“Artık çay boyu, yol boyu fabrika kurulmasına izin verilmemeli. Fabrika yapmak için her yerde arazi üretebilirsiniz ama her yerde domates üretemezsiniz. Domates fidesi ekilen toprak, Hazreti Adem’den daha yaşlı” dedi Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir. Fayda sağlayacağım diye tarım arazilerine fabrika izni veren belediyeleri, ‘sanayi lekeleri’ oluşturmasınlar diye uyardı. Aklın ve geleceğin sesine, kulaklarımız her zaman açık olmalı.
Önümüzdeki çağ
Devam etti; “Eğer küresel kriz olmasaydı dünya, bugün gıda güvenliğini konuşuyor olacaktı. Toprağı kirlettiğimiz zaman biter. Afrika’nın durumu, yeterince anlatmıyor mu başımıza gelecekleri?” Bir paragrafa, büyük yanlışımızı sığdırmış Özdebir. Çevreyi ve insanı gözardı edip, günü kurtaran yatırımlar dönemi bitmiştir. Çağdışıdır. Önümüzdeki çağ, çevreye, doğaya uyumlu olma çağıdır.
Laf olsun diye değil
Bunları, laf olsun diye söylemiyor ASO Başkanı Nurettin Özdebir, uyguluyor aynı zamanda. Sincan’da, 954 hektar alana kurulu ASO 1’inci Organize Sanayi Bölgesi’nde, 235 fabrika üretim yapıyor. Parsellerin tamamı sanayicilere tahsis edilmiş durumda. Yeşil kuşaklar hariç, bölge genelinde, 1 milyon 25 bin metrekarelik yeşil alan ayrılmış. Çöpler otomatik makineyle toplanıyor, cadde ve sokaklar, otomatik makinelerle süpürülüyor. Kağıt, plastik gibi geri kazanılabilir atıklar, kaynağında, ayrılarak değerlendiriliyor. 40 bin ağacın yanı sıra 2 bin 200 bodur elma bahçesi olan bir sanayi bölgesi.
Türkiye’nin en büyük ‘çevre laboratuvarı’ burada. Atık su, içme suyu, baca gazı, hava kalitesi, gürültü ölçümleri yapılıyor. Ayrıca sektör araştırma analizleri, soğutucu gazların toplanması, geri dönüşüm ve iyileştirme çalışmaları, yine bu laboratuarın görevleri arasında. Yani artık sanayi bölgeleri, çevreyi kirleterek üretmek zorunda değil deniyor. Yani artık yeni teknoloji her şeye kadir, kullanın deniyor. Atıklar, değerleniyor. Üretimde başka bir çağ, başlamış bile.
Yeni üretim tarzı
Doğaya uyumlu yaşayan kazanacak bundan sonra. Güneş, su, rüzgar, deniz dalgaları ve atıklardan enerji üretilebiliyor. Suyu ve toprağı kirletmeden üretmek mümkün, hatta karlı. Doğaya ve insana kıyan yatırımlar, dünyayı dolaşmış belgesellerle aşağılanıyor artık. Dedelerimizin üretim tarzı, dedelerimizin zamanında kaldı. Yeni üretim tarzı, bizi de toprağı da suyu da havayı da korumak üzerine kurulu. Anlayanı taşıyacak geleceğe.
Neredeyse Çorlu’dan Adapazarı’na kadar tarım yapılacak topraklarımız, fabrikalarla doldu. Derelerimiz, çaylarımız, nehirlerimiz, atık akıyor. Özellikle son 20 yılda, tarım alanlarına tecavüzümüz hızlandı. Dünya’da gıda fiyatları, artıyor, artmaya devam edecek. Aç kalınca fabrika mı yiyeceğiz?
Ankara’nın ilerigörüşü
Daha önce de söylemiştik; 1 santimetrelik verimli yani humuslu toprağın oluşması için 100 ile 400 yıl, ekilebilir verimli toprak içinse 3 binle 12 bin yıl arası bir zamana ihtiyacımız var diye. “Domates fidesi ekilen toprak, Hazreti Adem’den daha yaşlı” diyen ASO Başkanı Nurettin Özdebir, boşuna etmiyor bu sözü. Ankara’nın, ilerigörüşüne yakışır, aklın, geleceğin sesi bu. Günü ve geleceği kavrayan Ankaralı sanayiciye, “Ağzınıza sağlık” diyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder