23 Mayıs 2013 Perşembe

BİLİŞİM VADİSİ DE GİDİYOR


21.05.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Haberin birinci cümlesi “Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, San Francisco’da Silikon Vadisi’ni ziyaret etti.” İkinci cümlesi “Yakında buraya benzer bir proje İstanbul’da olacak.” Somurtuyorsam nedeni ikinci cümledir. Uzun zamandır “Ankara” demesini bekliyorduk, “İstanbul” demiş Başbakan Erdoğan. Türkiye’nin Silikon Vadisi olarak düşünülen ‘Bilişim Vadisi’, bütün koşulların uygunluğuna karşın Ankara’ya kurulmak istenmiyor.  En ne olması lazım ki başkentin, hiç olmazsa hak ettiklerini alabilsin; ‘en uygun’ olmak da yetmiyor. ‘Memur kenti’ kıyafetinden sıyrılmak, ülkesine canlı, etkin bir başkent olmak için sanayisiyle üniversiteleriyle çok çalışıyor, çabalıyor ama İstanbul’un işveli cazibesiyle baş edemiyor. Sonunda kendi başının çaresine, yine kendi bakmak zorunda kalacak galiba.



Kendimiz yetiştirmeliyiz

Son yıllarda devlet büyüklerimiz, gittikleri ülkelerde,   siyaset koridorları ve konferans salonlarıyla yetinmiyor, o ülkelerin gelişmiş sanayi ve teknoloji geliştirme merkezlerini de geziyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin en tanınmış  teknoloji geliştirme merkezlerinden Silikon Vadisi’ni, daha önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de gezmiş, işbirliği olanaklarını incelemişti. Şimdi Başbakan Erdoğan geziyor. Yakında 10 milyon tablet ve 2 buçuk milyon civarında akıllı tahtayı kapsayan Fatih Projesi’nin ihalesi var. “Bu proje öncesi, çalışabileceğimiz şirketleri gezdik. Bizler de bu konularda daha çok ileriye gidebilmemiz için genç mühendisler yetiştirmeliyiz” diye hedefi göstermiş Başbakan.



“Ankara” diyen rapor

Biz yetiştiriyoruz sayın Başbakan, üstelik İstanbul gibi keşmekeşi olmayan bir şehirde. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı öncülüğünde, ilgili bütün kurumların katıldığı, yurtiçinden ve dışından üniversite ve uzmanlara hazırlatılan Bilişim Vadisi Raporu’nu, özetle hatırlatmak isteriz: “Bilişim Vadisi’nin kurulacağı yer ile ilgili olarak yapılan il seçim analizleri sonucunda, Kontrol Teşkilatı tarafından Ankara ve Eskişehir illeri seçilmiştir. Fizibilite çıktıları ve bilişim vadisi dünya örnekleri incelendiğinde; kurulması planlanan habitat yapısındaki bilişim vadisi için gelişme ve genişleme imkanları da dikkate alınarak başlangıç için en az bin (1000) hektar büyüklüğünde bir alana ihtiyaç duyulabileceği, bu nedenle İstanbul ilinde, böyle bir alanın bulunabilmesinde zorluklar yaşanacağı anlaşılmıştır. Ancak, hem Bilgi İletişim Teknolojileri (BİT) sektörü şirketlerinin ağırlıklı olarak yer aldığı hem de uluslararası BİT şirketlerinin merkezlerinin bulunduğu İstanbul ilinin de sektör analizi kapsamına alınmasına karar verilmiş ve sektör analizleri yapılmıştır."



‘Anadolu Düğümü’

Aslında Bilişim Vadisi’ne uygunluk değerlendirmesi, kağıt üzerinde, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa-Yalova, Eskişehir, Antalya, Konya, Gaziantep, Trabzon olarak sıralanmış. Kentleşme ve planlama, ekonomik ve finansal yapı, bilim ve teknoloji, teknik altyapı, sosyal kültürel yapı, ulaşım ve hukuksal altyapı ölçüleri değerlendirilmiş. Gerçek yaşamla kağıt üzerindekiler örtüşmemiş.  İstanbul, Bilgi İletişim Teknolojileri’nin, uluslararası cazibe merkezi ancak ‘Anadolu Düğümü’, kaçınılmaz Ankara olarak saptanmış. Bu arada belirtmek lazım; raporu hazırlayanların çoğu İstanbullu kurumlar ve üniversiteler.



Sessiz vekillerin faydası
Araştırma-geliştirmeyle yenilikçi üretim, nitelikli iş gücü, sürdürülebilir altyapı Ankara’da. Daha düzenli bir kentte, daha yaşanılır bir ortamda, daha nitelikli öğretimle istediğiniz mühendisleri yetiştiriyoruz. Türkiye çapında yabancı ortaklı firmaların yarısından çoğu da Ankaralı firma ve teknokentlerle çalışıyor. Bilişim Vadisi’ni, hak etmek için daha ne yapmamız lazım, neyimiz eksik sayın Başbakan? Ankaralı vekillerimiz, pek sessiz sedasızdır, onun faydasını mı görüyoruz acaba?

Hiç yorum yok: