21 Mayıs 2016 Cumartesi

MARMARA KÖŞKÜ ARAMIZDAN AYRILDI



20.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi


Tarihinden bir sayfa daha yırtıldı Ankara’nın. Ya yırtılıyor ya tahrif ediliyor zaten. Hangi tarih aralığına ait olduğu fark etmiyor, yırtılamayan tahrif ediliyor. Tarihsizleşerek kimliksizleşiyor başkent. Devletinin sahip çıkamadığı başkenti, sahip çıkanın da elinden alınıyor. En sonunda neye benzeyecek acaba bu şehir? Daha doğrusu bir şeye benzeyecek mi?

Angara’ya deniz geldi!
Aklımız ermeye başlayınca misafirhane olarak Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) verilmişti, hiç gezmek nasip olmadı Marmara Köşkü’nü. 1929 yılında yapılmış, 87 yaşında mimari ve tarihi değeri olan bir mekandı ve niye müze ya da dinlence mekanı olarak değerlendirilmedi, anlayamadık hiç. Çünkü bu çiftlik evinin bahçesi, Atatürk oturacağı zaman da halkın gelip, Marmara Havuzu başında Ankara manzarası izleyebileceği bir park olarak düzenlenmişti.

Ankara bebelerinin çoğu burada ve yakınındaki Karadeniz Havuzu’nda yüzme öğrenmiş, yazın bisikletlere atlayıp soluğu aldıkları tek eğlence yerleri olmuştu. Ankara’nın, ilk eğlence ve dinlence yeriydi. Angara’ya deniz gelmişti!
Arkada Marmara Köşkü
Bataklık kurudu hayal sulandı
Atatürk, o zamanki adı Gazi Orman Çiftliği olan Atatürk Orman Çiftliği’ni 2 Haziran’da bağışladı, 11 Haziran 1937’de de Marmara Köşkü’nde hazineye devir belgesini imzaladı. Ancak vefatından sonra anlaşılmaz bir biçimde halk, Çiftlik’ten de Marmara Köşkü’nden de uzak tutulmaya çalışıldı yıllarca.

Devlet, tabiri caizse ne halka ne kendine yar etti, hiçbir cebine sığdıramadığı paket gibi ortada bıraktı hem Çiftliği hem de köşkü. Kentin ciğerlerine de dönüştüremedi, tarım ve hayvancılığa katkısını da geliştiremedi. Bataklık kurutulup kente katılmış, gelin görün ki Ata’nın hayali sulandırılmıştı. Sonunda Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Ankapark yaparak rahata erildi.

Hani restore edilecekti?
Kendini ‘kent kaşifi’ olarak tanımlayan Ahmet Soyak, yine Ankara’nın fotoğraflarını çekmeye çıkmışken 17 Mayıs’ta bir şey fark etti; Marmara Köşkü yoktu. Yağmur iyi yağdı, ağaçlar mı büyümüştü birden, yoksa köşkü paketleyip sandığa mı kaldırmışlardı? Biraz yakına girince yıkıldığını gördü.
Yaklaşık 1 yıl önce Ankara 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2446 sayılı kararıyla köşkün tadilattan geçip yeniden düzenleneceğini ve yabancı devlet adamları için Cumhurbaşkanlığı konukevi olarak kullanılacağından bahsediyorduk oysa. Koruma Kurulu’nun restorasyon kavramını, yıkıp-yapmak olarak mı anlamamız gerekiyordu acaba? Ya da sonrasında, geçtiğimiz Ocak ayında, restore edilebilecek köşkü niye riskli yapı olarak ilan etmişti?
Allah rahmet eylesin
Mimarlar Odası Ankara Şubesi yıkılıp yeniden yapılmasına ilişkin Koruma Kurulu kararına dava açmış, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Yargı süreci devam ederken rahmetli oldu köşk. Hukuk da beraberinde... 19 Mayıs’a tatsız bir giriş oldu, mimari ve tarihi değer taşıyan bir eserini daha kaybetti başkent. Biraz daha tarihsizleşti, kişiliksizleşti. E Allah rahmet eylesin o zaman, hadi işimize bakalım!
1950'lerde Demokrat Parti döneminde yapılan ekle 'T' şeklini almadan önceki hali

Hiç yorum yok: