25.11.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Ayrışmanın
sınırlarını zorlamaya devam ediyoruz. Üstelik yaklaşık çeyrek yüzyıl bunun
acısını kanırta kanırta yaşamış başkentte, hiç ders alınmıyor hatta sürmesi
isteniyormuşçasına tarifsiz bir itiraz; yeni Büyükşehir Belediye Başkanımız
Mustafa Tuna ile Çankaya Belediye Başkanımız Alper Taşdelen, hayırlı olsun
ziyaretinde niye samimi kucaklaşmışlar?
Tepki gösterilen Mustafa Tuna ve Alper Taşdelen'nin kucaklaşması |
Her
siyasi görüş kendi bağnazlarını yaratıyor. Arkasındaki kitleyi koruma, bir
arada tutabilme amacıyla bu bağnazlığa fazla göz yumuyor bazen o görüşün ileri
gelenleri. Ancak bunun bir alışkanlık ya da kişilik haline gelmesi, toplumu
birleştirilemez parçalara ayırıyor zamanla.
Hep başa mı döneceğiz?
Nasıl
oluyorsa böyle ortak noktası kalmayan, hiçbir şeyde birleşemeyen bir toplumdan,
sağlıklı politikalar, sağlıklı eğitim, sağlıklı ekonomi, sağlıklı ülke gibi
safiyane beklentiler talep ediliyor. Gençler ediyor, sandığa gitmeyen 13 milyon
ediyor, 70 yıldır bıkmış vatandaş ediyor... Gel gör ki memleketin siyaseti,
ısrarla bu keskin çatışmalar üzerine inşa edilmekten vazgeçilmiyor.
7
yıldır bayramdan bayrama, birlik beraberlik meziyetlerimizi hatırlatmaya, uzun
zamandır ona olan ihtiyacımızı vurgulamaya çalışıyoruz bu köşede. 15 Temmuz
darbe girişiminden sonra ümitlenmiştik, olmadı. Neredeyse 4 yıldır seçim
havasındayız, 16 Nisan’da yapılan halkoylaması öncesi ve sonrası ürkütücü bir
ayrışmanın eşiğinde hissettik kendimizi. 1950-60 arasına, 1980 öncesine mi
dönecektik yeniden?
Sonunda ne oldu?
Taraflar
elinden geldiğince bu ayrışmayı kaşıyor, bir yandan elin oğlu bölgemizde
ülkeleri bölecek savaş senaryoları uygulamaya sokuyor ama olağan zamanlar gibi kaşımalara
devam ediyoruz bir yandan. İşte en çok o elin oğlu seviniyor bu keskin
ayrışmalara, çatışmalara. Tek kurşun atmadan ülkede çok mevzi ele geçirdiler
biz birbirimizi yerken. Biz ümitle güzel bir ülke umarken onlar da kötü,
mümkünse en küçük parçalarına ayrılmış bir Türkiye ümidiyle yanıp tutuşuyor.
İktidar
partisiyle ana muhalefet partisi başkanları törenlerde birbirinin yüzüne bakmaz
hale geldiğinde sokakları şiddet teslim almış, 12 Eylül 1980 ithal darbesiyle
iktidara asker oturtulmuştu. Yaklaşık 25 yıldır belediye başkanlarının
çekişmesi, hizmetsizlik ve çarpık kentleşme olarak döndü Ankara’ya. Devletin
başkenti, birçok ilden geri kaldı kayıkçı kavgaları içinde.
Bu kucaklaşma lazımdı
Tuna
ve Taşdelen’in kucaklaşması, bu ülkede olur olmaz her şeyde ayrışmaktan
bıkanların özlediği bir andı. Tokalaşıp öpüşerek, yakınlığı pekiştirmek için kucaklaşarak
selamlaşanların ülkesi burası. Dokunarak insani, gerçek iletişim kuranların. O
an lazımdı bize.
Doğruya
doğru, eğriye eğri demeyi siyasette de uygulamalı, bir ülkenin ya da kentin
ortak çıkarları ile siyasi görüşlerini ayırmayı öğrenmeliyiz artık. İktidar
bildiğini okuma, muhalefet de her şeye karşı çıkmak demek değil siyasette. Ortak
çıkarlar için ortaya gelmesini becerebilmeliyiz.
Yaklaşacağız
28
Ekim 2016’da, dünyanın içinde bulunduğu durumdan ülke olarak çıkabilmek için “..Herkes, durduğu yerden, kaç adım
gerekiyorsa diğerine yaklaşacak. Ortak çıkarlarımızdır söz konusu olan..”
demiş, sonrasında da yinelemek zorunda kalmıştık aynı ortam tekrar tekrar
oluşunca. Yok herkes olduğu yerde durup, diğerinin gelmesini bekleyecekse şikayet
etmeyeceğiz; her gün aynı Türkiye ve şehre uyanmaya devam edeceğiz. O yüzden
önemliydi; bizi, o kucaklaşmalardı kurtaracak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder