03.03.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Yorucu
bir şehir değil mi? Bedenen yorduğu kadar zihni de yoruyor. Sürekli bir söz
dalaşı, atışma, çekişme, gerginlikle gündem oluyor. Fikir alışverişi, danışma,
dayanışma kavramlarıyla bağlarını koparmış, dengesiz güçlerin halat çekme
yarışında gibiyiz. Halkının zayıf kaldığı, ona rağmen işlerin yürüdüğü,
sokakları, caddeleri gibi zihinleri de kargaşaya sürükleyen ve sonuçlanamayan
bir mücadele... Yoruyor...
“Maltepe’de çalışıyorum”
Geçtiğimiz
Pazartesi, otobüste, bir hanım kızımız telefonla konuşuyor. “Havagazı Fabrikası yıkılıyor, asbest
varmış, kanser yapıyormuş, ben Maltepe’de çalışıyorum..” diye gayet özet,
edebiyatsız anlatıyor karşıdakine. Son cümlesi “Başka bir müşteri temsilcisiyle görüşeceğim, siz çözemediniz sorunumu”
diye sonlandırıyor konuşmasını. 25’le 28 yaşları arasında olmalı. Kapatıyor
telefonu, bu sefer de arkadaşını arıyor ve tedirginliğini onunla paylaşıyor.
Böyle yıkılıyordu.. |
Ne
kötü bir Pazartesi’ye başlama sabahı oluyor tabii. Daha gün başlamadan derde çare
peşine düşüyorsunuz. O çevrede okulların olması, yoğun bir iş merkeziyle
çevrilmesi dışında asbestin rüzgarla yayılması gündeme geliyor ki nerelere
kadar yayılacağını kestirmek mümkün değil. Beyaz koruyucu kıyafetleri içinde
yıkım ekibi astronotlara benziyor, az ileride vatandaş elini kolunu sallayarak
yoldan geçiyor.
Tantana çıkınca örtüler örtüldü, astronotlar yıkıma el attı.. |
En kötü anıyı bırakıyor
Cumhuriyet’in
tescilli sanayi miraslarından ilk 3’e girebilecek Havagazı Fabrikası’nın, müze
yapmak yerine 25 Şubat’ta yıkımına başlanıyor. Yıkılırken de bırakacağı en kötü
anıyı bırakıyor hafızalara. Kimsenin uyarısına gerek bile olmadan tüm
önlemlerin alınıp gerçekleştirilmesi gereken bir işlem, Ankara’dan Türkiye’nin
gündemine taşıyor.
Belediye,
sivil toplum örgütleri, uzmanlar ve vatandaş arasında sözler gidip geliyor,
noktayı, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile Ankara Tabip Odası’nın
açtığı davayı hava ölçüm raporlarını da gören Ankara 7.İdare Mahkemesi koyuyor;
1 Mart’ta, yürütmeyle beraber yıkım durduruluyor. 4 gün sonra... Bu dava
açılmasa onca ilgili resmi kurum, bakanlık, bürokrat, bizimle beraber
seyrediyor.
Doğru bir yöntem mi?
Yıkım
duruyor ama söz dalaşı bitmiyor, bizi bitirmeye yeminli gerginliklere sadece
yenisi ekleniyor. Sorun çözmek, hizmet üretmekle yükümlü kurumlar, ara
vermeksizin, her gün yeni ve içi boş çekişmelerle yoruyor bizi. Bedenimizi de
zihnimizi de yoruyor, şehrinden soğutuyor insanı. Bu, bizim memlekette, doğru
bir yöneticilik yöntemi olarak mı kabul ediliyor acaba? Şehircilik açısından
yani...
Güzele bakalım
4
Mart Cumartesi sabah 11’den itibaren Kale’de hareket var. 11 Mart’a kadar Dünya
Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde plastik ve geleneksel sanat sergileri, yerinde izleyebileceğiniz canlı
uygulamalar, katılabileceğiniz sanat üzerine konferanslar, paneller, sohbetler
ve sokak defilesi gerçekleştirilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder