20.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi
Tarihinden
bir sayfa daha yırtıldı Ankara’nın. Ya yırtılıyor ya tahrif ediliyor zaten.
Hangi tarih aralığına ait olduğu fark etmiyor, yırtılamayan tahrif ediliyor.
Tarihsizleşerek kimliksizleşiyor başkent. Devletinin sahip çıkamadığı başkenti,
sahip çıkanın da elinden alınıyor. En sonunda neye benzeyecek acaba bu şehir?
Daha doğrusu bir şeye benzeyecek mi?
Angara’ya deniz geldi!
Aklımız
ermeye başlayınca misafirhane olarak Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT)
verilmişti, hiç gezmek nasip olmadı Marmara Köşkü’nü. 1929 yılında yapılmış, 87
yaşında mimari ve tarihi değeri olan bir mekandı ve niye müze ya da dinlence
mekanı olarak değerlendirilmedi, anlayamadık hiç. Çünkü bu çiftlik evinin
bahçesi, Atatürk oturacağı zaman da halkın gelip, Marmara Havuzu başında Ankara
manzarası izleyebileceği bir park olarak düzenlenmişti.
Ankara
bebelerinin çoğu burada ve yakınındaki Karadeniz Havuzu’nda yüzme öğrenmiş,
yazın bisikletlere atlayıp soluğu aldıkları tek eğlence yerleri olmuştu. Ankara’nın,
ilk eğlence ve dinlence yeriydi. Angara’ya deniz gelmişti!
Arkada Marmara Köşkü |
Bataklık kurudu hayal
sulandı
Atatürk,
o zamanki adı Gazi Orman Çiftliği olan Atatürk Orman Çiftliği’ni 2 Haziran’da bağışladı,
11 Haziran 1937’de de Marmara Köşkü’nde hazineye devir belgesini imzaladı.
Ancak vefatından sonra anlaşılmaz bir biçimde halk, Çiftlik’ten de Marmara
Köşkü’nden de uzak tutulmaya çalışıldı yıllarca.
Devlet,
tabiri caizse ne halka ne kendine yar etti, hiçbir cebine sığdıramadığı paket
gibi ortada bıraktı hem Çiftliği hem de köşkü. Kentin ciğerlerine de
dönüştüremedi, tarım ve hayvancılığa katkısını da geliştiremedi. Bataklık
kurutulup kente katılmış, gelin görün ki Ata’nın hayali sulandırılmıştı. Sonunda
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Ankapark yaparak rahata erildi.
Hani restore edilecekti?
Kendini
‘kent kaşifi’ olarak tanımlayan Ahmet Soyak, yine Ankara’nın fotoğraflarını
çekmeye çıkmışken 17 Mayıs’ta bir şey fark etti; Marmara Köşkü yoktu. Yağmur
iyi yağdı, ağaçlar mı büyümüştü birden, yoksa köşkü paketleyip sandığa mı
kaldırmışlardı? Biraz yakına girince yıkıldığını gördü.
Yaklaşık
1 yıl önce Ankara 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2446 sayılı
kararıyla köşkün tadilattan geçip yeniden düzenleneceğini ve yabancı devlet
adamları için Cumhurbaşkanlığı konukevi olarak kullanılacağından bahsediyorduk
oysa. Koruma Kurulu’nun restorasyon kavramını, yıkıp-yapmak olarak mı anlamamız
gerekiyordu acaba? Ya da sonrasında, geçtiğimiz Ocak ayında, restore
edilebilecek köşkü niye riskli yapı olarak ilan etmişti?
Allah rahmet eylesin
Mimarlar Odası Ankara
Şubesi yıkılıp yeniden yapılmasına ilişkin Koruma Kurulu kararına dava açmış,
mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Yargı süreci devam ederken rahmetli
oldu köşk. Hukuk da beraberinde... 19 Mayıs’a tatsız bir giriş oldu, mimari ve
tarihi değer taşıyan bir eserini daha kaybetti başkent. Biraz daha
tarihsizleşti, kişiliksizleşti. E Allah rahmet eylesin o zaman, hadi işimize
bakalım!1950'lerde Demokrat Parti döneminde yapılan ekle 'T' şeklini almadan önceki hali |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder