08.08.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Dünya,
tarihinin en teknolojik sıçramalarından birini yapmaya hazırlanırken bizi pek
telaşlandırmıyor. Devlet, eli arkasında, lise ve üniversite seviyesindeki
mesleki eğitimin ve eğiticinin pür dikkat tepesinde olması gerekirken bilineni
yapmaya bile ağırdan alıyor. Konu bir bütün olarak ele alınıp, hızla çözüme
gidilmiyor; bugün iki dirhem, yarın bir kaşık, öbür gün iki tutam ama sorunu
kökten çözme iradesi zayıf hala.
Bu robot bizden önce ayağa kalkarsa!.. |
Ülke
sanayisinin yüzbinlerce ara ve nitelikli elemana ihtiyacı var. Bizi, bu
nitelikli işgücü geleceğe taşıyacak. Gelecek dediğimiz, öyle sallana sallana
yakalanabilecek bir gelecek değil, bir teknolojik kasırganın eşiğindeyiz. ‘İş’
diye tanımlanan işlerin çoğu olmayacak, bizim borsamıza kayıtlı şirketlerin
yüzde 99’u, Amerikan borsasındakilerin yüzde 80’i kapanacak. Havanda su
dövenlerin, başına geçecek havanları.
Bu kasırganın benzeri yok
Biz
neyle uğraşıyoruz? Geçici çözümlerden medet umuyor, günü kurtarıyor, milyonlarca
işsiz pineklerken bir anlamda geçici istihdam hatta gizli işsizlik yaratıyoruz.
Ülke bürokrasisi alışkanlıklarını terk edemiyor, her değişen bakanla başına
dönüyoruz kat ettiğimiz yolun. Bu arada terör, savaş, keskin iç çekişmeler, bir
güzel besliyor ümitsizliği.
Bu
seferki teknoloji kasırgasının, dünya tarihinde benzeri yok. Bizim
varoluş-yokoluş kavgamız bu alanda. Ağır aksak işleyişe nasıl göz yumuluyor,
ağır aksak işletenler nasıl o koltuklarda oturuyor, dünyanın güneş gibi ayan
olmuş bu gelişmesinden nasıl habersiz kalabiliyorlar, pes!
Meslek okullarının işlevi ve itibarını kazandırmak için ne bekliyoruz? |
Gerçek savaş bu alanda
Araladığımız
bu kapının arkasına ayağını koyanlara, insan yetiştirerek ve üreterek
yüklenebiliriz sadece. Kendi elimizle kötüleştirdiğimiz ve
itibarsızlaştırdığımız meslek liselerini, eski tabirle sanat okullarını, çok
hızla geri kazanmaktan başka çaremiz yok. Yeni dünya kurulurken gerçek savaşı
bu alanda vereceğiz.
Oysa
olağanüstü bir atılım ve çaba gerekirken ihtiyaca karşılık insan yetiştirme
gibi öyle bir telaşımız da yok. Hala kılla tüyle uğraştırılıyor bu konuda emek
sarf edenler. Yerli üretime baş koymuş, yüksek teknolojili üretimi
yaygınlaştırma çabasındaki sanayiciler, bürokrasinin ağır aksaklığından
kurtulamıyor koşmak için. İşler, düz bir çizgide yürümüyor, düşük seviyede, inişli
çıkışlı.
Bu millete uymaz
İnsan
doğru bir fikri bile durmadan tekrar etse, yorulur, sıkılır. “Söyler söyler
sıkılırlar” diyorlar herhalde. Bizde bir kamu yöneticiliği tarzıdır. Ama bu
zaman başka zaman, yorulsak da sıkılsak da olana kadar söylememiz, uğraşmamız
gerekiyor. Varoluş ya da yokoluşun eşiği bu teknoloji kasırgası, fırsatı
kaçıranlar, gelişmişlerin dünyasında figüran olacak. Bir anlamda kontrol
edilecek, muhtaç olacak. Hiç bu milletin ruhuyla uyuşmayan bir rol.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder