10.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi
İçinde
savrulup bir türlü ayağa dikilemediğimiz bu fanustan, bizi kimsenin çıkaracağı
yok. Bunca yıl gördük ki bizi bu fanusta tutmak isteyen ve onu sürekli sarsarak
ayağa kalkmamızı engelleyenler, meğer yardım beklediklerimizmiş. O halde kendi
aklımızı kullanacak, bizi esir eden bu şeffaf fanustan kendi aklımızla
kurtulacağız. Artık sığamıyoruz fanusa. Çıkışımız, kendi aklımızda, yerli
üretimde.
Örnek SSM
Örnek
almak isteyene, 30 yılı aşkındır bu işi bir düzen içinde yapan ve geliştiren
kurumumuz da var; Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM). Tankından topuna,
helikopterinden insansız hava aracına, tüfeğinden füzesine, radarından uydusuna
yerli üretimlere öncülük ediyor, fanusun camını tıklatıyor.
Sadece
büyük firmalarla çalışmıyor, küçük ve orta ölçekli işletmeleri de yanına
alacak, onlara faydası dokunacak yapılanmalar kuruyor. Böylece hem kaynak
tabana yayılmış hem de o firmalar, bilgi birikimini ve teknolojik yenilenmesini
güncelleştirmiş oluyor. Ancak yerli üretimde, nüfusu 80 milyona dayanmış bir
ülke için, kalıbımıza yakışmayacak seviyelerdeyiz hala. Birçok sektörde dışa
bağımlı, yerli üretimde bakiriz.
Çürüyeceğiz beceriksizlikten
“Fanus nasılsa yine sallanır, dizlerimizin
üzerine çökeriz” diye diye tembelliğe alıştık resmen. Birileri sallasın
diye bekleyenler bile var; çalışmak istemiyor, başkasının ürettiğini alsın
satsın istiyor. Onlarla işimiz olamaz çünkü dünya tarihi bir dönüşümün
arifesinde ve bize, fanusu kırıp çıkmak için tarihi bir fırsat doğdu. Ya
değerlendireceğiz ya da kurtulma ümidimizi tamamen kaybedecek, çürüyeceğiz
beceriksizlik ve tembellikten.
Çok önemli çalıştay
11-12
Mayıs'ta Ankara'da, çok önemli bir toplantı var; ‘Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı’ gerçekleştirilecek. Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve Türk Hava Kuvvetleri düzenliyor toplantıyı. Akademisyenler,
kamu kurumları ve özel kuruluşların ilgili temsilcileri, savunma, havacılık ve
uzay sanayisi hakkında bilgilendirilecek, 2050 yılını hedefleyen planlar saptanacak.
Havacılık
ve uzay çalışmaları, ülkenin kaderi ve ekonomisi açısından pek
değerlendiremediğimiz, kapısını açmakta da çok geç kaldığımız üretim alanları
maalesef. Kendi helikopterimiz, uydumuz, insansız hava araçlarımız ve
radarlarımızı üretmek gibi olumlu gelişmeler kaydediyor, yeni adımlar atıyoruz
ama koşmaya başlamamız lazım. Bu yeni kurulacak dünya, kimseyi beklemeyecek,
beklemediği gibi büyük bir teknolojik kopuş yaşanacak üretmeyen ülkelerle
üretenler arasında.
Altyapı ne alemde?
Peki
altyapımız uygun mu gelişmiş ülkeleri yakalamak için? Değil. Eğitimden üretime,
çıfıt çarşısı gibi darmadağın.
- Mesleki eğitim, anca devletin gündemine
gelebildi bu yıl. Gençleri, ihtiyaca göre yetiştirip yönlendirmiyor, üniversite
sınavı denen garabetle hayata başlamadan tüketiyoruz.
- Nitelikli
ara eleman ve çırak yetişmiyor, “Üretelim” deseniz kim tutacak işin ucundan
belli değil. Boyacı küpüne daldırıp çıkarınca olmuyor ki yetişmiş insan.
- Sanayi
ve organize sanayi bölgeleri, çocukça sorunlarla uğraşıyor, yasal düzenlemeler
ve kamu kurumlarının yönlendirmeleri, siyasi çatışmaların tozundan dumanından kurtulamıyor
bir türlü.
- Küçük
ve orta ölçekli işletmeleri yeni gelişmelere uyarlayacak eğitim ve yönlendirme,
organize sanayi bölgelerinin insafına bırakılmış, devlet, hem yapılanı
desteklemekte hem yapması gerekeni yapmakta çok geriden geliyor.
Ne kadar geciktik?
Savunma,
havacılık ve uzay sanayisi, Ankara’nın uzman olduğu bir alan. Fişek, buradan
ateşlenecek, ülkeye buradan yayılacak. Çok şeyimizi üretmek zorundayız ve
üstüne fişeğin ateşleneceği bu kentin, daha bir sürü altyapı ve üstyapı
sorunları var. Yerli üretim atılımlarımızı, yerel yönetimlerin de benimsemesi,
üstüne düşeni, zamanında yapması lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder