17.02.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi
Önce
Ankara’nın kendi hemşehri dernekleri tabii. Sonra diğer şehirlerin dernekleri.
Şehrin gidişatına sahip çıkacak, ortak aklına katılacak dernekler lazım bize. ‘Sayısı çok etkisi yok dernekçilik',
aksine ayakbağı oluyor başkente. Yeni bir evreye giriyor şehir, küçük çatısı
altında kendini eğlemenin ötesine geçmeliler artık. Ekonomisi, şehirciliği ve
toplumsal yaşamı açısından bir değişim süreci yaşayan başkent,
yaşanabilirliğini kaybetmeden ortak akla katılmalı hemşehri derneklerimiz.
350
civarında hemşehri derneği var Ankara’da. Şehrin geldiği duruma ve
sahipsizliğine bakılırsa Ankaralılar’ın güçbirliği yapamadığını, diğerlerininse
kendi şehir, ilçe ya da köyüne çalıştığını söyleyebiliriz ancak. “Yaşadıkları
şehre hiçbir şey yapmıyorlar” demeye zaten dilimiz varmıyor.
Faydasız vekillik
32
milletvekilinin 7’si Ankaralı. Gerisini 19 farklı şehirde doğanlar bölüşüyor.
Bir anlamda iyi ama uygulamada kötü sonuçlarıyla karşı karşıyayız.
İyi;
çünkü ülkenin başkenti burası ve çoğu vekilimiz doğduğu şehirden göçmüş,
eğitimini burada tamamlamış, ekmeğini burada kazanmış ve siyasetine katılmış.
Kötü;
çünkü siyasete atıldıktan sonra nimetlerinden yararlandığı başkentini unutuyor,
doğduğu şehre ya da siyaseten beklentisi olan yere katkı sağlamaya çalışıyorlar.
Hele kendi şehrinden seçilemeyeni Ankara’dan aday gösteriyorlar ya, en çok
onların faydası olmuyor başkente.
Dernekler de sahiplenmiyor
Maalesef
hemşehri dernekleri de benzer bir tavır içinde. Hemşehrilik dernekçiliği iyidir,
hem dayanışma hem de geleneğin, kültürün aktarılmasına büyük katkıları olur. Bu
derneklerin, kentlileşme bilincini de yerleştirmesi beklenir. Her şehirde öyle
midir bilmiyoruz ama başkentte öyle değil.
Kendi
gelenek ve kültürlerini aynen yaşadıkları şehre taşıyor, örneğin Ankara’nın
tarihi, kültürel, şehircilik ve mimari değerlerini görmezden gelip ya
bozulmasını izliyor ya da yaşadıkları kısmı ısrarla kendine benzetmeye
çalışıyorlar. Hep gidecekler de geçici olarak yaşıyorlarmış gibi ekmeğini yedikleri,
kaçıncı nesil çocuklarını büyüttükleri şehri sahiplenmiyorlar.
İşte
o zaman tüm sorunlarıyla ortada kalıyor ülkenin başkenti. Sahip çıkmayan
vekilleri ve 5 buçuk milyonluk nüfusun 3’te 2’sini oluşturan sakinleri,
elbirliğiyle tüm nimetlerinden yararlandığı şehri ortada bırakıyor.
Yatırımları, destekleri doğdukları şehre aktarmaya çalışıyor, orası için
çalışıyorlar bir fırsat geçerse eğer. Sonra sahipsiz bırakılmış bu şehrin
içinde, yaşamak için debeleniyorlar.
Dayanışma tamam da..
Bu
kısır döngü kırılmalı artık ve hemşehri dernekleri, şehrin ortak aklına derhal
katılmalı, katkıda bulunmalı. Sahipsiz bırakıldıkça isteyenin istediğini
yaptığı yaşanılmaz ve hafızası silinmiş bir şehre dönüştü Ankara. Doğduğunuz
şehre yaptığınızı, nimetlerinden yararlandığınız başkente niye yapmıyorsunuz?
Başka ülkenin değil ki hepimizin başkenti.
Malınız
mülkünüz burada, çocuklarınıza burada gelecek kuruyorsunuz ama doğmadığınız
için bir tarihin, geleneğin ve kültürün yok edilişini ya izliyor ya da bizzat
katkıda bulunuyorsunuz. Hemşehrilik dayanışması tamam da şehirlilik bilinci
oluşturulamamış demekki.
Dernekler de dönüşecek
Türkiye
gibi ülkenin başkenti Ankara da bir dönüşüm sürecinden geçiyor ve maalesef bu
dönüşümün, şimdilik olumsuz yanları yansıyor günlük hayatımıza. Ortak aklın,
ortakları eksik. En önemlilerinden biri de hemşehri dernekleri. Yaşadıkları
şehrin sorunları ve çözümleri için meydana gelmelerini, dernekliğin gereği
etkili olmalarını bekliyoruz. Bu dönüşüm süreci, etkisiz sivil toplum
örgütçülüğünün de dönüşmesini gerektiriyor çünkü.
Bu satırları da bir Eskişehirli olarak yazıyoruz merak edeni varsa. Yaşadığın şehre sahip çıkmanın, doğduğun şehre sırtını dönmeyi gerektirmediğini uygulamalı bilerek yazıyoruz.
Bu satırları da bir Eskişehirli olarak yazıyoruz merak edeni varsa. Yaşadığın şehre sahip çıkmanın, doğduğun şehre sırtını dönmeyi gerektirmediğini uygulamalı bilerek yazıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder