11 Mayıs 2016 Çarşamba

İSTİKBAL GÖKLERDEYMİŞ



10.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi


İçinde savrulup bir türlü ayağa dikilemediğimiz bu fanustan, bizi kimsenin çıkaracağı yok. Bunca yıl gördük ki bizi bu fanusta tutmak isteyen ve onu sürekli sarsarak ayağa kalkmamızı engelleyenler, meğer yardım beklediklerimizmiş. O halde kendi aklımızı kullanacak, bizi esir eden bu şeffaf fanustan kendi aklımızla kurtulacağız. Artık sığamıyoruz fanusa. Çıkışımız, kendi aklımızda, yerli üretimde.

Örnek SSM
Örnek almak isteyene, 30 yılı aşkındır bu işi bir düzen içinde yapan ve geliştiren kurumumuz da var; Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM). Tankından topuna, helikopterinden insansız hava aracına, tüfeğinden füzesine, radarından uydusuna yerli üretimlere öncülük ediyor, fanusun camını tıklatıyor.

Sadece büyük firmalarla çalışmıyor, küçük ve orta ölçekli işletmeleri de yanına alacak, onlara faydası dokunacak yapılanmalar kuruyor. Böylece hem kaynak tabana yayılmış hem de o firmalar, bilgi birikimini ve teknolojik yenilenmesini güncelleştirmiş oluyor. Ancak yerli üretimde, nüfusu 80 milyona dayanmış bir ülke için, kalıbımıza yakışmayacak seviyelerdeyiz hala. Birçok sektörde dışa bağımlı, yerli üretimde bakiriz.

Çürüyeceğiz beceriksizlikten
Fanus nasılsa yine sallanır, dizlerimizin üzerine çökeriz” diye diye tembelliğe alıştık resmen. Birileri sallasın diye bekleyenler bile var; çalışmak istemiyor, başkasının ürettiğini alsın satsın istiyor. Onlarla işimiz olamaz çünkü dünya tarihi bir dönüşümün arifesinde ve bize, fanusu kırıp çıkmak için tarihi bir fırsat doğdu. Ya değerlendireceğiz ya da kurtulma ümidimizi tamamen kaybedecek, çürüyeceğiz beceriksizlik ve tembellikten.

Çok önemli çalıştay
11-12 Mayıs'ta Ankara'da, çok önemli bir toplantı var; ‘Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı’ gerçekleştirilecek. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve Türk Hava Kuvvetleri düzenliyor toplantıyı. Akademisyenler, kamu kurumları ve özel kuruluşların ilgili temsilcileri, savunma, havacılık ve uzay sanayisi hakkında bilgilendirilecek, 2050 yılını hedefleyen planlar saptanacak.

Havacılık ve uzay çalışmaları, ülkenin kaderi ve ekonomisi açısından pek değerlendiremediğimiz, kapısını açmakta da çok geç kaldığımız üretim alanları maalesef. Kendi helikopterimiz, uydumuz, insansız hava araçlarımız ve radarlarımızı üretmek gibi olumlu gelişmeler kaydediyor, yeni adımlar atıyoruz ama koşmaya başlamamız lazım. Bu yeni kurulacak dünya, kimseyi beklemeyecek, beklemediği gibi büyük bir teknolojik kopuş yaşanacak üretmeyen ülkelerle üretenler arasında.

Altyapı ne alemde?
Peki altyapımız uygun mu gelişmiş ülkeleri yakalamak için? Değil. Eğitimden üretime, çıfıt çarşısı gibi darmadağın.
- Mesleki eğitim, anca devletin gündemine gelebildi bu yıl. Gençleri, ihtiyaca göre yetiştirip yönlendirmiyor, üniversite sınavı denen garabetle hayata başlamadan tüketiyoruz.
- Nitelikli ara eleman ve çırak yetişmiyor, “Üretelim” deseniz kim tutacak işin ucundan belli değil. Boyacı küpüne daldırıp çıkarınca olmuyor ki yetişmiş insan.
- Sanayi ve organize sanayi bölgeleri, çocukça sorunlarla uğraşıyor, yasal düzenlemeler ve kamu kurumlarının yönlendirmeleri, siyasi çatışmaların tozundan dumanından kurtulamıyor bir türlü.
- Küçük ve orta ölçekli işletmeleri yeni gelişmelere uyarlayacak eğitim ve yönlendirme, organize sanayi bölgelerinin insafına bırakılmış, devlet, hem yapılanı desteklemekte hem yapması gerekeni yapmakta çok geriden geliyor.

Ne kadar geciktik?
Savunma, havacılık ve uzay sanayisi, Ankara’nın uzman olduğu bir alan. Fişek, buradan ateşlenecek, ülkeye buradan yayılacak. Çok şeyimizi üretmek zorundayız ve üstüne fişeğin ateşleneceği bu kentin, daha bir sürü altyapı ve üstyapı sorunları var. Yerli üretim atılımlarımızı, yerel yönetimlerin de benimsemesi, üstüne düşeni, zamanında yapması lazım.

Gördük ki istikbal göklerdeymiş, döndük dolaştık başımızı yukarı çevirdik sonunda. Çevirdik de ne kadar geciktik acaba?

Hiç yorum yok: