15.10.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Bayram günlerini,
hele ilk gününü, tatsız konularla
bulandırmaktan hiç hoşlanmıyorum ancak bu kez tersimize geldi biraz.
Tazeyken konuşulması gereken bir konu. İçimizi burktu. Ankara, hak etmediği bir
tutumla niye karşı karşıya kalıyor anlayamıyoruz bir türlü. Özel günlerini iyi
kutlayamıyor, başkentin geleceği için biraya gelemiyor, çıkarları ve
yatırımları için söz birliği edemiyor, başkent olmanın ayrıcalığını
yaşayamıyor. Başkent değil de başkentliğe vekalet ediyor sanki; herkes emanet
duruyor, kararlı, sağlam bir şehir izlenimi veremiyor Ankara. Oysa o kararlı ve
sağlam duruş Ankara’yı başkent yapmıştı.
Ayarı yine tutturamadık
5 Ekim’de onu
Meclis’e bile sokmak istemeyen bir yasa önerisi nedeniyle Mustafa Kemal,
Ankaralılar’la hemşeri olmuştu. Bu yüzden her yıl 5 Ekim’de, etkinlikler
düzenlemeye başlıyor Ankaralılar. Resmi düzeyde yok denecek kadar zayıf geçen
hafta, 13 Ekim’de, Ankara’nın başkent olduğu günle sonlanıyor. Bu resmi bir
haftaya dönüştürülemedi ama başkente sahip çıkanlar, şehrin değişik yerlerinde
gücünün yettiği kadar bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu yılda öyle oldu ancak
yine ayarı tutturamadık, yine biraraya gelme fırsatını değerlendiremedik. İyiye
giden, iyiden kötüye giden şeyler oldu yine.
İki önemli toplantıya ilgisizdik
1.Büyük Ankara Kurultayı yapıldı ilk kez. Uzmanları Ankara’yı ve
geleceğini masaya yatırdı. Çok önemli bir kurultaydı. Aynı günlerde Ankara
Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, kapsamlı bir Ankara sempozyumu
yapıldı. Bunlar, başkentin varolan durumunu anlamak ve geleceğini görmek için
önemli toplantılardı. Aslında her yıl yapılmalı ve her yıl kendini yeniden
gözden geçirmeli Ankara. Ne oldu? Ankara basını dahil, kente yön verecek yöneticiler,
odalar, kurumlar, siyasiler, elinden geldiğince ilgisiz kaldı. İstisnalar vardı
ancak kaideyi etkileyecek çoğunluğu sağlayamadık.
Törende yoklardı
Ankara’nın başkent
olduğu 13 Ekim günüyse ilgisizlik tavana vurdu. Anıtkabir’deki ve Ulus’taki
törenler eski sönük günlerine döndü. Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin
vekaleten temsil edildiği törenlere, bir tane belediye başkanı tek bir siyasi
parti temsilcisi, bir tane Ankara milletvekili katılmadı. Ulus’taki tören
programında konuşma yapılacağı görünüyordu, resmi ağızlardan kimse bir çift “Ankara” sözü edemedi. Yaklaşık 3 yıldır
bu törenleri yeniden canlandıran Ankara Valisi’ne sorduk, çok geçerli mazeretiyle
katılamayış nedenini öğrendik, üzüntüsünü paylaştı.
90 yıldır ilk kez oldu
Bütün bu olup
bitenin üzerine mum diker gibi bir de olay yaşandı. Seymenler, her yıl Ankara
Kalesi’ne çıkıyor ve zirvedeki Türk bayrağını göndere çekiyor. 90 yıldır ilk
kez bayrağı çekemediler. 90 yıldır bir kez bile sektirmeden yerine getirdikleri
tören, bu yıl yapılamadı. Gittiklerinde, bayrak direğinin olduğu zirvenin giriş
kapısını, iki tane asma kilidin süslediğini gördüler. Yetkilileri aradı,
yayıldı Kale’de görevliyi sordular, o kilidi açtıracak adamı bulamadılar. Kötü
başladı, kötü bitti 13 Ekim. Ankara’nın başkent olduğu gün. Devletin merkezi,
seçimlere doğru kapılarımızı çalmaya başlayacak siyasilerin yaşadığı şehir. İşte bu kadar
ilgisiz kalınan başkente, “Vekaleten
başkent” denir ancak.
Ankara’ya, hak
ettiği saygının yeniden gösterileceği günleri bekliyor, Kurban Bayramınız’ı en
içten dileklerimle kutluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder