26.08.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Rivayete
göre Hızır, Allah’a yakın olmak için gittiği yerin en yüksek yerine çıkarmış.
Uğradığı düşünülen tepenin adı, Hıdırlık olarak kalırmış. Başkentin iki
Hıdırlıktepe’si var; biri Altındağ’da, diğeri Beypazarı’nda. Artık
Beypazarı’ndakine, Hızır’ın uğrayacağını hiç zannetmiyoruz.
Belki
çok eski bir kalıntı, bir ibadethane, türbe, mezar nedeniyle hatta bir efsaneyle
şehrin o yüksek tepesi, dokunulmazlık atfedilerek koruma altına anlıyordu. Halk
boşuna koymamıştır o ismi, kalıntıları tuz buz olsa, hikayesi unutulsa da
vardır mutlaka bir nedeni, gerekçesi sağlamdır. Öyle adım başı bulunan bir şey
değildir çünkü Hıdırlıktepeler.
Böyleydi.. |
Tıraşlama başladığında.. |
Betontepe’den izleyeceğiz
Ankara’daki
hala duruyor da Beypazarı’ndaki rahmetli oluyor şu sıralar. 2015 yılında
başlayan Beypazarı Hırdırlıktepe Projesi’yle
bundan sonra ilçeyi, ‘Betontepe’den
izleyeceğiz artık. Tepe rahmetli oluyor, üzerine dikilen beton tesisler de
mezar taşı niyetine yapılıyor bir nevi.
Tarihi
evleri, hanları, camileri ve çarşısıyla meşhur ilçenin en ortasındaki bu
kutsiyet atfedilmiş tepesi, önce bir güzel tıraşlandı, şimdi betonla
çullanılıyor üzerine. Tarihi dokuyla hiçbir bağı olmayan proje, Ankara
Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Ederi 15 milyon (trilyon) olacak deniyor. Turist,
tarihi dokusu için gidiyordu Beypazarı’na, tabiri caizse şimdi ortasına mum
dikiliyor o dokunun.
Tıraşlandıktan sonra.. |
Hızır uğramaz daha
Belediye
Eski Başkanı Mansur Yavaş’ın 1999’dan sonra beton işgalinden kurtardığı 550
konak, ilçenin tarihini kendisine hatırlatmıştı. Yıkılsınlar diye gözüne bakılıp
para etmezken ilçenin tarihine, kültürüne, ekonomisine can suyu oldu kurtulan o
konaklar. Şehirli de yeniden benimsedi şehrini, sahip çıktı. Ardı ardına
turistik tesisler, müzeler açıldı, tarihi el sanatları ve gümüşçülük canlandı, ziyaretçilerle
doldu taştı sokakları. Bir ‘ekonomik
gelişim örneği’ oldu hem ülkede hem yurtdışında.
Tarihi dokuyla ilgisiz Hıdırlıktepe Projesi |
Ancak
devamı getirilemedi, yeni açılımlar yapılamadı, olanın etrafında dönmeye
başladı ilçe. Bu dokuyu bozmadan, hatta geliştirerek ne yapılabileceği
konusunda uzmanlara danışılmadı, proje önerileri alınmadı. Ülkeye, daha çok da
dünyaya açılması gereken bir eser şehir, hiçbir tarihçinin, şehir plancısının ya
da mimarın onaylamayacağı adımlar atmaya girişti. Hızır, bırakın tepeyi,
Beypazarı’na uğramaz artık.
Adım adım Betontepe oluyor |
Yol gelir ağaç gider
Uğramaz,
şehrin dibinde en gezilesi, dinlenilesi yeri İnözü Vadisi de aynı tehlike
altında çünkü. Vadideki arazi sahiplerinin bile haberi olmadan hazırlanan ve
kamulaştırması yapılan Yürüyüş Yolu, arazi sahiplerinin şikayeti bir yana,
kendine öz iklimiyle (mikroklima) meşhur vadinin bitkisini de havasını da
bozacak nitelikte. Arazi sahipleri, “Öyle
bir proje hazırlanmış ki bazı yerlerde, hiç gerek olmadığı halde çoğu ağaç ya
da meyve ağaçları içinden geçirilmiş yol” diyor. “Niye?” diye sorunca “Kesmeyeceğiz”
diyormuş belediye. “E proje öyle demiyor”
deyince de sükuta gark oluyormuş zavallı memur.
Kendine has iklimiyle İnözü Vadisi, bitki çeşitliliğinin de merkezi |
İnözü’ne yeni tesisler mi?
Biliyorsunuz,
böyle sessiz girişimler, bir yolla kalmıyor genellikle; yapılaşmanın da yolu
açılıyor. Nitekim ne kadar satır aralarına gizlenmiş olsa da proje kapsamındaki
‘günübirlik tesis alanları’ sözü,
şimdiden tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Yeterince tesis var zaten
İnözü’nde, dahası ne?
İnözü'nde, yeterince tesis var zaten |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder