21.03.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Halk
oylaması, silindir gibi geçiyor bütün gündemlerin üzerinden. “Karpuz gibi ikiye ayrıldık” demek
karpuza hakarete girmeli; karpuz ikiye ayrılsa lezzet sunar, insanoğlunun
bölünmesi ayrışma, çatışma, kasvet yaratıyor ruhlarda. Orta cılızlaşıyor,
uçlara yığılıyor kitleler. 60 yıldır tecrübe ettiğimiz üzere, bir kez daha
zayıf yerinden kırılmaya hazır hale geliyor bir millet ve onların ülkesi.
Kaçıncı bahar
Seçim
havası, son 3 yılın baharlarını ağız tadıyla yaşatmadı, bu yıl dördüncüsü.
Kendi kendine geldi geçtiler, yüzlerine, kıyafetlerine, coşkularına bakan,
ilgilenen olmadı. Ha sonbahar ha ilk, bir mevsim eksik gidiyor dördüncü yıldır.
Baharın müjdecisi Ankara Çiğdemi |
Ne
Ankara’nın kardelenlerini ne de çiğdemlerini fark ettik, açtı, geçtiler kendi
kendilerine. Müjdeci erik çiçekleri, tomurcuklar, taze gül yaprakları, kime
haber veriyor baharın geldiğini, biz meşgulüz. Üçüncü cemrenin düştüğü gün
saati çalmış gibi bahçemizde sık nefesi duyulan kirpimizin arz-ı endamı da
uyandıramıyor, “Ha.. sen de vardın di mi?”
diye kaba bir gözlem en fazla.
Kuşların
müzikleşen, dirileşen ötüşlerini duyamayacağımız bir gürültü baskın; sonuna
kadar açık çatlayan, kulakları yırtan sesli duyurularıyla seçim araçları
geçiyor yukarıdan aşağı, bu yandan o yana. Kornalarla baharı korkutuyor, miting
alanlarına yığılıyoruz kırlara yayılmak varken.
Süzgecimiz tıkanıyor
İnsanlığını
dinleyemiyor, doğayı duyamıyor, varlığını hissedemiyorsun. Canlı vücuduna,
cansız madde ruhsuzluğu zerkediliyor, muhakeme edemiyorsun.
Bir
de asfalt ile betonun, karşıyageçirmez yolunun, reklam tabelasından, yolkesen
büfelerine, senden daha değerli sayıldığı şehirde yaşıyorsan toprak için değil
beton için park yapıyor, yeşili gökdelenle AVM’yle kapatıyorsan seçim olmasa da
bahar kime gelecek, nefesi bile mangırla alıyorsun. Toprakla yeşil lüks değil hak,
ruhun süzgecini tıkıyorsun.
Çıkasıca huyumuz
Bu memleketi hiç rahat
bırakmayan ellerin artık kendini saklayamaz duruma düşen sahipleri, bir bir
düşüyor gerçek ışığının vurduğu aydınlığın ortasına. Bizimse ortamız
güçleneceğine, yeni kenarlar üretiyoruz dağılmak için. 60 yıllık çıkasıca
huyumuzdan vazgeçmezsek kendimiz kıracağız tam ortamızdan kendimizi. 3-4
baharla kalmayacak o zaman, nice baharlara doyamayacağız kendi marifetimizin
acı meyvesini dilim dilim yutmak zorunda kalırken.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder