30.04.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Güneşi gördük,
birkaç gün ısınınca doğa, yeşil çağlıyor adeta. Çiçekler, yeşilin üzerine
çekilmiş rengarenk oyalı bir yemeniydi, geçit törenindeki sıralarını savmak
üzereler. Tomurcuklandı, sıra güllerde. Evler dar gelir, sığamayız, “Nereye
gitsek?” diye dolanırız artık içinde.
“Nereye gitsek?”
deyince birkaç yer gelir Ankaralılar’ın aklına. Ezberi bozmaz, Amasra’ya,
Abant’a gider de Ankara’nın, dibindeki doğa harikalarından haberi yoktur
çoğunun. Oysa “Burası Ankara mı?” dedirtecek o kadar çok yer var ki
bazısını gezmeye hafta yetmez. Bahar
yelleri esiyor başımızda, havalar aklımızı çeliyor, hep gidesi ağır basıyor
insanın. “Nereye gitsek?” diye düşündüm de bilindik yerler dışında birkaç tane yer
geldi aklıma. Yolunuz düşecek olursa aklınızda bulunsun diye.
Bildiğimizden çok Ankara
Gölbaşı’nda Mogan
Gölünü, Eymir’i, Kazan’da Kurtboğazı Barajı’nı, Nallıhan’da Kuş Cenneti’ni,
Çubuk’ta Karagöl’ü, Kızılcahamam’da Soğuksu Milli Parkı’nı, Çamlıdere’nin
Aluçdağ Yaylası’nı, Şereflikoçhisar’da Tuz Gölü’nü, Beypazarı’nda, İnözü
Vadisi’ni, Ayaş Kaplıcaları’nı, Kalecik Kalesi’ni, Polatlı’da Alagöz
Karargahı’nı, Duatepe’yi ve eşek kulaklı Kral Midas’ın Gordion şehrini,
biliyorsunuz. Büyük ihtimal buraları görüp, “Bu ilçede, bu beldede başka bir yer
var mı?” diye sormadan geri
dönüyorsunuz. Var hem de yeni keşfedilen ya da turizme yeni açılan yerler var.
Birkaç tanesini ben sayayım, gerisini de gittiğiniz zaman sorar, öğrenirsiniz.
Nallıhan’ı gezmeye 3 gün yetmediğini görünce Ankara’yı keşfetmeye
başlayacaksınız. Demişken Nallıhan’dan başlayalım o zaman.
Gezmeye birkaç öneri
Nallıhan'da Uluhan, Hoşebe
mesirelerinden, Bozyaka Göleti, Juliapolis harabeleri, Ilıca Şelalesi’nden
başka Karacasu ve Akdere köylerinde köy pansiyonculuğu başladı. Kendi elinizle
topladığınız köy yumurtası, bahçe domatesiyle kahvaltı gezmeye başlamadan önce.
Kalecik Kalesi’nin
eteklerindeki bağ evlerini, TOKİ konutlarına dönüşmeden önce görmelisiniz.
Kızılırmak’a komşu bağlarında dolaşıp, eski Tekel Şaraphanesi’nin ya da bazı
bağ evlerinin herkese açık bahçesinde yayılarak şarabınızı yudumlayabilirsiniz.
Kızılcahamam-Çamlıdere arasında yeni bir
jeopark kuruldu sayılır. Dünyanın en büyük fosil ağaç ormanlarından biri Pelitçik’de. Edelek Yaylası’nda, 20 milyon yaşında Topuzun İn mağarası,
Balcılar ve Beşkonak’ta istiflenmiş 15 milyon yaşında bazalt sütunları,
Beşkonak’ta balıklar, yılanlar, kurbağalar, böcekler, yapraklar her şeyin fosili
var. Çubuk gibi görülesi bir de Karagöl’ü var.
Güdül evleriyle meşhur, çoğu korunuyor.
Sakin ilçe, kafa dinlemelik. Sonra Kirmir Vadisi, İn-önü Mağaraları
gezmelik, Sorgun Yaylası ve Göleti,
yemelik-içmelik.
Evren’in, bir Hirfanlı Barajı manzarası
var, bütün doğa sporlarına elverişli ama kıymetini bilememiş hem Ankara yöneticileri
hem de ilgili bakanlıklar.
Beypazarı’nda, içini gezdikten sonra
Eğriova, Tekke Yaylaları, Kirmir Çayı boyunca Gönen Vadisi’nde devam ediyor
gösteri.
Kazan’da, Asarkaya Kütlesi, Bitik
Höyüğü’nde, ‘Bakır Çağı’na kadar giden katmanlar var.
Gezesimiz
mi gelmiş?
Birkaç anımsatma bunlar. İlk gördüğünüz ve duyduğunuz yerleri gezin,
sonra sorun; her ilçede her beldede yeni bir yer keşfedeceksiniz. Ankara’yı, bilmiyoruz
efendim, bilmiyoruz. Abant’ı, Amasra’yı ezbere biliyoruz ama. Gezesim mi gelmiş
ne; hırsımı çıkaracak yer bulamayınca Abant, Amasra gitti güme!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder