13.09.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
Tarihimizin
en önemli kırılma noktalarından birini yaşadık 15-16 Temmuz’da. Fetullahçı
Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi, bizi Çanakkale’deki, Kurtuluş
Savaşı’ndaki gibi birbirimize kenetledi. 7 Ağustos Yenikapı Mitingi, çimentosu
oldu yeni Türkiye’nin. Bu ruhhaliyle bayramların bayramlığı geldi sanki
millisiyle dinisiyle.
Yanıt gibi kutlandı
12
Eylül 1921’de Haymana, 13 Eylül’de Polatlı kurtulmuştu, daha içten kutladık
Sakarya Meydan Savaşı’nın 250 yıllık gerileyişe “Dur” diyen direnişini. 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Zaferi, uzun
zaman sonra tekrar anlamına yakışır coşkuyla kutlandı. 12 Eylül’e denk gelen
Kurban Bayramı, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin unutulası anılarına örtü oldu.
Hepsi, 15-16 Temmuz darbe girişimine yanıttı sanki, üstelik asıl cevap hakkı kullanmadan
daha.
Türkiye’nin
geleceğini karartarak çizmek isteyen ülkeler ve pazar tezgahı gibi onların
maşası her neviden örgüt, çatır çatır kendi ilkelerini çiğniyor, içinden gerçek
amaçları saçılıyor dünya kamuoyuna. Ne oldu da ülkenin en ücra köşelerine kadar
karşılarına ‘millet’ çıktı, o kısmı
anlayamıyorlar. Hatalarına, sadece yenilerini ve daha büyüklerini ekleme
çaresizliği içindeler. Anlasınlar ama; millet yayından çıktı ve önüne çıkanı
yıka yıka, eninde sonunda o hedefine ulaşacak.
7 Ağustos 2016 Yenikapı Mitingi |
Yayından fırladı
İster
yenisi kurulsun, ister eski düzeni devam etsin, o dünyanın söz sahibi, gelişmiş
ülkelerinin üyesi olmak istiyor bu millet. Başkalarının dudak arasından çıkan
kararlarla koşamıyor, hep emekliyor. 15-16 Temmuz’da kendi kararını beyan etti,
yaklaşık 70 yıldır gerildiği yayından, bunun için fırladı. Bu uğurda kim
çıkacaksa karşısına, uzlaşmayanı yıkacak, yıkana kadar vuruşacak.
Bu
beyanı anlamayan, anlamazdan gelen ya da duymamaya çalışanlar var. Bunun bir
kişi, parti, zümre işi olduğunu sanıyor, iplerini tutan ellerden medet
umuyorlar hala.
Uyanın rüyadan
Açıklama
kolaylığı için çok taze bir örnek: Kütahya Tavşanlı’da, gizli mesajlaşma
sistemi ‘bylock’u geliştiren TÜBİTAK üst düzey yöneticisi Mesut Yılmazer, bir
yakınının evinin bodrumunda kıstırılmış, kaçarken yakalanmış. Yavuz hırsız
kılıklı, polise posta koymuş bir de; “Siz
beni sorgulayamazsınız. Yakında hepiniz tutuklanacaksınız ve bunların hesabını
vereceksiniz” demiş. Kapalı sistem iletişim kurmaktan gerçeği
şaşmış, kopmuşlar. Hala ne olduğunun farkında değiller, ne dünyada ne de
Türkiye’de.
Bundan sonra burnunu uzatanı bu millet affetmeyecek,
15-16 Temmuz’daki gibi şefkatli de olmayacak, anlayamıyorlar. Şu anda Çanakkale
ve Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi dünyaya kafa tutuyorlar, ayrıntısınız artık siz, her
neviden örgütler de ayrıntı. Bir zahmet uyanın artık rüyalarınızdan, aklınızı
başınıza alın.
Değilse
yoldan çekilin
Önünde duranlar ve yanında olanlar var bundan sonra
Türkiye için. Yanındakilerle işbirliği yapacak, önünde duranla ne kadar acı
verecek olsa da hedefi pahasına, sonuna kadar vuruşacak. 70 yıla yayılan ve hiç
bitmeyen ağrılarına, bir türlü kalkıp koşamayışına, acılı ya da tatlılıkla son
vermek, hakkı olan yaşam tarzı ve söz hakkına sahip olmak istiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder