30 Temmuz 2012 Pazartesi

NASİHAT DİNLEMEYENİN İLACI MUSİBET

27.07.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Yine İstanbul’da, İstanbul’a bakıyorum. Aşırı nemli, çok sıcak günlere denk geldi bu kez. Aşırı nem, çok sıcak ve tıkalı trafik üçlüsü, çekilecek gibi değil. İstanbullular’ın çoğu şehir dışındayken boşalmış İstanbul, boşken bile herhangi bir kenti yeterince rahatsız edecek kadar trafikli. Suç, Fatih Sultan Mehmet ve Haliç Köprüleri’nde yürütülen tamiratlardaymış. Bu şehir kadar büyük bir yorum hatası. O kadar plansız gelişiyor ki bir sokağı kapansa her yanında bir yerler kilitlenebiliyor. Nereyi vuracağını kestirmek imkansız.

İstanbul’a iyi bakıyorum. İyi bakıyorum ki Ankara, hangi hatalara düşmemeli, ders çıkarmaya çalışıyorum. İstanbul’da, Ankara’ya bakıyorum.

Türk işi dönüşüm
Adapazarı’ndan Tekirdağ’a kadar esnemesi durmuyor İstanbul’un. Bu yayılmayı durdurmak için toparlamaya çalışıyor, mızrak gibi gökdelenleri, gelişigüzel saplıyorlar kentin değişik yerlerine. Bir buğday tanesinin, başağa dönmesine denk sürede büyüyen gökdelenler var. Teknoloji harika. 4 ay önce yokken bir kasabayı barındıracak gökdelenler yükselmiş görmeyeli. Bakalım yayılması duracak, içine doğru büzülebilecek mi şehir? Büzülse derdi bitecek mi? Kentsel dönüşüm, bina dönüşümünden öteye geçebilecek mi?

Çünkü bu ilçe barındıracak binaların çoğu, toplu taşıma merkezleriyle kesişmiyor. Toplu taşıma olanakları, hep nüfus artış hızının gerisinde kalıyor. Yeşil kuşak, binaya yayılmış saksılardan ibaret. Yeni kentsel dönüşüm furyamız, yeşili içermeyen beton ruhlu insanlara sesleniyor. Arabalarıyla evlerine gelmeyi planlayanlar için sokak ya da cadde genişletmesi yapılmamış, zamana bırakılmış. O kadarcık sokak, o kasabayı kaldıracak mı bilinmiyor. Tam Türk usulü; yola çıkılmış, istim arkadan gelecek. İstimi, altyapı…

Plansız işin acısı
Gelişigüzel, bulduğu arazi parçasına, bina dikme çılgınlığı yaşanıyor İstanbul’da. Kentin bir plan gözeterek geliştiğini, en azından göründüğü kadarıyla söylemek zor. Plansız işin acısı, bir yerden, mutlaka çıkar. Bir kentin çıkarları, bazen kişilerin çıkarlarıyla uyuşmayabilir. Plan denen şey, biraz da bunların arasını bulur.

Bir kaldırımın altındaki altyapı eksikliği, nasıl Ordulu işçi Kadir Sevim’i yuttuysa bir kentin plansız gelişimi de bir kenti hatta bir milleti içine çekebilir. Plan, insanlığın hatalarından çıkardığı derslerdir.

Bir musibet bin nasihat
O yüzden İstanbul’a bir de bu gözle bak Ankaralı. Her yaptığını moda gibi taklit etmek yerine, hatalarına bak, ayıkla. Mağaradan gökdelene geçebildiyse insanoğlu, musibetlerden ders aldığı içindir. Nasihat, musibetin hem ürünü hem önlemidir. Bir musibet bin nasihatten iyidir ya.. işte nasihat dinlemeyenin tek ilacı, atasözümüzdeki gibi maalesef, yine musibettir.

Hiç yorum yok: