20.02.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi
Biz
göremeden çok mu ileri gitti de geri gelme ihtiyacı duyuluyor, ileriden niye
geri geliniyor bilen beri gelsin. Son 4-5 aydır hiç hayırlı haber almadığımız gibi
gün geçtikçe şikayetlerin sayısı artıyor, Ayaş’ı olduğundan da geri götürecek
işler uygulamaya konuyor.
24
Ağustos 2014’de gazetemizde yayınlanan çiçeği burnunda Belediye Başkanı Bülent
Taşan’la sohbetimizden önce “Nasıl bir
tarihi hazineye başkan olduğunuzun farkında mısınız?” demiş, bilincinde
olduğuna ilişkin olumlu karşılık almıştık: “Öncelikle gelişmiş bir Ankara’nın dibinde böyle bir Ayaş olmamalıydı.
Geçmişe ihanettir bu. Turizm, kültür, içmeceleri, sağlık olanakları, her şeyi
var Ayaş’ın ancak ısrarla ihmal edilmiş. Bir kere daha günlük yaşamında
sorunlar var.. Ayrıca sosyal donatıları, tesisleri yok şehrin. Olmayınca ölü
şehre dönüşüyor tabii Ayaş..” demişti hevesli Başkan Taşan.
Yola çıkmışken durdu
Sonrasında
şehrin tarihi dokusuna, dokuyu bozan yapılara yönelik çalışmalara başlamış,
birkaç tarihi konak da bu arada sosyal tesis olarak kullanıma sokulmuştu.
Osmanlı’nın üniversite, medrese kenti, bilim ve devlet adamı yetiştirme kaynağı
Ayaş, yarım yüzyıl sonra değerlerini değerlendirmeye başlıyordu. Ankara
Üniversitesi, bir yüksekokulunu, okullar şehrine getirmeyi kabul etmişti girişimler
sonucu.
Okul
bitiyor, ona yurt inşaatı başlıyordu. Birden, işte ne olduysa artık, yurdun
inşaatı, şehir merkezini ilçenin tarihi dokusuyla uyumlu hale
getirecek Meydan Projesi, sulama, taşkın önleme ve aynı zamanda sosyal bir eksiği
tamamlayacak mesire yeri çalışmalarını içeren gölet projeleri, otoyola yakın
köylerin uzun yolu dolanmadan otoyola çıkmasını sağlayacak yol çalışması
durduruldu. Yeni Ayaş Hastanesi az kalsın durduruluyordu.
Bunlar bitecek, bağlantılı projelerle sonrası vardı
daha. Gerisi gelmedi. Sanki zamanın durduğu Ayaş’ta bir hareket vardı ama ne
projelerle ilgili ne de şehrin geleceğiyle ilgiliydi. Ayaş’a gitmek dışında
Güdül, Beypazarı ya da Nallıhan’a giderken de mutlaka uğruyoruz ilçeye. Şikayet
küpü olmuş Ayaşlılar. Yüreğimizi cızlatan haberi de almış olduk.
Onarılacak, korunacak diye gözüne baktığımız Ayaş
evlerinden ikisi yıkılmıştı. Nasıl yani, hani tarihi doku korunacak, evler
turizme kazandırılarak değerlendirilecekti? Sorduk, soruşturduk, daha acı bir
sonuçla karşılaştık; yetkililerin salaş diye baktığı tarihi evler, bir de Kültür
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan izin alınmadan yıkılmıştı.
Yıkılmaya yüz tutan evlerden |
Ankara pek alıştırılmıştı böyle yıkımlara ama kitabına
uyduruluyor, Koruma Kurulu kararı çıkarttırılıyordu en azından. Ayaş Kentsel
SİT Alanı içindeki bu yapılar, tescilsiz bile olsa izinle yıkılabilirdi ancak.
Haydi hayırlı olsun, eski Ayaş’ı ayağa kaldıracağımıza yeniden yıkmaya
başladık.
Emanete yapılan
Yıkılan evlerden İncipınarı Sokak’taki, 1940’larda 100
civarında Ayaşlı çocuğu yatılı askeri liseye aldıran, onların subay olmasına
vesile olan Remzi Paşa’nın eviymiş. Kızı, babasını gördüğü bir rüya üzerine Ayaş Belediyesi’ne hibe eder evi. Onca
zaman sonra Belediye’nin de yapa yapa yaptığı bu; Ayaş’ın hafızasını silmek.
İncipınar Sokak'ta boş, yıkılmayı bekliyor |
Tarihi Remzi Paşa Konağı'nın yerindeki muhteşem otopark.. turistler bayılacak! |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder