15 Ağustos 2014 Cuma

ARTIK SOKAKLA İLGİLENEBİLİR MİSİNİZ?



12.08.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Cumhurbaşkanlığı seçimi de bitti çok şükür. Yukarıdan bakıyorduk, artık ayağımız yere değip sokaklarla ilgilenebiliriz herhalde. Bazı belediyeler ikisini bir arada yürütmeyi çok iyi beceriyor ama bazıları, seçimlere fazla kaptırıyor kendini, sokakları unutuyor. Bir an önce bitsin diye seçim gününü iple çekiyoruz o sokakları arşınlayan Ankaralılar olarak. Büyük yatırımlar, bazen küçük ayrıntıların gölgesinden kalıyor istemesen de.



Bu arada seçim olmasa da sokakla bağını koparmış yöneticilerimizi unutmuyoruz tabii, onların kalbimizdeki yeri ayrı! Görmedikleri için bilmiyor, bilmedikleri bir şeyi, azimle yönetmeye devam ediyorlar masanın arkasından. Onların bilmedikleri, bize, katlanmış cefa olarak dönüyor.



İllallah merdiveni

Yüzbinlerce insanın kullandığı bir şey ayrıntı sayılmaz aslında ama işte masanın üzerinden bakılınca öyle gibi görünüyor demek. 4 yıldır yazmaya doyamadığımız bizim meşhur ‘yürümeyen yürüyen merdivenler’, ‘bekleten merdiven’ sonra da ‘yürütülemeyen merdiven’ olmuştu hatırlarsanız. ‘İllallah merdiveni’ olmaya adaylığını açıklamak üzereydik ki 1 buçuk aydır yaşadıklarımızdan sonra nezaket dahilinde o kadar demekle kalıyor, nihayet hakkını teslim ediyoruz. Yürümüyorlar da yürümüyorlar arkadaş! Yürütmeye niyeti olan da yok.



Bir de yepis yeni merdivenler, kim karar veriyorsa artık, durduruluyor. Özellikle de işe gidiş ya da çıkış saatinde. O kararı veren adamı çok merak ediyoruz; bilelim de saatini denk getirelim diye.



Gökdelen biter asansör bitmiyor

Merdiven yürümediği gibi metroya yapılan yeni asansörler de asli görevi iniş çıkış işlemi yerine durma, hatta bir türlü inşaatı bitememe halini koruyor. Batıkent metrosundaki 2 asansörün inşaat süresinde gökdelen dikiliyor yeni teknolojiyle. Bu ne titizlik, ne ilgi, gözleri nemlendiriyor.



Sulak Ankara

Yağmurla akmasına alıştığımız metro duraklarına, su baskınlarına girsek mi acaba? Girmek kolay, çıkamamak var. Kimse tınmıyor gibi aynı yerlerden sular akmaya, aynı yerleri su basmaya devam ediyor. Kendi kendini mi onaracak acaba duraklar ya da zamanla kendiliğinden suyun yatağı mı değişecek de bir süre sonra basmayacak yolları, evleri, kestiremiyoruz beklentiyi. Artık kuraklıkta bile sulak bir memleket Ankara.



Selanik’e ne düştü?

Bu arada yüzbinlerce insanın kullandığı bir başka ayrıntı, Sakarya Caddesi’ni kesen Selanik Caddesi’nde gizli. Darmadağın cadde. Halep sokakları geldi gözümüzün önüne. Hadi Halep’i bombalar dağıttı, Selanik Caddesi’ne ne düştü de bu hale geldi, gizemli olay açıklanamıyor! Esnaf, dükkanın önündeki taşları kendi dizmek zorunda kalmış, gerisi Allah’a emanet.



Sokağa inmek lazım

Çöp ve moloz yatağına dönen İmrahor Deresi, gözden ırak olduğu için görülmemesi mümkün. “Niye görmüyorsun?” diye suçlamayız masadaki yetkiliyi. Orası da güzel bir mesire hattı olmayıversin canım!



Kale’deki yol çalışması ve düzenlemelerin bitmediğini söylemiş miydik? Notlarımıza bakılırsa bin kere söylemişiz, tekrar etmeye gerek yok.


Yukarıdan görünmeyen daha çok ayrıntı var başkentte. Yaşayanı yoran, yıldıran ayrıntılar. Görmek için sokağa inmek lazım. Masadan kalkıp, klimalı arabadan inip, ara sıra bir dolaşmak lazım “İdare ettiğim yer ne alemde?” diye.

Hiç yorum yok: