18 Temmuz 2017 Salı

HEP YALNIZ BIRAKILAN ADAM: VECİHİ HÜRKUŞ



18.07.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Uçmak için doğmuş bir kuşunkine benziyor gökyüzü ve uçmakla ilişkisi. Okurken bile yorulacağınız, bir ömre sığmayacak işleri sıkıştırmış 73 yıllık yaşamına. Adı gibi, bir kuş gibi hür düşünmüş hür davranmış, bu hürlüğün bedelini, çok ağır cezalandırmış devletiyle milleti.

Fikirlerine, ürettiği uçaklarına sahip çıkılmamış, borçlandırılmış, maaşına haciz konmuş, hayatını yazamadan, küskünlüğünü bile yaşayamadan 16 Temmuz 1969’da, tam da insanoğlunun aya ayak basmak için uçtuğu gün, göremeden sonsuzluğa uçmuş Hürkuş.
Vecihi Hürkuş

Hep hareket hep macera
1896 doğumlu, çocukluğu da hareketli. 1912’de Balkan Harbi’ne gönüllü gidiyor, savaşın sonunda Tayyare Mektebi’ne girmek istiyor. Daha 16 yaşında, almıyorlar. Makinist Mektebi’ne gidiyor.

Macera başlıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda Bağdat cephesine, uçak makinisti olarak gönderiliyor. Bir uçak kazasında yaralanınca İstanbul’a dönüyor, nihayet Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girebiliyor. 1917 sonbaharında Kafkas Cephesi’nde... Orada uçak düşüren ilk Türk tayyarecisi oluyor. Yaralanıyor, Ruslar’a esir düşüyor, Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’ndan bir arkadaşıyla yüzerek kaçıp, İran’dan yürüyerek Erzurum’a geliyor.
Ruslara yaralı olarak esirken
İstanbul işgal edilince gizlice Ankara’ya geçiyor, Kurtuluş Savaşı’na katılıyor. İzmir Seydiköy (Gaziemir) Meydanı’nı, tek başına işgal ediyor. Meclis’ten 3 takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi oluyor. Daha başlangıç...

Milli havacılık filizleniyor
Savaştan sonra İzmir’de Seydiköy’de açılan Tayyare Mektebi’nde yeni tayyarecileri eğitmeye başlıyor. 1923 başlarında İzmit Mıntıkası Tayyare Bölüğü’ne atanıyor ama 3 ay sonra yine İzmir’de. Kafasında, savaşta çekilen yokluklara çare olarak havacılığı millileştirme düşüncesi filizlenmeye başlıyor.

1919’dan beri kafasındaki uçak projeleri, ilk 28 Ocak 1925’de Vecihi K-6’nın uçuşuyla somutlaşıyor. Uçağa ruhsat verecek heyette kimse yetkin değil, kendi uçuyor. Vay sen misin izinsiz uçan, ceza alıyor. Karşılığında da Hürkuş, Hava Kuvvetleri’ne istifayı veriyor.
Sonradan Türk Hava Kurumu (THK)adını alan Türk Tayyare Cemiyeti’nin (T.Ta.C.) kurucuları arasında yer alıyor. Geliri bağışlardan sağlanacak Cemiyet’in amacıyla hemfikir; bir okul açmak, milli hava sanayisini kurmak. Fen Şubesi’nin başına geçiyor. Cemiyetin logosunu tasarlıyor, madalya nizamnamesini tek başına oluşturuyor. 17 Haziran 1925’te Cemiyet, kendisini ‘Türkiye’nin Baş Tayyarecisi’ ilan ediyor.

Yurtdışına gönderiliyor, fabrikaları geziyor, uçaklarını deniyor, hatta hatalarını söylüyor. Bu arada Türkkuşu ve İnönü Eğitim Merkezleri’nin yer seçimlerini yapıyor, Türkiye planör rekorunu kırıyor, Cemiyet adına planör yapımını başlatıyor. Sabiha Gökçen, öğrencilerinden...

Erken sönen TOMTAŞ hayali
15 Ağustos 1925 tarihinde Kayseri’de Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi(TOMTAŞ) kurulurken 19 Ekim 1925’de Tayyare Cemiyeti Yönetim Kurulu istifa ediyor, bir nevi kendini fesh ediyor. TOMTAŞ’a geçiyor, uçakların seçimi, denemesini yapıyor, hatta ihtiyaç fazlası uçakların yurtdışına satış fikrini gündeme getiriyor. Bir hayali daha söndürülüyor, emekler boşa gidiyor; TOMTAŞ, kötü yönetimi nedeniyle iflas ettirilip, 1928’de kapatılıyor.
Kayseri Uçak Farikası (TOMTAŞ)
Türk Hava Kurumu’ndaki eski görev yeri Teknik Şube’ye geri dönüyor Hürkuş. 1930’da Kadıköy’de bir keresteci dükkanını kiralayıp, 3 ay içinde ikinci uçağı Vecihi K-14’ü yapıyor. Ankara’ya uçuyor, gösteri uçuşu yapıyor, Başbakan İsmet İnönü ve bazı komutanlar uçağı inceliyor, tebrik ediyor ama hala teknik değerlendirmeye yetkin bir heyet olmadığı için İktisat Bakanlığı’ndan talep ettiği uçabilirlik ruhsatını alamıyor. 23 Nisan 1931’de binbir zorlukla ancak Çekoslovakya’dan alabiliyor.

“Kendi uçağını kullanmayacaksın”
Posta taşınıyor, turneler düzenleniyor, bağışlar geliyor Hava Kurumu’na. 1931... “Vecihi K-14’ü değil, Savunma Bakanlığı’nın verdiği uçağı kullanacaksın” diyorlar. Yine istifa ediyor. 21 Nisan 1932’de ilk Türk Sivil Tayyare Mektebi’ni kurarak, ikisi kız 12 öğrencisiyle 27 Eylül 1932’de eğitim ve öğretime başlıyorlar. Parasal sorunlar, öğrencilere denklik diploması verdiremeyince gençliğinden beri kurduğu bu hayalinden de oluyor.

1935’de Türk Hava Kurumu, Atatürk’ün de talimatıyla yine kapısını çalıyor. Biraz yüreğini soğutacak işleri gerçekleştirebiliyor bu dönemde. 1951’de havadan zirai ilaçlama yapmak üzere beş arkadaşıyla kurdukları kısa ömürlü Türk Kanadı firması var. 1952’de projelerine gelir sağlamak için reklam uçuşları yapıyor, broşür dağıtıyor.

6 Ağustos 1954’de Yeşilköy Hava Limanı’nda 40. Hizmet Yılı’nın kutlandığı tören, resmi kapılardan uzaklaştırılma günü aslında.

En çok ilklerin sahibi
29 Kasım 1954’de Hürkuş Hava Yolları’nı kuruyor. Türk Hava Yolları’nın seferden kaldırdığı 8 tayyareyi Ziraat Bankası’ndan sağladığı kredi ile alıp, sefer yapılmayan yerlere sefer koyuyor. Sabotajlar yapılıyor, uçakları parçalanıyor, sonunda durdurmak için uçuştan men ediliyor. Durduramıyorlar; elindeki son uçağıyla Maden Tetkik Arama Enstitüsü’ne (MTA), Güney Doğu Anadolu’da çetin koşullarda, maden arama çalışmasına katılıyor.
Yurt dışında uçak mühendisliği okuyan ilk pilot..
İlk sivil uçak tasarımcısı, yapımcısı, deneme pilotu..
İlk sivil havacılık okulunu açan, yöneten, ders veren..
Türkiye’nin ilk deniz uçağını ve su kızağını yapan havacı..
İlk Türk sivil havayolu Hürkuş Havayolları’nın sahibi..
Havadan kargo taşımacılığı ve reklam işlerini başlatan ilk kişi..
102 ayrı model uçakla 30 bin saat uçan ilk Türk pilot..
İlk kadın hava şehidimiz Eribe, kızıydı..
Havacılığın, en çok ilklerinin sahibiydi iyisi kötüsüyle.

Yine yoklardı yine yalnızdı
‘Milli uçak’ projelerimiz gündemde, çalışmalar yürüyor harıl harıl. Bu Hürkuş, borçlu, maaşı hacizli, hayalleri kursağında göçtü sonsuzluğa. Bugün gömülen uçakları, Kayseri’de topraktan çıkarılıyor.

Önceki yıl 12 kişi katılmıştı, onlar yoktu. Geçtiğimiz Pazar 16 Temmuz’da, 25 kişi katıldı 48’inci vefat yıldönümüne, alın teri, göz nuru, canıyla oluşturduğu, yolunu açtığı resmi kurumların hiçbiri, yine yoktu. Hala yalnız bırakılıyordu gökyüzünde uçmaya doğmuş ülkenin Hürkuş’u.
 
Vecihi Hürkuş'un 48. vefat yıldönümünde (16.07.2017) vefakar meslektaş ve yakınları - Ankara Cebeci Asri Mezarlığı (Fotoğraf: Murat Kocakök)

1 yorum:

Mustafa KILIÇ dedi ki...

Sayın İnandım, harika yazınız için teşekkür ederim. Selamlar Saygılar.