11.10.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
“Kuyruk mevsimi” diyorum sonbaharla
kışa. Biraz da ilkbahardan ekleniyor, yılın yarısı bitiyor kuyruklarda. Geçmişi
kuyruklardan ibaret bir millet, bilgisayar çağında da bu huyundan vazgeçmiyor.
Sağolsun yöneticilerimiz, kuyruksuz bırakmıyor halkını, yoksa da icat ediyorlar
bir tane.
Kuyrukperverler
Oysa eskiden ne
güzeldi; birinden çıkar diğerine girerdik. Hele 1980 öncesi. Ucunda ne olduğunu
bilmeden, sohbet muhabbet amaçlı kuyruk müdavimleri vardı. Fakir Türkiye’nin
fakir belediyeleri, bugünkü gibi etkinlikler düzenleyemediği için kuyruklar, kaynaşma yeri olmuştu. “Oğlum,
evde oturacağıma buraya geliyorum, iki çift laf ediyoruz” diyenleri kulağıyla
duymuş kuyrukperverlerdendim. Bizim milletin sabır çıtası yüksektir, zahmetle
yıldıramazsınız kolay kolay. O koltuktaki siyasetçiler, yöneticiler gider,
gittiğinden emin olana kadar bırakmazlar kuyruklarını.
Bir de resmi
kurumlarınızın, tadına doyulmaz meşhur kuyrukları vardı. Kapıdan girişi bile
kuyrukla olurdu. Ah o güzel günler!.. “Şu maliyeye gideyim de canım çekti,
stopaj kuyruğuna gireyim” diyen müptela esnaf az değildi. Nerede resmi kurum,
orada kuyruk. Zincirleme, kuyruklararası geçiş yapardık. Pulu başkasından,
mührü başkasından, imzası başkasından, birinden diğerine, çılgınlar gibi
takıldığımız kuyruklar.
Bekleyen gelişemiyor
Bu millet, bu basit
işler için yıllarca, on yıllarca bekledi. Bekleyince bir yere gidemiyor tabii insan.
Siz gitmeyince ülke de bir yere gidemiyor. Hala her yıl aynı sınıfta çakan
öğrenci gibi, ‘gelişmekte olan ülke’
sınıfından çıkamıyoruz bir türlü. ‘Gelişmişlik’
sınıfı üst katta kalıyor, siz, altta hep. Beklemek zorundaysanız beklemeye alışıyor,
beklemesini öğreniyorsunuz. Ancak siz beklerken başka ülkeler sizi beklemiyor,
uzaya falan gidiyor çok aceleleri varmış gibi. Beklesenize kardeşim, kuyruktan
çıkınca beraber gidelim!
Parasıyla kuyruk
Ön ödemeli doğalgaz
alışverişi, yeniden kuyrukçu yapmıştı zaten bizi. ‘Önce parayı öde, sonra hizmeti al’ sistemi, paramızla rezil olma
eziyetini de bizim sırtımıza yüklemişti. Bir de kota uygulaması başlayınca mum
diktik medeniyet seviyemize. Kuyrukları kaldırmak için hiçbir hamle ya da çaba
göremediğimiz gibi zengininden fakirine, parasıyla hizmeti alamamak gibi yeni
bir aşamaya yükseldik. Türkiye’nin başkentinde yetkililer, yarım ağız sözlerle
uzun süre izledi bu durumu. Kota, iki katına çıkarıldı, kaybettiğimiz eşeği
bulduğumuza sevindik.
Çelişki gören yok
Bilgisayar çağında,
uzaydan gözünü görebildiğimiz adam, kuyrukta bekliyor. Kurumlar ve yöneticileri,
bu durumu bir çelişki olarak algılamıyor. Dilinden düşürmedikleri ‘son teknoloji’nin yanına
yakıştırabiliyorlar olan biteni. Kuyruk yaratan dünya görüşüyle daha çok yerimizde
saymaya devam edeceğimiz gibi, eşeği de daha çok kaybedip buluruz yine devamı
olarak bu zihniyetin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder