23.01.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Okulların yarıyıl
tatili başlıyor. Büyük alışveriş merkezlerinin birinden alıp, öbürünün oyun
salonlarına götürmemeli sadece çocukları. Gençler de bilgisayarın boş
bağımlılık döngüsünden çıkmalı ara sıra. Önce yaşadığı kenti keşfetmeli, ilham
olacak mutlaka bir şey bulacaktır daha büyük hayalleri için.
Gezinin giriş paragrafı
Öyle bir şehir çünkü
Ankara; akılda kıvılcımlar çaktıran uygarlıkların geçtiği, müthiş Cumhuriyet
tecrübesiyle kentleşme laboratuarı, iklim içinde iklimli, sürprizleri olan bir
şehir. Önce içine girmelisiniz. Eski Meclis, Hacı Bayram, Anadolu Medeniyetleri
Müzesi, Anıtkabir ve Kale, hangisinden başlasanız fark etmez, Ankara’nın giriş
paragrafındadır. Ortasından önce girişle başlamalı.
Kale’yi çok seven rahmetli
Hüseyin Bektaş’ı, Kırklar Mezarlığı’na ve 50 metre ötesindeki Molla Büyük
Camisi yanında per perişan olmuş Molla Büyük Çeşmesi ya da ‘Sahirehanım Çeşmesi’ de denen çeşmeye
götürmüştük. Biz de birkaç hafta önce Ankara araştırmacısı ve sevdalısı Fikret
Ünsal’la yaptığımız söyleşi de öğrenmiştik bu yaşımızda. Çok kızmıştı Hüseyin bey,
“25 yıldır bu Kale’nin etrafındayım, 100
metre ötemdeki bu mekanlardan nasıl haberim olmaz” diye. Ondan daha uzun
yıllardır Kale’de esnaflık yapan komşularına sordu, onlar da bilemediler.
Hezeyan nedeni
Gösterilmezse bilinmiyor burnunuzun ucunda
bile olsa. Üvez, fındık ve
üzüm ağacı, pek bir arada olmazmış ama Kızılay’dan 20 dakika ötede, Kıbrıs
köyünde görünce gözlerine inanamamış akademisyenler. Çoğunuz, Kıbrıs köyünün
yerini bilmiyor ama!
Balı, armudu, vişnesi, kavunu, domatesi,
keçisi, tavşanı, kedisi gibi daha pek çok marka ürünlerine sahip çıkamayan
Ankara, mekanlarını da kendi sakinlerine bile tanıtamıyor, anlatamıyor. Ne
mekanlarına ne ürünlerine sahip çıkabiliyor. Hezeyanımız başlıyor...
Ankara Kalkınma Ajansı, Ankara’nın turizm kabiliyetinin harekete geçirilmesi için ’Ankara’da Gezilecek Çok Yer Var’ diye
tanıtım etkinliği başlatmış. Beypazarı, Çubuk, Nallıhan, Kızılcahamam ve Ayaş
gibi ilçelerin tarihi, turistik ve doğa harikası alanlarını sergileyecekler
ilan tabelalarında. Ki tarihi mekanları, yaylaları, doğa harikalarıyla Polatlı,
Güdül, Çamlıdere, Kalecik de mutlaka öncelikli olmalıydı bu sıralamada. Olmamış.
“Allah razı olsun” diyelim de Beypazarı
hariç, bu yörelerin çoğunda zaman geçirecek, çay kahve içecek, yerel yemekleri
tadacak ve dahi kalacak yer yok. Ee o zaman neyi tanıtıyoruz muhteremler,
Kalkınma Ajansı’nı mı?
Her
koşulda görülesi
Baş turistik mekanımız Ankara Kalesi, zifiri
karanlık kaldığı için, yazın akşam 7’de kışın 5 buçukta indiriyor kepenklerini.
Elektriği getiremedik, turist nasıl gelecek? Sokağının tozu, çamuru bitmiyor,
merkezde neyi çözdük te ilçelerin de şansımız olsun. Turizmcileri dahil,
turizmi ciddiye alanı yok lakin bol keseden sallayanı çok Ankara’nın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder