06.12.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
Üniversite sınavı
gibi, kaderimizi değiştirecek bir sınav var önümüzde. Ankara’nın geleceğini
biçimlendirecek bir sınav. Kendi geleceğine yön verecek bilince sahip başkent,
bu sınavı da geçmek zorunda. Ancak akıllı ama tembel talebe örneği, başarının
reçetesini biliyor, ders çalışmıyor bizimki.
Çokluk içinde yokluk
“Çokluk içinde yokluk yaşıyoruz” demişti,
‘Roma Döneminde Ankyra’ kitabının
yazarlarından arkeolog Prof.Dr. Kutalmış Görkay. Arkadaşımız Başak Ateş’in
Ankara turizmini ele alan yazı dizisinde, “Ankara’nın
merkezi turistlerin gezebileceği dev bir antik açık hava müzesi olurdu” diye
de eklemişti. Biz, dev antik kentin üzerine hala büyük mağazalar, şarküteriler
yapmakla meşgulüz, gezmek isteyen başka kente!
‘Ankara Turizmin Başkenti Olur Mu?’
başlıklı yazı dizisine konuşan turizmci, esnaf, akademisyen olsun, gördük ki
Ankara’daki turizmin eksiklerini saptamakta bir sorun yok. Hastalığın teşhisi
yapılmış. Yapılmış ama herkes tedavinin ayağına gelmesini bekliyor, onu da
gördük. “En güzel tarif edilmiş şikayetler” de diyebiliriz bu teşhislere.
Sorunu çözmeye yönelik tavır ya da atılmış adımlar çok cılız. Hem cılız hem
gelişigüzel.
Sıralama şaşması
Perşembe günkü
gazetemizin manşeti “10 Milyon Turist”di.
Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Orman Çiftliği arazisine yaptığı kendi
tarifiyle Disneyland, Ankara’ya 10 milyon turist getirecekmiş. Büyük atılım.
Yalnız turizmle ilgili hangi resmi kurum ya da sivil toplum örgütlerinin ortak kararı
ve açıklamasıdır bu proje, bilmiyoruz. Ondan önce eski Ankara’ya, kongre ve
fuar merkezine el atılmasını bekliyorduk oysa.
20-25
milyon(trilyon) lira, eski Ankara’nın ortaya çıkması için yetmişti. Disneyland’a
ise harcananın dışında 700 milyon lira ek ödenek istendi. “Gelişigüzel” dediğim
böyle bir şey işte; öncelikler sırası şaşabiliyor. Turizmcilerin bir çatı
dernek ya da odaları olmasındaki ısrarım, doğru sıralamalar ile doğru
yatırımların, doğru zamanda yapılması içindir. Bu tür şaşmalara karşın önlem
olması için. Turizmi ve ihtiyaçlarını, onlardan daha iyi bilemeyeceğimize göre…
Kim ateşleyecek peki
bu fişeği? Kim turizmcileri bir araya toparlayacak? Tekrar yazı dizimize
dönelim.
Eşgüdüm yok
Dizi boyunca konuşan
herkes, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’in turizm tecrübesi ve Ankara için çabalarını
anmadan geçememiş. Hamamönü, Hacı Bayram ve Kale’deki tadilat ve düzenleme
çalışmaları, eski Ankara’nın ortaya çıkması için ödenekleri Valilik vermişti. Kongre
ve fuar merkezi, yurtiçi ve yurt dışı merkezlere doğrudan uçuşlar için
girişimlerde bulunmuştu. Ancak ne çalışmalar istenen hızda gidiyor-özellikle
Kale’de- ne de turizmciler ve yerel yönetimler, Vali Yüksel’le bir düzen içinde
eşgüdümlü çalışmalar yapıyor.
Kim ateşleyecek?
Örneğin; yazı
dizimizin konuklarından İl Kültür ve Turizm Müdürü’nün ağzından bal damlamasını
beklerken rakamlara boğulan söyleşisinde, onun da en az bizim kadar bazı
gelişmelere seyirci kaldığını gördük. Varolan durumu saptama ve temennilerden
fazlasını bekliyorduk çünkü. Herkes saptıyor nasılsa. Ankara turizmi ve turizmcilerini
toparlayacak projeleri sıralamasını bekliyorduk.
Örneğin; Atatürk Kültür Merkezi yerine yapılması
düşünülen Medeniyetler Müzesi’nin akıbetini, İl Kültür ve Turizm Müdürü Doğan Acar da bizim gibi, bilmiyordu.
3 buçuk yıldır konuşuyoruz, bir turizm çalıştayı yapılmadan sağlık turizmi
çalıştayını müjdelemiş bize. “Hizmet
olan yerde şikayet de vardır”
demiş ama Ankara’da turizm yok, turist gelmiyor. Başkente gelenlerin, otellerde
ortalama konaklama süresi 1 buçuk gün. Hatta 1.3 gün. O zaman hizmet varsa
hizmeti beğenmediği için mi az kalıyor misafirlerimiz? Kim ateşleyecek turizmcileri?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder