27.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi
En
son Marmara Köşkü’nü yıktık, yenisini yapacağız.
Atatürk
Orman Çiftliği’nde, 2-3 yapı kaldı son demlerini yaşayan.
Hacı
Bayram’ın, camisi dahil özgünlüğü kalmadı, evler 2014-2015 model artık.
İtfaiye
Meydanı tarihe karıştı. İller Bankası’nın dizleri titriyor ha yıkıldım
yıkılacağım diye.
İsmetpaşa
Mahallesi’nin topu topu kalan 15-20 özgün evi, gün be gün eksiliyor.
Ulus’u,
aklına esen yıkıyor, aklına estiğini yapıyor, tarihi dokusuyla ilgisiz yapılar
çöplüğüne dönüştürüyor.
Hamamönü’nün
önemli bir kısmı, Hamamarkası’nın neredeyse hepsi tarihi değil artık, yıkılıp
yeniden yapılıyor. Ulucanlar’la arasında kalan eski Ankara evleri de teker
teker aradan eksilmeye başladı.
Mebusevleri’nde
yaklaşık 20, Yenimahalle ve Bahçelievler’de iki elin, Gazi Mahallesi’nde 4 elin
parmakları kadar ev kaldı o mahallenin özelliği olan.
Bağevlerinin
semti Keçiören’de kalan 10-15 bağ evinin 4-5’i can çekişiyor, 2 restorasyon
dışında gerisi, yepis yeni yenilendi.
Çankaya’da
kalan 4-5 bağevinin ilk haliyle ilgisi yok, Saraçoğlu Mahallesi de topun
ağzında.
Atatürk
Bulvarı’nda, bir dönemi simgeleyen 4-5 bina kaldı.
Kale’deki
ilk düzenleme adımları da yıkarak yapma biçiminde atılıyor. Bir de Kale’nin
üstüne yükseldiği kayalığı yapay kaya dokusuyla kapladık mı, al sana sıfır
kilometre tarihi şehir!
Ytong tuğladan eski Ankara evi |
Kendiyle başlatıyor tarihi
Çok
örnek var çok. Yakında 4 bin yıllık yerleşim işaretleri bulunan, 2 bin 700 yıldır
düzenli şehirleşmeye geçen başkenti, son
model bir şehre çevireceğiz. İster kendi tarihimizin ister başka kültürlerin
eseri olsun, yeniliyoruz her şeyi. ‘Kentsel
dönüşüm’ü, gecekondu ve izbe bölgeler için yapılacak diye anlamıştık biz
ama toptan yeniliyoruz galiba Ankara’yı. Altı dökülen, üstünü yenilediğimiz Ankara...
Atatürk
Orman Çiftliği’nde yıkılan Marmara Köşkü’yle bir kez daha hatırlamış olduk; aynı
kendi tarihimizi çocuklarımıza anlatamadığımız gibi, tarihi olan eserlere de
sahip çıkamıyoruz biz. Herkes, kendiyle başlatıyor tarihi.
Son çare tüketilmeden
yıkılamaz
Tesadüfen
öğrendik Marmara Köşkü’nün yıkılışını. Kültür ve Turizm Bakanlığı köşk için “Orijinalliği bozulmuştur” demiş,
restorasyon için Ankara 1 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuş, Kurul
statik rapor istemiş, ODTÜ’lü hocalar statik açısından restorasyonu riskli
bulmuş ve köşkün yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilmiş. Araya mahkemeler
girmiş, sonunda yıkılmış, yıkıldıktan sonra da tesadüfen bizim haberimiz olmuş.
Mimarlar,
Kültür Bakanlığı’nın 660 Sayılı İlke Kararı’nı, Şehir Plancıları, uluslararası
anlaşma olan Venedik Tüzüğü’nü hatırlattı. Özeti; bu tür bir yapıyı, son çare
tükenene kadar öyle kolay kolay yıkamazsınız, yıkarsanız Türkiye’de, 2863
Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca suç
işlemiş olursunuz. Aslolan sonuna kadar özgün, tarihi olanı korumak yani. Adı
üzerinde; tarihi ve bir eser, yıkarsanız yeni oluyor.
Kurul’dan
kim koruyacak?
Şu
Ankara 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu
da Kale içine yapılan havuzlara kimin izin verdiğini yanıtlayamayan,
yine Kale içinde ve tarihi bölgelerde çivi çakılamayacak, aynı Marmara
Köşkü’ndeki gibi restore edilmesi gereken eski yapıların yıkılıp yeniden
yapılmasını seyreden Kurul mu acaba? Koca koca özgün konakların yıkılmasını,
çoğunda plana da uyulmayan ytong konakların yapılmasını seyreden Kurul mu? E
Koruma Kurulu’ndan Koruma Kurulu lazım o zaman Ankara’ya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder