03.09.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
O kadar ihmal edilmiş o kadar yatırıma aç bir şehir ki Ankara, her çakılan çivi görünüyor neredeyse. 70 yıllık bir açlık. Bakmayın siz kalabalığına, dikim dikim dikili binalarına. Büyüklüğü ve nüfusuna orantılı yatırım almıyor başkent. Açlığı da tüketime değil, üretime yönelik yatırımlara daha çok. Tarımda, hayvancılıkta, sanayide, hiç kalıbının şehri değil. İlk 10 üniversite içine en az 4-5 üniversitesini sokuyor ama üniversitelerinden yararlanamıyor. İlçeleriyle uyumlu bir işbirliğini gerçekleştiremediği için keçisinden domatesine, balından kavununa değerlendiremiyor. Bir ‘memur kenti’ yaftasını asmışlar boynuna, başka bir işe yaramaz sanılıyor. Son yıllarda yapılan yatırımlar ya da yıllardır yatırımların önündeki engeller bir bir kaldırılınca anlamaya başladık Ankara’nın kabiliyetini. Pekala bozkırdan ibaret değilmiş başkent, bozkırlaşan kafalarmış.
Arazi uygun koşullar zayıf
1 milyon 200 bin
hektar tarıma uygun, kullanılabilir arazimiz var, 98 bin hektarı sulanabiliyor.
Çaylar, derelerle çoğu. Çoğu da kirli akan çaylar, dereler. Sulama göletleri ve
kanalları olmadığı için arazisinin 12’de 1’ini bile zar zor kullanabiliyor
Ankara. Çubuk, Haymana, Bala, Evren başta olmak üzere neredeyse bütün ilçeleri
hayvancılık için çok uygun ama geçen yıl saman ithal etmiştik hatırlarsanız.
Canlı et ucuz, yem pahalı, büyük mera ıslahı ve yatırım yok. Dededen kalma
yöntemle bu kadar oluyor, nüfus artıyor ama aksine geriliyor hayvancılık.
Çubuk’ta yapımına başlanan Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi büyük bir açılım
ve örnek bir yatırım olacaktı, o da bitemedi bir türlü. Hayvancılık için de
değerlendirememiş olduk araziyi.
Bakanlar, müjdeyi verdi
Sanayi
yatırımlarındaki aksaklıklara sık sık değiniyoruz. Meslek okulları ve
üniversitelerle olan gecikmiş ilişkilerinin önemine de. Bu konuyu kısa
geçeceğiz çünkü haberi gelen yeni yatırımlar, daha çok tarıma ve dolayısıyla
hayvancılığa katkısı olacak yatırımlar. 29 Ağustos’ta, Ihlamur Vadisi, Ankara
Çayı 3. ve 4. Kısımların Islahı ile Çubuk Çayı Islahı Projeleri’nin temel atma
töreninde geldi müjde. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu beraber açıkladılar; 219 milyon(trilyon) lira harcayıp, 33
baraj, gölet ve sulama tesisi yapılacak. Bunların içine de 122 milyon daha
harcayıp, 16 tesis yapılacak. Tam istediğimiz gibi! Temel filizlerinde
kalmadığı sürece tabii.
En acil ihtiyaçtı
Bütün çevre ilçeleri
dolaşırken tarım ve hayvancılık açısından duyduğumuz en acil ihtiyaç, baraj,
gölet ve sulama kanallarıydı. Hatta Gölbaşı, Çubuk, Akyurt, Kazan gibi merkez
sayılacak ilçeler bile uzak ilçelerden farksızdı sulama denince. Üstelik 2
yıldır seracılığı keşfetmeye başladı Ankara ilçeleri; daha da ileriyi planlamak
lazım belki. Topu topu 3-4 çiftçinin ektiği, tarladan doğruca İstanbul’a giden
özgün Ayaş domatesini, hepimiz bolca yiyebilir, kaybolmaya yüz tutmuş yuva
kavununu, yeniden tezgahlarda görebiliriz böylece. Dışarıdan tahıl, bakliyat,
sebze almamıza gerek kalmaz. Mazot ve ilaç fiyatları da makul bir seviyeye
çekilirse beklemekten bereketlenmiş toprakları, doyasıya işleyebiliriz. Aşık
Veysel söylemiş;
Koyun verdi kuzu
verdi süt verdi,
Yemek verdi ekmek verdi et verdi,
Kazma ile dövmeyince kıt verdi,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Yemek verdi ekmek verdi et verdi,
Kazma ile dövmeyince kıt verdi,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Yarmayınca,
işlemeyince toprak ne yapsın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder