icat ve Ankara’da oluşu, çok sersemletti beni. Kalakaldım öylece, algılayamadım. Altına sığınacak otobüs durağımız yok, çukuru merkeze bildiren aletimiz var!

EXPO 2020 hayali
EXPO 2020 hayali süslüyor Ankara’nın rüyalarını. Bu hayali, Ankaralılar’ın paylaştığına emin değilim. Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer, “EXPO hazırlıkları için, 1 milyar dolarlık bir bütçe gerekiyor. Yarısını Ankara Kalkınma Ajansı karşılarsa diğer yarısını biz karşılarız” demiş. Yani 500 milyon dolarını… Bıldırcın gibi, bu ışıltıya da bakarken sersemliyorum. “Tamam” dense tak, 500 milyon dolar hazır.

EXPO nedir? 150 yıldır, her 5 yılda bir düzenlenen bir Dünya Fuarı. 6 ay sürüyor. Binlerce sergi, tanıtım ve etkinlik düzenleniyor bu sürede. EXPO düzenlenen kentte, baştan aşağı her şey etkileniyor; kent alt yapısı, turizm, ticaret, sanat. Örneğin, en son 2010 EXPO’su, Çin’in Şangay kentinde yapıldı ve bizim ülkenin nüfusu kadar bir kalabalık ziyaret etti: 73 milyon kişi. 20 milyon turist getirecek diye yapmadığı kalmayan Türkiye kadar. Şu küçük ayrıntıyı da atlamayalım; EXPO 2010 Şangay için, yaklaşık 50 milyar dolar harcadı Çin devleti.

Testi kırılmadan
“Kardeşim seviyor musun, dövüyor musun?” diye tereddüt edenlere… “Müsaadenizle Nasreddin Hoca gibi, testi kırılmadan biraz hırpalayacağım” demek istiyorum. Çünkü…

Çünkü 1 milyar dolar, Ankara’nın, sadece yarım kalmış metro hatlarını bile anca karşılayacak bir bütçe. Haydi onu Ulaştırma Bakanlığı hallediyor diyelim. Beypazarı ve biraz da Gordion dışında tarihi ve turistik dokusu tamamen tahrip olmuş bir Ankara duruyor önümüzde. Hesaplar hep EXPO alanı için yapılıyor. Fuardan çıkan ziyaretçileri, nereye götüreceksiniz? Ulus’u, Kale’yi göstermeden, otobüslerle şehir dışına mı çıkaracaksınız? Belki İstanbul’a götürürsünüz! Fuar alanından çıktıklarında, nereyi gezecek, iki mütevazı lokanta dışında yerel yemekleri nerede yiyip, içecek, ulaşımlarını nasıl sağlayacak misafirlerimiz? Kazara biraz şiddetli yağmur yağsa alt geçitlere yüzmeye mi götüreceksiniz? Hacı Bayram, AŞTİ’ye benzemiş, otobüsleri oradan mı kaldıracaksınız? Durun ve bir bakın Ankara’ya lütfen; çok derin ve temel sorunları var kentin.

Temel eksikler, çarpık algılama
‘Çukur algılayıcısı’yla EXPO 2020’nin ne alakası mı var? İkisi de ben de aynı sersemliği yaratıyor o yüzden. Hoşafın suyunu emmiş elma dilimi gibi ıslanıyor Ankaralı, olmayan otobüs duraklarında. Balık istifi tıkılıyor belediye otobüslerine. Planlanan bütün metro hatları bitirilse bile yenileri acilen sırada bekliyor. Kale’ye, taksi ve tabanlarımız dışında ulaşım aracı yok. Yürüyen merdivenleri, eksik, olanlar da yürümüyor. Bozkırda, sele kapılıyoruz. Yön tabelaları hatalı, hep kayboluyoruz.

Sokaklar, hayallerinizi ve teknolojilerinizi bu yüzden paylaşamıyor. Sokakları başka yere, yönetici ve girişimcileri başka yere bakıyor Ankara’nın. Asgariyi algılayamayan, azamiyi algılıyorsa eğer, ‘çarpık algılama’ olur bu durumda. Yapılanlar da geliştirici değil, olsa olsa geçici olur.

Hiç yorum yok: