03.05.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Bir hüzünlü heykel
olmuş. Heykel değil de üzüntüsünden taş kesilmiş gibi. Bizim memlekette
heykelsen üzülürsün. Unutmamak için, saygı için, örnek olasın diye dikilirsin
ama yüreği senin kadar katı olabilir seni kollamakla yükümlü olanların ve
önünden gelip, geçenlerin. Ne senin eserlerini ne de eser olarak seni tanırlar.
Bir sanat eserine duyulacak ilgiyi, saygı da göremezsin. Taşsındır. Birisi getirip,
koymuştur oraya.
Hüznünü paylaşayım
3 yıldır her önünden
geçişte içim burkuluyor, “Yazayım da hüznünü paylaşayım” diyorum. Oysa uzun
yıllar oldu, yalnız, sanki hergün daha da düşünceli görünüyor bu bahçenin
köşesinde. Önünden cayır cayır trafik, insan akıyor ancak o kalabalığın içinde,
koyu bir ıssızlık basmış bahçenin bu köşesini. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi’nin, sadece bu köşesi bakımsız bahçesinde, kenara itilmiş bir
heykel.
Kimin heykeli o?
Fakültenin
hocalarından Profesör Doktor Aliye Öztan’la konuşuyorduk, kendisiyle paylaştım
konuyu. Okula ilk başlayan öğrencilere, biraz zaman tanıyor ve bir gün “Pencereden
aşağı bakın” diyor, soruyormuş “Kimin heykeli o?” Piri Reis mi diyen, Fatih
Sultan Mehmet mi diyen, nasıl yakıştırdıysa Mithat Paşa diyen mi istersiniz,
sayıyorlarmış. “Kim olduğunu hiç merak
etmemişler” diye yakındı Aliye hoca. İyi ki Nasreddin Hoca diyen çıkmamış.
Eşeğin olmadığını fark etmişler hiç olmazsa!
O heykel, tarihte
övündüğümüz birkaç dehadan biri, mimarbaşı Mimar Sinan’ın heykeli. 92 cami, 52
mescit, 57 medrese, 7 darül-kurra (medresenin, kuran okuma yöntemleri öğretilen
bölümü), 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20
kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamamla bir insan ömrüne, bizim de
aklımıza sığması zor 375 eserin sahibi. Edirne’de, “Ustalık eserim” dediği Selimiye
Camisi, ‘Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı. Ancak dünya çapında ustalığının
aksine İstanbul’da, ‘kalfalık eseri’ Süleymaniye Camisi’nin arkasında, iki
yolun ortasına sıkışmış, göze batmayan,
mütevazı bir türbede yatıyor.
Sadelik değil ilgisizlik
Ankara’da, fakülte
bahçesindeki heykelinin haliyse çok düşündürücü. Türbesi gibi mütevazılıktan çok
ilgisizlikten kaynaklanıyor heykelinin çevresindeki aşırı sadelik. Heykeli de
düşünceli zaten. Ya memleketin durumunu, ya başkentin sorunlarını ya da bu
bahçede düştüğü durumu düşünüyor. Düşündükçe o köşede daha içine kapanıyor.
Düşünmeyi bırakmış, artık üzülüyor sanki. Ben uzaktan görünce üzülüyorum, o
yüzlerce öğrencinin, öğretmenin ve caddedeki kalabalığın arasında, yalnızlığına
nasıl üzülmesin.
Yakışıyor mu?
Yakışmıyor. Hele bir üniversitenin bahçesine, hiç mi hiç yakışmıyor.
Çevresi düzenli, çiçekli bir bahçe ve gençlerle sohbet edebilmesi için birkaç
bank gerekiyor sadece. Ne kadar zormuş ki yıllardır bu köşe, ıssız bakımsız,
ihmal ediliyor. Hektarlarca park yapan Ankara, 1 dönüm bahçeyi düzenleyemiyor.
Belki de bahçeyle düzenle ilgisi yok da kendi kültürüne ve başarıya saygı
duyulmasını sevmiyor bizim memleket.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder