20.07.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
Milliyet Ankara
Gazetesi gündeme getirdi; içme suyunda, bir ara alüminyum zenginliği yaşamışız.
Kızılırmak suyu, şebeke suyumuza bağlandığında da sodyum, klorür ve sülfat
zenginleşmesi yaşamıştık. Vallahi maddi madeni, milli kaynaklarımız. Kimse,
hakkımız olan kaynaklardan mahrum edemez bedenlerimizi! Vatandaşın neyi eksik?
Yine ortada kaldık
22 Haziran 2012’de, Çankaya,
Yenimahalle, Mamak ve Etimesgut gibi ilçelerde yapılan ölçümlerde, normal
değerlerin 3-4 kat üzerinde alüminyum tespit edilmiş içme suyumuzda. Ölçümü
yapan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara İl
Halk Sağlığı Laboratuarı. Ölçümü rapor eden Kimya Mühendisleri Odası
Ankara Şubesi. Raporu inceleyip, Milliyet Ankara Gazetesi’ne taşıyan, arkadaşımız Şevket Yaman. Bir haftaya kalmadan
olayı unutan, bendeniz. Demek bünyeye maden
girince, kafa alüminyum sahan olduysa hafıza da tın tınnn!
Aynı ölçüm, 3 Temmuz
2012’de de yapılmış. Bu kez aynı ilçelerde, normale yakın çıkmış alüminyum
değerleri. Zenginleşme, kısa sürmüş. Şimdi resmi kurumlar, birbirini
yalanlamakla meşgul. İçtiğimiz suyun durumunu bilemiyoruz. Her zamanki gibi
ortada kaldık.
Sorular
Şu anda alüminyum
sahan, yarın alüminyum tencere olur. Kendi tınlamasından kendi sorularını duyamayabilir kafam. Sorayım da
unutmayayım:
1- İçme suyunda yükselen alüminyum oranı, eğer
eskimiş, paslanmış borulardan kaynaklanıyorsa niye bu borular düzenli alüminyum
akışı sağlamıyor da bir artıyor bir azalıyor? Hem de aynı anda birbirinden uzak
ilçelerde.
2- Bu borular, alüminyum mu içeriyor, alüminyum
paslanır mı?
3- Eğer söylendiği gibi dedikodu ve su satan
firmaların oyunuysa bu, Sağlık Bakanlığı’na
bağlı Ankara İl Halk Sağlığı Laboratuarı’ndaki temsilcisi zatı
muhterem, niye kulağından tutulup,
kamuoyuna teşhir edilmiyor?
4- Ben, niye haftası dolmadan unutuyorum neyi
unuttuğumu?
Zararsızsa niye durduruldu?
Maziyi anımsadım;
yaklaşık 3 yıl önce. Güzelim çam ve meşe ormanlarından süzülen Işıklı-Gerede
suyu yerine, sodyumlu, sülfatlı, bol klorlu, Kızılırmak suyu geldi Ankara’ya. Şebeke suyunda hiç olmaması gereken
koliform bakterisine de rastlanmıştı içinde. Onca yoldan gelen, bir mahsuru
olmadığı söylenen Kızılırmak suyunun, tepkiler üzerine, şebeke suyuna verilmesi
durdurulmuştu. 2009 seçimlerine
1 ay vardı.
Zararsızdı da niye
durdurulmuştu?
Sonra haber
verilmeden, düşük oranda yeniden verilmeye başlandığını öğrendik. “İçiyorsunuz
haberiniz yok, bir şey oldu mu?” dendi. Tam bilemiyorduk. Yöneticilerimiz ve
bazı su uzmanlarına itibar ettik. Böyle sodyum, sülfat, klorür, koliform
bakterisi gibi şeyler, insan vücudunda olmasa daha iyiydi ama itibar ettik.
Onlar içiyor mu bilmem ama biz,
tavsiyeye uyup, lıkır lıkır içiyoruz güvenceleri üzerine. Şimdi bir de
alüminyum eklendi içine.
Sinir sisteminde tahribat
Kanserden bebek
ölümlerine, kansızlıktan sindirim sistemi bozukluklarına, hafıza kayıplarından
böbrek hastalıklarına kadar pek çok yan etkisiyle beraber sinir sistemine de olumsuz
etkisi olurmuş bunların. Abartılı buluyor, öyle olduğunu sanmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder